Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, TV5’te Buyurun Başlıyoruz programında Adnan Öksüz’ün sorularını yanıtladı.
Kadir Gecesi’nin önemi ve Müslüman dünyasının içinde bulunduğu duruma ışık tutan Kurdaş, “Her şeyi anlarım ama Müslüman dünyada Kur’an Kerim hükümlerine karşı Müslümanların adeta savaşıyor olması inanılır gibi değil. Kur’an’ın hükümlerine ve Kur’an’ın getirdiklerine karşı bizzat Müslümanların mücadele veriyor olması çok acı. Ben Müslümanım diyen, namaz kılan ve Kelime-i Şehadet getiren Müslümanlar bugün faizden rahatsız olmuyor. Hatta gündeminde yok. Bankalar o kadar çok Müslüman mahallenin unsuru haline geldi ki inanılır değil. Eskiden Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz diye bir söz vardı şimdi salyangoz falan kalmadı. Bir taraftan ailelerin yozlaşması ve mütedeyyin ailelerin çocuklarında deizmin yaygınlaşması ve Allah’ı kabul edip ama İslam’ın birçok hükmünü yok sayan bir topluluk haline gelmesi ve Allah’ın varlığını kabul edip onun getirdiği hükümlere karşı çıkanlara ne kadar Müslüman toplum denir bu ayrı bir şey. Görünürde Müslüman topluluk ama Allah’ın bu gecede, Kadir Gecesinde indirmiş olduğu Kur’an’ın hükümlerini yok sayarcasına yaşanılıyor olması üzerinde düşünmemiz lazım. Müslümanlar Kur’an’dan uzak bir Kadir Gecesi geçirme derdinde ve telaşında. ‘Hak geldi batıl zail oldu’ diyoruz ancak Hakk’ı temsil edenler Hakk ile yürümedikleri için batıl, Müslüman dünya üzerindeki tüm projeleri uyguluyor” dedi.
“Konforda üzülüyor olmak hiçbir şeyden vazgeçmiyor olmaktır”
Müslümanların konfor içinde İslam dünyasında yaşanan durumlara karşı kayıtsız olduğuna dikkat çeken Kurdaş, şu şekilde konuştu.
“Uzaktan kumanda ile Bağdat’ın bombalanmasını canlı yayında, Afganistan’ın işgalini canlı yayında, Kaddafi’nin katledilişini canlı yayında, Libya’nın bölünmesini canlı yayında izliyor ve üzülüyorsak bu halleşmek değildir. Bunlara müsaade etmiyor olmak Müslümanlığın gereğidir. Bunu için ayağa kalkmak, bunun için itiraz etmek, bunun için bir araya gelmek, bunun için yeri göğü inletip, o zalime dünyayı dar etmek Müslüman’ın birinci görevidir. Bunu yapamıyorsun, yapacağın yine bir şeyler var. Çalışacaksın, mücadele edeceksin, lüksten konfordan vazgeçeceksin, Libya’yı da kendi evin gibi göreceksin, Irak’ı da kendi vatanın bileceksin, Afganistan’ı da Bosna’yı da Çeçenistan’ı da Kırım’ı da Doğu Türkistan’ı da kendi vatanın bileceksin. İstanbul gibi bileceksin Doğu Türkistan şehirlerini. Filistin’deki Yahudilerin işgal ettiği yerleri İstanbul’un yerleri göreceksin, ayağa kalkacaksın, itiraz edeceksin. Halleşmek budur. Yoksa bir tvit atmakla ‘ben Filistin’in yanındayım, ben Doğu Türkistan’ın yanındayım’ ondan sonra faiz düzenine devam, NATO’ya devam, küresel sistemin parçası olmaya devam, hadi sen güçlüsün her şeye kadirsin demeye devam. Allah’ı unutup, bizim yapmamız gerekenleri unutup konforda üzülmek. Konforda üzülüyor olmak hiçbir şeyden vazgeçmiyor olmaktır ve halleşmek değildir.”
“Seçim arefesindeyiz akraba akrabayla düşman edildi”
Seçim sürecinde siyasetin İslam ahlakına göre yapılması gerektiği uyarısında bulunan Kurdaş, şu ifadeleri kullandı:
“Siyasetimizi Müslümanca yapmak lazım. Nefsimize değil, alabildiğince herkese sallamaz, herkese iftira etmek, alabildiğince herkesi küçüksemek, kibirle meselelere yaklaşmak, yalan konuşmak aldı başını gidiyor. Seçim arefesindeyiz akraba akrabayla düşman edildi. Dost dosta düşman edildi. 30 yıl, 40 yıl dost olmuş insanlar birbirini düşman görmeye başladı. Biz nasıl gidip de Viyana’yı fethedeceğiz? Nasıl Batılı insanlara hakkı götüreceğiz, İslam’a çağıracağız? Biz bu haldeyken birbirimize düşmanlıkla yapamayız. Tercihler farklı olabilir ama Hakk’a davet yolunda birbirimize konularımızı izah etmemiz gerekir. Sevdiğimize çağırmak değil, Allah’a çağırmak Hakk’a çağırmak, Kur’an’a çağırmak gerekir. Kur’an’a çağırırken de Kur’an’ın emrettiği şekilde çağırmak gerekir.”