Kirpi Mesafesi.

Bilir misiniz kirpi mesafesindeki gerçekliği ve ayrıntıyı

ben bugün bir dost meclisinde ve değerli bir isimden dinledim

bu sayede oluştu bu başlıktan yola çıktım zaten düşüncelerimde şekillenmeye başlamış yazıma.

ve bir yol tutturup yazıya geniş bir yelpazeden baktım sonuç işte tam da burada.

Kirpilerin koruma kalkanıdır dikenleri,

kendilerini savunacakları zaman karşısındaki saldırganını sessiz duruşu ile tehdit ederken, keskin dikenleri ile de hedef alanlardır.

Ayrıca soğuktan en çok etkilenen canlı türüdür kirpiler.

Derilerinin değil de, dikenlerinin kalın olması onları soğuktan fazlasıyla etkiliyor.

Ve bilim adamlarının araştırması ile ortaya çıkan şaşırtıcı bir bulgudur kirpilerin birbirine sokularak ısınmaya çalışmaları,

Fakat bir sorun vardır, kirpiler birbirine değecek kadar yaklaştıklarında dikenleri onların canını acıtacak kadar vücutlarına batar,

Ve defalarca denemelerinden sonra, Allah’ın yarattığı bir mucize ile zamanla aralarında milimsel aralıklar açarak

 yavaş yavaş dikenlerini birbirlerine çok fazla değdirmeden ve birbirlerine ”ZARAR VERMEDEN”,

ÇOK DA FAZLA ARAYI AÇMADAN, DOĞALARINDA HAYRET EDİLECEK HAYATTA KALMA SAVAŞINA IŞIK TUTARLAR.

Gözünüzde canlandırmak gerekirse şöyle düşünün,

çarkın dişleri gibi, iç içe giren çark dişler düşünün ya da, iki elinizi karşı karşıya getirip parmaklarınızı aralık bırakarak

Birbirlerinin aralarından geçmesine izin verin,

Fakat parmak başlarını asla birbirine değdirmeden yapın bunu,

Parmak başları kirpilerin diken uçlarını simgeliyor, ve aralardaki parmaklarımızın bittiği perdeli konumda kirpilerin derisini.

işte bu yüzden birbirlerine dikenlerini batırmamaya özen gösterseler de, bunu dikenlerinin uçlarını zamanla aralarından geçirerek yaparlar

bu sayede ne canları yanar ne de soğuktan donarlar.!

Biz insanların hayatlarının tamamını kapsar insan ilişkileri, kimisi ile çok fazla içli dışlı olurken,

kimisi ile de su sızdırmayacak derecede sıkı sıkıya bir bağ kurarız samimiyet altına saklanmış tecrübeyi görmeden.

Ve yaşam boyu peşimize takılan azılı bir katil gibidir aslında tecrübe,

mutlaka bir gün önümüze çıkıp kesecektir yolumuzu.

çünkü insan olmanın da insan olabilmenin de yükü ağırdır bu dünyaya gönderildiğimiz yerde.

Gerek çocukluk çağımızda gerekse devamındaki çağlarımızda hepimizin dönemlerinde yerini almıştır dost arkadaş, eş sevgili.

Ve bunların en başında kendi ailemiz vardır tabi ki evde hangi konumda olursanız olun,

ya da herhangi bir mesleki kimliğin sahibi olun, fark etmez.!

İnsanlarla olan mesafenin ölçüsünü kaçırmışsanız’ ‘Keşke” demeniz an meseledir.

”ilk itibar son itibardır” denir, bu söze sadık kalmak gerekirse,

 ve de kirpilerin hayatta kalma savaşında verdikleri dikenli derse değinirsek

sergiledikleri muazzam örnek gösteriyor ki,

Kendimize saygı duymayı başarabilmişsek, başlarının gözünde de aynı saygıyı edinebiliriz.

insan kendisine saygı duyuyorsa nerede ne durumda olursa olsun mutlaka saygı görür.

Ve bunu ne kazancımız ile ,ne mesleki konumumuz ne de orantısız güç kullanarak zayıf insanları ezerek yaparız

Bunu insanlara çok fazla samimi olacak kadar yakın durmayarak,

fakat onları sizden uzaklaştırmayacak kadar da soğuk kalmadan yapmalısınız

yani, ne çok lâkayıt  ne de buz dağı gibi sert ve de kibirli durmamalıyız .!ve her kibir göstergesi bir insanı incitecek kadar uzaklaştırır sizden.

ve incitmemek için kendi nefsinizle dahi direndiğiniz sürece bir çok insanın gözünde sevilen biri olarak yer edersiniz

BUNUN ADINA TASAVVUF DA İNCİTMEME SANATI DENİYOR.

( Hacı Bektaşi Veli’nin sözünü ettiği gibi ”İNCİNSEN DE İNCİTME.! ‘

Bunu da saç teli kadar ince bir düşünce ve kılıç kadar keskin bir hamle ile başarırsınız. KENDİNİZ OLARAK !

Ve Hz. Mevlâna’nın Oğlu Sultan Veled’e bıraktığı 7 öğüdün son maddesinde dediği gibi bu yazıyı da o son madde tamamlar.

” YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL.!

yüzyıllar öncesinden söylenmiş bu iki sözü baz alırsak

ve de üzerinden gidilirse bizler de birer kirpiye dönüşebiliriz ne dersiniz… ?

 Saygılarımla