Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
20 Mar 2017 Konuk Yazar Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Manşet, Sürmanşet 1
1915’de Birleşik Haçlılar tüm güçleriyle saldırırlar. 24 saatte İstanbul’u işgal etmek için dünyanın en güçlü deniz gücüyle Çanakkale Boğazı’na yüklenirler. Böylece 1071 Malazgirt’in, 1453 İstanbul’un Fethi’nin ve yıkılan Doğu Roma İmp.’nun ve hatta Truva Savaşı’nın öcünü alacaklardır. “Karşılarında Tanrı olsa bile bizi durduramaz” diye düşünürler. Boğaz’a giren en öndeki geminin adı, yara almasına rağmen batırılamayan Agamemnon’dur. Tarihi Truva Savaşı’nın Miken (Yunan) komutanın adıdır ve ilginçtir, Mondros Mütarekesi de bu gemide imzalanır!!! 18 Mart günü çelik zırhlı kalelerle öğle vakti Boğazı geçmek üzeredirler, İstanbul’a ulaşıp Türk kızlarının namuslarına göz dikmişlerdir.! (Maalesef bir İng. gazetecinin anısından alınmıştır)
Ancak, öğleden sonra hainleri süprizler beklemektedir. Nusret Mayın Gemi komutanı, kalp hastası olmasına rağmen Yüzbaşı Hakkı, mayınları dahiyane fikirle Ç.kale Boğaz’ı girişine (kıyıya paralel) birkaç gün önce yerleştirmiş, ancak görev dönüşü de yolda şehit olmuştur. “Bu Osmanlı mayınları patlamaz” denilen su bombaları, sanki Yzb. Hakkı’nın öcünü alır. 18 Mart öğleden sonra, topçu direnişini kırmak ve yeni bir dehşet için çark eden 3 çelik zırhlı mayınlara çarparak boğazın derin sularına gömülür. Tabyası parçalanan Onbaşı Seyit de 276 kğ.luk mermileri topa taşır ve 3. atışta ölüm saçan bir zırhlı daha 10 dakika içinde soğuk sularda kaybolur. Ağır yara alan Armada ‘şok içinde’ boğazdan geri çekilmek zorunda kalırlar.
“Olsun, denizden olmazsa karaya çıkartma yaparak tüm Gelibolu’yu ve ardından Payitaht’ı ele geçirir, Osmanlı Ordusu’nu, Halifeliği yok ederiz, Rusya’yla kucaklaşırız, Petrol bölgelerine de ulaşırız“ derler. Öyle emindirler ki, ikinci plana ihtiyaç duymazlar. Ve 18 Mart’tan 37 gün sonra, tekrar denizden, hastaneler dahil yeri göğü, gece-gündüz bombalarlar. Sonra, tüm dünya sömürgelerinden topladıkları 1 milyon kişiyle yarımadanın dört bir yanına çıkartma yaparlar. Lakin, Çanakkale’de herkes bir Mustafa Kemal’dir. Hiç kimse geri dönmeyi düşünmez! Mehmetçikler iç çamaşırlarını değiştirerek aslan gibi savaşmaya ve şehit olmaya hazırdırlar!
Sahile ilk çıktıklarında bir alay Türk askeriyle savaştıklarını zannederler. Akşamleyin ele geçirdikleri bir avuç toprak parçasında “66 kişilik Yahya Çavuş Takımı’nın şehit olduğunu” görürler. Bazı işgalci subaylar o zaman anlarlar ki, bu mücadele çok çetin geçecektir.
Nitekim 8,5 ay da çok zorlu geçer. Bir tetik çekişte 8 bin kğ. topçu mermisi atan çelih zırhlı savaş gemileri aylarca ölüm kusar, lakin ne topçular ne de piyadelerimiz susar, düşmana kan kusturur. 1 metrekareye 6 bin mermi düşer. Mermiler havada çarpışır. Yarısı bizim şehitlerimiz olmak üzere yarım milyon insan ölür. Lakin, karşılarında son derece disiplinli, akıllı, savaşçı ve mert bir düşman bulduklarını itiraf ederler. Bu itiraflarını geri çekilirken bıraktıkları notlara da yazarlar. Türklerden insanlık dersi de alırlar. 50 m.lik cephede ve savaşın durduğu bir anda yaralı İngiliz subayını sırtına alarak düşman cephesine bırakan, susuz kalanlara matarayla su atan asil Türkleri görürler. “Türkler gaz bombası atmaz” diyerek gaz maskesi takmazlar. Onlar ise, “balık konserve kutusunda tuzaklı bombalar” atarlar. Esirleri yakarlar. Hastaneleri bombalarlar. Türkler yamyamdır, gaz kullanalım derler. Başarısız olunca da boyunlarını bükerek zaferimizi kabul etmek zorunda kalırlar. Lakin onları 1922’de, Anadolu’da hazin bir mağlubiyet daha beklemektedir. Fakat bu savaşlar sonunda Anadolu’da yetişkin insan kalmaz. Ortalık, hâlâ sıkıntısını çektiğimiz sermaye, ticaret ve bürokrasi, savaşa alınmayan Yahudi, Ermeni ve Rum gibi azınlıkların tamamen eline geçer! Aslında tüm dünyada, savaşlar sonrasında bu azınlıkların hep kazanması ve dolar milyarderleri olması çok ilginçtir!
Harp bitince Anzak çocukları-torunları dedelerinin savaştığı bu toprakları ve vatan aşığı Türkleri görmek için yıllarca Gelibolu’ya gelir-giderler, hatta çıkartma yaparak mağlup olduları 25 Nisan’ı ulusal bayram ilan ederler. Her yıl da binlerce km. öteden gelerek, 25 Nisan şafak vakti Gelibolu sahilinde buluşurlar ve dedelerinin savaştığı topraklarda güneşin doğuşunu izlerler.
Çanakkale bir destandır tarihimizde. Yenilmez Armadanın, çelik zırhlı kalelerle güçlendirilmiş Bileşik Haçlı Ordusu’nun bir kez daha mağlubiyetidir. Anadolu’nun yeniden vatan oluşudur. İstiklâl Savaşı’ımıza ışık tutmuştur. 15 Temmuz’da halkımıza güç vermiştir. Gençlerimiz her millete nasip olmayacak şanlı ecdadıyla gurur duymakta ve geleceğe güvenle bakmaktadır. Bu kutsal yerde 5 yıl görev yaptım ve askerlerimle sık sık bölgeyi ziyarete gittim. 1980’li yıllarda, şehitliklerimize “ne kadar bakımsız” diye üzülürken, bugün mükemmel durumda. Unutmayalım, “tarihini bilmeyen milletler çocuk kalmaya mahkumdur”. Not: Gazi Nusret Mayın Gemisi’nin aslı Tarsus’da ve benzeri Çanakkale’de müzededir. Esen kalın…
11 Şub 2024 0
18 Oca 2024 0
23 Eki 2023 0
14 Eyl 2023 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]
İsimlerini bilmediğim ve kendilerini tanımadığım, lakin nefeslerini hissettiğim çok kıymetli okurlarımın göz emeği yanında sosyal medyada da paylaşmalarından memnun olmamak mümkün mü? Emeğe ve bilgiye değer verilmesi asil bir davranıştır. Allah sizlerden ve ailenizden razı olsun. Bu vesileyle tüm yazarlarımıza da hizmetleri için teşekkür ediyorum. Ayrıca tüm fikirlere ve bakış açılarına açık olan Türkiye-Kocaeli Okuyor yöneticilerine de… Selam ve saygılarımla…