Latest update 29 Mart 2024 - 14:35
12 Nis 2022 Atilla Çilingir Atilla Çilingir, Köşe Yazarları 0
(Kıbrıs gerçeğinin son 25 yılı…)
Tarih sayfaları yaşanan tüm gerçekleri bünyesinde saklayan en değerli hazinedir. Kimi zaman yaşanan gerçekleri yok sayan, çarpıtan odaklar; tarihe emanet edilen o gerçeklerin belgeleriyle, tanıklarıyla karşılaştıklarında: ‘’Ben bunun böyle olduğunu bilmiyordum!’’ diyerek anlattıkları yalanlardan sıyrılmaya çalışırlar!
Ülkemizin dış sorunlarının en başında gelen Kıbrıs Milli Davamızla ilgili ardımızda kalan 25 yıl içinde gerçeklerle bağdaşmayan pek çok eylemler, söylemler, yazılar, anlatılar, görüşmeler yapılmış ama daha da önemlisi siyaset arenasında görev alanlarımız kimi zaman ada tarihine emanet edilen bu gerçekleri görmezden gelerek bu konuda pek çok taviz verilmesine neden olmuştur.
Bu yazımda Kıbrıs konusuyla ilgili önemli bir tarih sayfasını aralamak, bu sayfada yazılanları sizlerle paylaşmak istiyorum.
İşte o önemli tarih sayfasında yazanlar:
Kıbrıs’ın son 25 yılına baktığımızda adanın kuzeyinde kurulu KKTC’de yaşayan yurttaşlarımızın iki ana fikir üzerinde yoğunlaştıkları görülür.
Bu iki ana fikrin ilki; ulusal güçlerin savunduğu KKTC devletinin yaşatılması, Türkiye’nin ada üzerindeki yasal garantörlük hakkı ile Türk askerinin adadaki varlığıdır. Bu üç önemli konu Kıbrıs Türk Halkının ezici çoğunluğunun vazgeçilmezi olmasıdır.
İkinci ana fikri savunanlar ise adada Rumlarla iç içe yaşayabileceklerini savunan; ‘’Birleşik Kıbrıs’’ taraftarlarıdır. KKTC’deki nüfusun % 30’unu geçmeyen bu insanlarımızın arkasındaki güç Rum hükümetleri olduğu kadar, adada türlü menfaatler kovalayan emperyalist güçlerdir. Bu güçlerin en başında da ABD-İngiltere ikilisi gelmektedir.
Bu noktada akla gelen soru şudur?
Ada tarihi boyunca Rum tarafının türlü baskılarına, zulmüne ve hala devam eden insanlık dışı ambargolarına tabi olan Kıbrıs Türk Halkının kısmen de olsa özellikle ikinci ana fikri savunmasının sebebi nedir? Rumlarla birlikte yaşayabiliriz diyenler neleri unutmuştur?
Bu soruya verilecek ilk cevap; adalı Türkiyeli ayrımının özellikle son 25 yılda çok öne çıkarılarak, bu konunun ‘Rumlarla iç içe yaşayabiliriz’ fikrini savunanlarca kabul görmesi, özellikle de bu hassas konuyu suiistimal eden Rum propagandasına karşı koyabilmek adına yeterince karşı propaganda yapılmamasıdır.
Unutulan diğer sebeplere gelince:
Aslında Türkiye, bu protokolü imzalamasının GKRY tanıdığı anlamına gelmediğini Rum gemilerinin limanlarına yanaşmasına izin verilmeyeceği açıklamasına rağmen, gerek AB ilerlemeden sorumlu komisyon başkanı, gerekse Rum tarafı bu konuyu özellikle Kıbrıs anlaşmazlığı konusunda kendi lehlerine çok iyi kullanmışlar, ‘’Birleşik Kıbrıs’’ taraftarlarını da oldukça etkilemişlerdir.
Adanın son 25 yılında yaşanan gerçeklerin özeti yukarıda sıraladıklarımdan ibarettir. Ancak sıraladığım bu gerçeklere ilaveten vurgulamak istediğim çok önemli bir gerçek daha vardır ki, o da şudur:
Bu gerçek,sadece son 25 yıldan beri değil; 1968 yılından günümüze süregelen tüm Kıbrıs müzakereleri sürecinde Rum tarafının asla vazgeçmediği en önemli talebidir.
