Ey kendine Müslüman sıfatını yapıştırıp, toplumları yöneten gafiller, sözüm sizlere.

Modern, Demokratik bir çağda yaşayıp ta insanların ihtiyaçlarını ve sorunlarını düşünmeyen veya düşünmek istemeyen; bu ihtiyaç ve sorunlara çözüm sunamayan;
İnsanlığı açlık, ırkçılık, milliyetçilik, terör ve savaşlara karşı aciz kılıp, kalıcı çözümler üretemeyen; barış, huzur ve kardeşlik duygularını pekiştirmeyen; Emperyalizmin elindeki bilim, teknoloji ve ekonomi güçlerine alternatif üretemeyen; 
 
Başına gelen bunca musibetlere rağmen hala suçu başkalarında gören; Müslümanların içinde bulunduğu ve kendilerinden kaynaklanan perişanlığı görmeyen;
 
Acizliğimizi çaresizlik zanneden;
 
“Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız” emrine kulak tıkayıp sürekli birbirlerinin kuyusunu kazan;
 
Yüzlerce yıldır oynanan oyunlardan gereken dersi çıkaramayıp, o anlamsız kavga ve husumetleri, kan davasına dönüştüren; Doğru ve güzel olanı aramak ve bulmaktan çok, kendini haklı ve üstün çıkarmaya çalışan;
 
Kuran’ı Kerim de ısrarla  “Siz hiç akıl etmez misiniz? Siz hiç düşünmez misiniz?” emirlerini görmezden gelip,  yaşanan bunca olaylardan ders çıkaramayan;
 
“Bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibidir” ilahi emrini duymayarak, iktidar kavgalarınız için binlerce cana kıyan; açlık ve susuzluktan sefalet içinde hayat geçiren mazlumların haklarını sefa içinde yaşayıp hiçe sayan; Kendi saltanatları uğruna binlerce mahzun bebeğin geleceğini çalan;
 
Yüzünü insanlığa dönüp İslam-ı, Kuran-ı anlatarak insanlığı  kurtarmaya çalışmak yerine, sırtını kapitalist bir ideolojiye yaslayıp, kendini kurtarmaya çalışan; İslam’ın başlı başına bir siyaset olduğunu görmeyerek dini siyasetin bir malzemesi haline getiren ve insanlığa öyle sunan;
 
Adı “Barış” olan İslam dinini “savaş” dini haline dönüştüren;
 
İslam-ı bir gül, bir çiçek gibi huzur ve mutluğun kokusu, sembolü olarak değil de ötekileştirmek, dışlamak için dikenli bir sopa, topuz gibi kullanan;
 
Hak, hukuk, adalet gözetmeyerek medeniyetin temeli olması gereken İslam-ı, Müslümanlığı; sefaletin, esaretin ve mazlumun dini haline getiren;
 
Bunalım ve arayış içinde olan insanlığa kendi perişanlığından dolayı çözüm sunamayan;
 
Kendini Müslüman zannedip; demokrasi, laiklik, emperyalist, kapitalist, sosyalist düzene ayak uydurmaya çalışan; siyasetçi, düşünür, cemaat ve toplumların ileri gelenleri bu vebali nasıl ödeyeceksiniz? Şeytana ve askerlerine hizmet etmeyi ne zaman bırakacaksınız?
 
Size sesleniyorum ey İslam’dan bihaber yaşayan gafil idareciler! Müslümanlığı sadece ibadet etmekmiş gibi yaşayıp, Dünyada olup bitenleri film edasıyla seyrederek, kendinizi kurtaramazsınız.
 
Çünkü
 
Bu durum, gaflet ve delaletin çok ötesinde, ihanettir! İhanetin bedeli ise …….?  Varın noktalı yeri de siz tamamlayın.
 
Saygılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir