Latest update 3 Mayıs 2024 - 01:56
18 Oca 2015 admin Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
Müttefiklere göre biz Türkler; “bir bütün olan bedende yabancı bir çıban gibiydik; ve bu çıban kökünden kazınmalıydı.”
Osmanlı devleti; İttihat ve Terakki hükumetinin Almanya ile beraberce katıldığı birinci büyük harpten yenik olarak çıktığının da, İngilizler ile imzalanan Mondros mütarekesiyle başlayan zaman, tarihimize Mütareke yılları olarak geçmiştir.
Osmanlı devleti/İmparatorluğu; tükendiğinin, savaşı kaybettiğinin, düşmanın üstünlüğünü kabul ederek teslimiyetinin altına atılan imzanın resmi belgesi olan Mondros Mütarekesi; 30 Ekim 1918 akşamı İngiltere ile imzalanmış ve 1 Kasım 1918 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesinin arkasından başlayan ve 1923 Yılına kadar devam eden zaman içerisinde, sadece bir savaşın bittiği yıllar değil; aynı zamanda Türk topraklarının da müttefikler arasında nasıl paylaşılacağının hesabının yapıldığı yıllardır.
Mondros Mütarekesinin devamı olan; 18 Ocak 1919 Paris „Barış“ Konferansında müttefikler; Ermenistan, Suriye, Irak, Filistin, Arabistan’ın Osmanlı’dan ayrılmasını kararlaştırdılar. Yunanistan ise, Bandırma civarından Akdeniz bölgesi Kalkan’a çizilecek bir çizginin batısında kalan toprakları istiyordu. İtalyan ve Fransızların planları ise daha da farklıydı. 17 Ekim Rusya devriminin olmasıyla, müttefiklerin Osmanlı-Türk topraklarını paylaşma planları da değişmişti.
1 Kasım’da yürürlüğe giren Mondros müzakerelerinin hemen arkasından 13 Kasım 1918 tarihinde Osmanlı Devletinin başkenti İstanbul işgal olunacaktı. İstanbul halkı; Sultanı da hükumeti de dahil olmak üzere; 13 Ekim 1923 tarihine kadar işgal altında kalarak; tarihimizin en acı günlerini yaşayanların; düşman çizmesi altında yaşamanın nasıl olduğuna şahit olacaktı.
İkinci ve müttefiklerin nihai çözüm olarak düşündükleri Sevr Antlaşmasının yolunu açan Osmanlı teslimiyetini kabul edemeyecek Türk milleti de boş durmuyordu.
Savaşa büyük umutlarla katılan ve sonunda Osmanlı devletinin çöküşünü hazırlayan; Enver, Talat ve Cemal paşalardan başka, Osmanlı paşaları da vardı…iyi ki vardı!
Müttefik devletlerin sadece Osmanlı topraklarını değil; Türk ırkının da yok olmasını istediklerinin planlarını gören, anlayan ve ülkeden kaçmayan paşalardı onlar.
İttihat Terakkinin ağır mirasının altından nasıl kalkılacağını bilenlerin az olduğu bir zaman diliminde, kendine öz güveni olan; ya ölürüz, yada istiklalimize kavuşuruz diyerek kolları sıvayan paşalar; Mondros ve Sevr antlaşmalarını da zamanı gelince yırtarak; batının tabiriyle „Türk mucizesi“ni yazacaklardı.
Osmanlı hükumetinin İmzaladığı Mondros mütarekesine ilk reddi cevap ; Toros dağlarının eteklerindeki Yıldırım orduları karargahından gelecekti. Yıldırım orduları kumandanı Mustafa Kemal İstanbul hükumetine yolladığı şifreli telgrafta şunları yazacaktı.
“…c. 781-782 numaralı şifreye cevaptır: Teslimiyet karakterime uygun değildir! İskenderun’a çıkacak İngiliz askerlerine karşı ateş açılması için ordularıma emir vermiş bulunmaktayım.”
