Latest update 9 Eylül 2025 - 21:27
28 Şub 2015 Konuk Yazar Konuk Yazar, Köşe Yazarları 0
Televizyonlarda tartışılıyor. ATAN ATANA. Neymiş DARBE.
Art niyetli oldukları her halinden belli bilinen simalar ekranlarda. DARBE.
Adam soruyor ve diyor ki “meclis fesh olmadan darbe olur mu?” olsun. DARBE.
Diyorlar ki, “Tehdit var baskı var korkutma var.” DARBE.
Adam diyor ki, ama onlar başka bir şey. Olsun DARBE.
Adam diyor ki Anayasa yürürlükte, tüm kabine sivil. Olsun DARBE.
Ne söylense boşuna. DARBE DE DARBE.
Buradan ulaşabildiğim tüm dostlarımın bilgilerine sunmak isterim ki, devran konjoktör gereği ağzı olan konuşma mecrâ-i bulabilse bile, doğruları düzgünce söyleme amacında olanlar,bu olanağa sahip değildir.
Bu nedenle bu sayfalarda bazı gerçekleri açıklamak gereği duyuyorum.
Öncelikle ifade edeyim ki, 1960-1970- 1980 Askeri darbelerini görmüş biri olarak, “en kötü demokratik yönetim en iyi darbe yönetiminden iyidir” anlayışındayım.
28 Şubata gelince, evet doğrudur o dönemde siyaset içinde çok çalkantılı bir takım olaylar yaşanıyordu. Siyaset çarkında güven ortamı tamamen kaybolmuştu.
Bazı şeyleri hatırlayalım. “kuşu kaçırdın” “şerefsiz onbaşı” “çadır zingiti” “başbakanlıkta yaşananlar” “sincan da tiyatro” “kayseri belediyesinde olanlar” Adı demokrasi olsa bile kabullenilecek olaylar değildi. Bu nedenle askerlerin rahatsızlığı açıkça ortadaydı. Ancak, “saat 9 ışık yak söndür eylemleri” “tencere tavaların havalarda uçuşması” Diğer bir çok toplumsal tepkilerin olduğu gerçeği ortada duruyordu. Özetle bu dönemde yaşanan olumsuzluklara toplumun hemen tüm kesimlerinden tepki geliyordu.
Konu Milli güvenlik kurulunun gündemine kadar gitmişti.
(Bilindiği gibi MGK sivil asker ortaklaşa yapılan bir toplantıdır.)
Bardağı taşıran damla anlamında ki olaylara girmeden devam etmek isterim.(konunun bir çok teknik ayrıntısı olsa bile yazıyı ayrıntılarda boğmak istemiyorum)
Siyaset sıkışmıştı. Çıkış yolu arıyordu. İktidarda olan partilerin liderleri, bu çıkışı dahada bir demokratik olarak çözmek yerine bir nevi şark kurnazlığı sayılacak bir yola baş vurdular. Aslında Koalisyon protokolünde dönüşümlü Başbakanlık prensibi kabül edilmiş olsa bile, siyasi sıkışıklık nedeniyle bu değişimi gününden önce yapmak istiyorlardı. Bunun için bir yöntem olarak hem Meclis Hem de Cumhurbaşkanı iradesini hiçe sayan 282 imzalı bir dilekçe ile görevi değiştirmek istediler.
Bu yol ne teyammül ne demokrasi ne de düz mantığa uymuyordu. Nitekim karizmatik ve deneyimli bir lider olan Sayın Cumhurbaşkanı bu kurnazlığı ve yapılan yetki müdahalesini sindiremediği gibi toplumda ki gerilimi de dikkate alarak başka bir yapılanmanın önünü açmıştır. Bunun sonucunda kurulan yeni Hükümet meclisten güvenoyu alarak görevine başlamıştır.
Bu olay aslında demokrasi adına övünülecek bir durum olmasa bile, savunulacak bir durumdur.
Çünkü demokrasilerde meclis içi veryasyonlarla çözüm bulmak önemlidir.
Bunun geçmişte de bir çok örneği vardır. Bu olay eğer darbeyse 11 lerle kurulan Hükûmet, MC Hükümetleri bazı azınlık Hükümetleri biraz zorlama birliktelikler olsa bile, yasal ve hukuksal hükümetlerdir. Çünkü bu hükümetler görevlerini yasal ve Anayasal çerçevesi içinde yürütmüşlerdir.
Bir darbenin en belirgin hükmü Meclis ve Anayasanın rafa kalkmasıdır. Bu hükümetler toplumdaki tansiyonu düşürdüğü ve ülkeyi salımen yeni seçime taşıdığı için savunulacak önemli kararlardır.
Bu hukümetleri DARBE diye sunmak insafsızlıktır. İzansızlıktır. Mantıksızlıktır. Ayrıca bu Hükûmetler devamında kurulan tek başına Ecevit Hükümeti başta terör, kamu açıkları, bankalar, olmak üzere çok önemli konulara neşter atmıştır. 28 şubatı bir mazlümiyet karınesi olarak sunanlara geriye dönüp bir de kendilerine bakmalarını öneririm. Niçin bütün bunlara sebep olduk.
09 Eyl 2025 0
09 Eyl 2025 0
09 Eyl 2025 0
09 Eyl 2025 0
BASIN AÇIKLAMASI Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 2025/31073 nolu dosyası üzerinden yürütülen soruşturmada; Kocaeli ili Çayırova ilçesinde 05.09.2025 tarihinde saat:03.00 sıralarında gerçekleştirilen […]
Türkiye İttifakı Genel Başkanı Hakkı Kıroğlu, katıldığı canlı yayında Türkiye İttifakı’nın misyonunu anlatarak, birlik ve dayanışma çağrısı yaptı. Kıroğlu, “Ben […]
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahir Sayın, Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan Sumud Filosu’na yönelik saldırıya sert tepki […]
Yeniden Refah Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı Fehmi Güray Çakır, TBMM’de kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” üyelerinin İmralı’ya gönderileceği […]
DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kocaeli’de Marmara Sanayici ve İşadamları Derneği (MARSİAD) Genel Başkanı Bahri Odabaş’ın örnek tarım […]
CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Türkçenin yanı sıra Kürtçenin de anadil olarak kabul edilmesi ve eğitim dili olması yönünde bir kanun […]
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahir Sayın, Türkiye’deki gıda fiyatlarının küresel ortalamanın çok üzerinde artış göstermesine sert tepki gösterdi. “MUTFAKTAKİ […]
CHP Serdivan İlçe Başkanı Nalan Yedekçi, Sakarya Kırtasiye, Gazete Bayileri, Büfe ve Tekel Maddeleri Satıcıları Kantinciler Esnaf Odası tarafından açıklanan […]
Kocaeli’nin önemli yayınevlerinden olan Melekler Yayıncılık, günümüzde çocukları cep telefonuna olan bağımlılıklarından kurtarıp yeniden kitaplara yönlendirmek için bir […]
Gelecek Partisi Yozgat İl Başkanı Ömer Aydoğmuş, Yozgat’ta uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden iş insanı Hakan Karakoç’un vefatı üzerine […]