Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
16 Tem 2018 Yusuf Ünel Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
03. Kasım.2002 yılından 24. Haziran.2018 günü yapılan Cumhurbaşkanı seçimleri ile halk tercihini bir kez daha Recep Tayyip Erdoğan olarak yaptı. Malumunuzdur, yakından tanıyanlar bilirler, siyaset ile çok yakından ilgili biri değilim, direk içerisinde yaşayan, araştıran, sorgulayan, memleket için ihtiyaç olduğunda kıyısından köşesinden elimizden geldiğince menfaat beklemeden koşturanlardan, herhangi mevki ve makama gelmeden de bu aziz millete hizmet edileceğine inanan, makamı ve mevkiyi millet denince, devlet denince gözünü kırpmadan kenara iten MHP lideri Devlet Bahçeli gibi düşünen birkaç samimi Müslümandan biriyim. Seçim öncesi yazdığım, Neden Erdoğan? başlıklı makaleme gösterilen ilgi, yapılan eleştiri ve teşekkür eçin hepinizi sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Destek için teşekkür beklemediğimi altını çizerek söylemiştim. Sosyal Demokrat yapımdan hiçbir şey kaybetmedim, sadece samimi olmayan insanlarla yürümeyeceği mi ısrarla söylemiştim.
Yıllardır muhalif olduğum siyasi iradeye ve onun yönetim kademelerinin başı olan, halkın içinden gelen, halkın sorunlarını dinleyen ve çözüm üreten Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Diğer taraftan, Ortadoğu halklarının dualar ederek heyecanla beklediği seçim bitti.
Muharrem İnce neden seçilemedi, sorusuna cevap aramak yerine yeni sistem ile Cumhurbaşkanımızın özellikle vurguladığı “BÜROKRATİK OLİGARŞİ” sona erecek sözleri ile ne ifade ettiği konusunda ki tespitleri ve beklentilerimi okuyucularım ile paylaşmanın yararlı olacağını düşünmekteyim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24haziran öncesi meydanlarda “bürokratik oligarşi son bulacak,” dedi.
“Bürokratik oligarşinin belini başkanlık sistemi kırar”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduğu 2013 yılında yaptığı bir konuşmada aynen bu sözleri sarfetmişti.;
‘Bürokratik oligarşi çok tehlikeli’
Siyasetin de iktidarın da korkaklara göre bir yer olmadığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi: ”Siyasetçi korkarsa, Başbakan, bakan, milletvekili, bürokrat korkarsa, o ülke ileriye doğru tek bir adım atamaz. Onun için bürokratik oligarşi çok tehlikelidir. Çünkü bürokrat ürkektir, korkaktır. Taşın altına elini koymaz. Risk almaz, imza atmaz her şeyi dört dörtlük sağlama bağlayacak ondan sonra imza atacak. Siz siyasetçi olarak ‘at buraya imzayı atmıyorsan ben atacağım’ dediğiniz zaman tutuşuyor. Yapı budur. Bunlarla iş yürür mü? Yürümez. Onun için bu ülkede siyasetçinin aldığı riski veya alması gereken riski bürokrat almazsa bir yere varılmaz. İşte biz onu kıra kıra gidiyoruz. Peki bunu manasıyla başardınız mı? Hayır başaramadık. Birçok yerde hala önümüzde engeller var. Bunları aşmamız lazım. Aşamıyoruz. Çünkü alışkanlıklar çok derin. Risk alınmazsa, girişken olunmazsa, aktif olunmazsa, heyecan, coşku,tutku, en önemlisi de aşk olmazsa o ülke ileriye doğru tek bir adım atamaz, yerinde sayar, hatta geriye gider. Türkiye olarak biz bunu çok acı tecrübelerle yaşadık. Korkular içinde, ürkek, çekingen, idarei maslahatçı bir siyaset ve hükümet anlayışı neticesinde, geçmişte ülke olarak, millet olarak çok ama çok ağır faturalar ödedik. Değişimden korktular, reformdan korktular, yatırımdan, üretimden korktular, en önemlisi özgürlükten korktular ve Türkiye’ye ağır bedeller ödettiler.”
2015 yılında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 17’nci Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran – 1 Kasım arasındaki dönemde yaşanan gelişmelere değinerek, açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuda atamayla gelenlerin lâ-yüs-el, (hesap sorulamaz) olmaması gibi seçilmişlerin de sorumlu olduğu bir makamın bulunduğunu ifade etti ve “Önce biz seçilmiş olanlar vazifelerimizi en iyi şekilde yapacağız ki, atanmışlardan da aynı şeyi talep etme hakkımız olsun. Kendi mahalle halkının desteğini arkasına alamayan bir muhtarı, kimse kusura bakmasın, memur da dikkate almaz” diye konuştu.
Türkiye’de mevcut yönetim sisteminin, bu bakımdan oldukça sorunlu, sıkıntılı ve tartışmalı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, işaret ettiği duruma örnek olarak 7 Haziran – 1 Kasım arasındaki dönemde yaşanan kimi gelişmeleri gösterdi ve şöyle konuştu: “Ne oldu o arada. Adeta bürokratik oligarşi, seçilmişe karşı tavır koydu. Niye? ‘Ortada güçlü bir hükümet yok, ne olacağı belli değil, gitti gidiyor’ havasıyla bakıyorsunuz birçok yerde dirseklerin farklı bir şekilde dönmeye başladığını bizzat ben de gördüm buna şahit oldum. Bu bürokratik oligarşi, ülkelerin felaketidir. Bu sadece Türkiye için geçerli değildir. Bunları yaşadık. Eğer iktidarlar güçlü olmazsa bürokratik oligarşi iktidar olma gayreti içine girer. Ve ülkede her şey adeta durur. Ondan sonra siz o ülkede sıçramayı, gelişmeyi bekleyemezsiniz. İşler durur. Bütün bakanlıklarda durur. O ona pas atar, o ona pas atar; futbolda olduğu gibi orta sahada top çevirirler. Gol atmaya gelince, gol yok.”
Parlamenter sistem de, bakan ile bürokrat birlikte sorumlu tutulduklarından, TCK’da bürokratların soruşturulması bakan iznine tabi idi.
Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminde ise, Cumhurbaşkanına bağlı ofisler ve kurullar kurulacak. Bürokrat ile Bakan sorumlulukları birbirinden ayrılmış oldu. Bu durumda, kamu kaynaklarını belli zümrelerin kişisel servetlerine aktarılması maksadıyla yasal düzenleme yapılmasına son verilmesini beklemekteyim. İndirilen bakanlık sayılarını olumlu, üç tarafı denizlerle çevrili cennet ülkemin Denizcilik üzerine kurulmamış bir bakanlığının bulunmamasını üzülerek izliyorum. Gelişen son düzenleme ve yeni sistemin nasıl işleyeceğin merakla bekliyoruz. Konunun takipçisiyiz.
Saygı ve Selamlarımla
Yusuf ÜNEL
07 May 2024 0
04 Nis 2024 0
02 Eki 2023 0
27 Eyl 2023 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]