Şifrenin bu satırları yazıldığında Albay Fahrettin ile Ali Fuat Paşa bir tarihi yaşamaya başlamanın şahitliği ile birbirlerine bakmaya başlamışlardı.
Ama işin öteki tarafı şuydu:
Mustafa Kemal Paşa teslimiyeti, yani Mondros anlaşmasını reddettiği gibi Saray’a ve Hükumete karşı da isyan bayrağını açmış oluyordu. Tabii o zaman İtilaf Devletleri denilen ve adı “…Yedi düvel…” diye anılan en güçlü ordulara karşı da.
Sevr antlaşması ise; çok daha ağır olacak tı. Ülke bölünecek, yeni devletler kurulacaktı. Emperyalizmin planları yavaşça işliyordu. 1896 yılında Amerikan kongresinin aldığı kararların (daha sonra bu konuya ayrı bir yazıda değineceğim) hepsi değilse de, bir çoğu gerçekleşecekti. Lozan antlaşmasını hala daha tanımayan Amerikanın planları devam etmektedir. Amerika için Sevr, henüz tamamlanmamıştır.
10 Ağustos 1920’deki Sevr antlaşmasına; Karahisar mebusu Nebil Efendi tepkisini şöyle dile getirmişti. “Boşuna yorulmuşlar, Türkiyeyi yok diyeydiler, daha iyi ederlerdi” dedirten ve Türkleri yok etmeyi amaçlayan yüzlerce maddeden oluşan antlaşmayı, Sadrazam Damat Ferit ile birlikte 4 kişi imzalamıştı.
Günümüzde rahat sobanın yanında Lozan antlaşmasını yerden yere vuran; klavyesiyle kahramanlık destanları yazanlar gibi; o zaman da hayali çok geniş, romantik paşaların girdiği 1. dünya savaşından böyle çıkmıştık.
Müttefikimiz Almanya’nın durumu bizden iyi değildi ama; onların bir şansı vardı; müttefikler ile aynı ırkı, aynı dini ve yakın olan coğrafyayı paylaşıyorlardı.
Müttefiklere göre; biz Türkler; bir bütün olan bedende yabancı bir çıban gibiydik; ve bu çıban kökünden kazınmalıydı.
Mütareke yılları yazı serisi devam edecek, takıp eyleyin!
03 May 2024 0
03 May 2024 0
02 May 2024 0
02 May 2024 0
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 1 Mayıs işçi bayramında grevdeki Mersen işçilerini ziyaret etti. Konuyla ilgili bakanlığa soru […]
İstanbul’da binlerce konut inşa eden İMC Turizm İnşaat, Edremit Körfezi’nde ilk projesini Burhaniye Ören Ayaklı mevkisinde ‘Şefika Hanım Evleri’ projesini […]
Rekabet Kurulunun 26.07.2023 tarihli ve 23-34/644-M sayılı kararıyla Adana, Antalya ve Gaziantep illerinde faaliyet gösteren oto galerilerin 4054 sayılı Rekabetin […]
Mot Grup Bilişim Limited Şirketi’nin yeniden satıcılarının satış fiyatlarını tespit etmek ve internet satışlarını kısıtlamak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eyüpsultan Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen’e tebrik ziyaretinde bulundu. “Belediyelerimizde, değişim sürecinde dikkat etmemiz gereken çok […]
BAŞKAN SANİYE BORA FIÇI, 1 MAYIS’TA BELEDİYE ÇALIŞANLARIYLA BULUŞTU Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma […]
Yaşasın Onurun ve Emeğin Mücadelesi! “İşçi ve Emekçinin onurlu mücadele günü olan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü yürekten kutluyorum”diyen […]
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görev yapan Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, sağlıklı beslenmeye yönelik yemek […]
İktidardaki AK Parti ise 2. çıktı. Üstelik TBMM’de çoğunluğu da yok. MHP bastonuyla yürüyor. Türkiye bu iktidarla artık huzuru göremez […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu’na tebrik ziyaretinde bulundu. İlk 5 yıllık dönemlerinde, Bakırköy özelinde […]