Rum –Yunan ikilisi; ada üzerindeki Türkiye’nin garantörlük hakkı kalkmadığı, Türk askeri adadan ayrılmadığı sürece Kıbrıs adasını ele geçiremeyeceklerini çok iyi bilmektedir!
Aslında bu önemli gerçeği KKTC’de yaşayan ‘’Birleşik Kıbrıs’’ fikrini savunanlar da bilmelidir. Çünkü Türkiye ve Türk askeri adadan ayrıldıktan sonra onları bekleyen yaşam; Rumlarla iç içe değil, Rumların boyunduruğu altında yaşamak olacaktır.
20 Temmuz 1974 tarihide çözülen Kıbrıs konusu, günümüz dünyasında ne yazık ki hala, ‘’Kıbrıs Sorunu’ olarak tanımlanmaya devam etmektedir!
Türkiye’deki yönetimin Kıbrıs adasına bakışı çok nettir. Çünkü tarihi gerçekler iyice anlaşılmış, geçmişte yaşanan nice olumsuzluktan geri dönülmüş, Türk Milletinin Kıbrıs Milli Davasından tek bir adım dahi geri atmayacağı görülmüştür.
KKTC devlet yönetimi ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet yönetimin Kıbrıs konusundaki görüş birlikteliği gelecek hakkında umut vermektedir.
Pekiyi, hala çözüm bekleyen Kıbrıs sorunu nasıl çözülebilir?
Bu sorunun çözümü için söylenebilecek yegâne gerçeği; 22 Aralık 2005 tarihinde Ankara’da TBMM’ne son kez hitap eden Kıbrıs Milli Davamızın Lideri ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Sn. Rauf Raif Denktaş şu sözleriyle ifade etmiştir:
‘’ Türk Milleti’nin yumruğu ağır vurulursa, ‘Bu dava benim davam, Kıbrıs’ı 13’ncü ada olarak Yunanistan’a bırakmam’ denilirse bu iş halledilir.’’
İşte Kıbrıs konusunda yakın tarihimize yazılanların en önemli sayfası bu gerçeklerden ibarettir.
Atilla Çilingir
12 Nisan 2022
31 Mart yerel seçimler öncesinde Tavşantepe mahalle muhtar adayı Caner Cesur Öztürk Tavşantepeli komşularından ve Mahalle sakinlerinden destek istedi. Doğuma […]
Ayvalık Belediye Başkanı ve CHP Ayvalık Belediye Başkan adayı Mesut Ergin, kentte başlattığı büyük buluşmalarına Ali Çetinkaya Mahallesi’nde devam […]
Cumhur İttifakı Karabağlar Belediye Meclis Üyesi adayı Hasan Aşık, dostluk iftarına ilgi büyük oldu. İftar sonrası Hasan Aşık’ın etrafını […]
Sevim Emre, eşi Orhan Gencebay’ı ”Köpekler havlasın” sözleriyle savundu. Sosyal medyada Orhan Gencebay ve Sevim Emre çifti linç edilmeye başlandı. […]
“Vicdanım kabul etmedi” dedi ve istifa etti Yeniden Refah Partisi, Denizli’nin Acıpayam İlçesi’nde toplu istifa depremi yaşadı. Yeniden […]
TÜPRAŞ’tan Eskişehir’deki hava üssündeki hava araçlarına yakıt sağlayan NATO boru hattının Kocaeli’nin Kartepe İlçesi Maşukiye Mahallesi mevkisinde çalışma yapıldığı sıra […]
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanlığı’nda Gelecek Partisi’nden ayrılarak CHP’ye katılan ve aralarında il-ilçe yöneticilerinin de olduğu 750 yeni üye […]
Anavatan Partisi, 31 Mart yerel seçimlerinde stratejik bir karara imza atarak, Muğla’da Cumhur İttifakı’nın adayı Prof. Dr. Aydın Ayaydın’a resmi […]
MHP Denizli İl Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, milliyetçi ve ülkücü harekete gönül veren herkesi Cumhur İttifakı’na destek vermeye davet ederek, […]
Yenişehir İlçe Başkanı Mustafa Selamoğlu, basın açıklaması yaptı. Selamoğlu açıklamasında; Değerli Basın mensupları, İYİ Parti üyeleri, kıymetli […]