Türk Kadını

02 Ağu 2017 admin Köşe Yazarları, Sürmanşet 0

---

 

Gelini hastalanınca tedavi için Amerika’ya götürülmüş, kendisi de refakatçi olarak başına dikilmişti. Belki de ilk defa köyünden dışarı çıkıyordu, o da dünyanın ta öbür ucuna.

Tahliller için laboratuvarlara gidip gele başka bir Türk hastayla tanışmışlardı. Bu hasta çatır çatır İngilizcesiyle onlara meramlarını anlatmada köprü olmuştu. Kadıncağız bu hastanın odasını öğrenmiş, zaman zaman ziyaretine gider olmuştu.

Yine ziyaretlerinden birinde söz nasıl oraya gelmişse bu Türk hasta “ben bulgur pilavı yemezsem iyileşemem” deyivermişti. Refakatçi kadın hiç tınmamıştı.

Bir süre geçtikten sonra refakatçi kadın, elinde bir kap bulgur pilavıyla kapıdan giriverir. Dil bilmez, yol bilmez, yordam bilmez, iz bilmez; başka bir kata bırakılsa belki hastanede kaybolacak olan bu kadın hastanede bulgur pilavı pişirmişti. Be mübarek kadın, tencereyi nereden buldun? Hadi buldun, diyelim; ocağı nereden buldun? Hadi onu da buldun, diyelim; iş bunlarla bitmiyor ki… Soğan lazım, yağ lazım, tuz lazım. En önemlisi de bulgur lazım. Bulgur, hastane kantininde mi satılıyormuş ki?.. Bütün bunları da kimseye görünmeden gizlice yapman lazım. Az buçuk mürekkep yalamışlığımız vardır ama ben bunu beceremezdim.

Türklerin her gittikleri yerde nasıl devlet kurabildiklerini şimdi daha iyi anlıyorum. Arkalarında her işin üstesinden gelebilen Türk kadınları varmış. Biz tembel erkeklere kalsa çadırdan bile çıkmaya üşenirdik.

Bulgur pilavını afiyetle yiyen hasta, şımarır, bu sefer de umutla “un helvası yemezsem iyileşemem” der. Kadıncağızın gözlerine bir hüzün perdesi iner. “Ah guzuuum, o çok kokar” der. “Ben bu helvayı yaparsam kesin yakalanırım”ın Türkçesi.

Not: Lappasına Aşktı romanındaki bir hikayeden esinlenilmiştir.

---

• Aşktı, Aydın, Kadını, Kenan, Lappasına, Türk

---

---