Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
26 Mar 2024 Konuk Yazar Anlık, Dünya, Ekonomi, Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Manşet, Sürmanşet 0
Doç. Dr. Yurdagül Atun
Artık yazmaktan bıktığımız hakikat, kimseye kaçacak yer bırakmazken, kendilerini temize çıkarma çabasında lafı bitenler “KKTC üniversitelerinin eğitim kalitesi” hedef şaşırtmacasına bel bağlamış durumda.
Öykü bizim… İçinde hareli skandallar barındıran… Neresinden tutsanız tutun sapır sapır dökülen.
Günler boyu dosta düşmana ilan ettiğimiz üniversite mahreçli haberlerin her gün yeni bir boyutu yayımlanıyor. Yorumlar, ahkâmlar birbirini izliyor.
Biz iliklerimize kadar işleyen “sen beni gör ben seni”ciliğin “sen beni satarsan ben de seni satarım”a evrilişine şahitlik ettiğimiz günlerde “üniversiteleri” canlı varlık ilan ederek suçu onlara yüklüyoruz.
Herkes sütten çıkma ak kaşık, diploma ve kayıt skandallarının suçlusu üniversiteler! Kimse demiyor ki, kardeşim içinde hak hukuk etik ahlak duygusu yoksa ister üniversitede çalış, ister kabzımal ol, ister eczacı, ister doktor, sen senliğini yapacaksın.
Benim esas üzüntüm ve uzun vadede korkum, KKTC üniversitelerinin itibar kaybına uğraması idi zira körün aradığı bir gözken, Allah iki göz birden verdi.
Sebebi malum. Rumlar KKTC’nin ekonomik olarak güçlenmesini istemediklerinden, ülkemizin iki lokomotif sektörü olan eğitimin yükselişe geçmesinden, öğrenci sayısının artmasından son derece rahatsız. Hatırlatalım; Güney Kıbrıs Eğitim ve Kültür Bakanları KKTC’deki üniversitelerin “yasadışı” olduğunu iddia ediyor, bu iddia tüm Rum yöneticilerce papağan gibi tekrar ediliyor, hazırladıkları “çocuklarınız güvende değil” başlıklı bir metinlerle üniversite eğitimi için KKTC’yi tercih eden ülkelere ziyaretlerde bulunuyorlar. Bizden devşirdikleriyle “eğitim kalitesi” kısmını hallederken, ailelerin en hassas olduğu nokta olan “güvenlik” kısmını kendileri üstlenmiş durumda.
Neyse ki KKTC’nin son derece güvenli ve öğrenci dostu bir ülke olması ve öğrencilerin burayı çok sevmesi, bu karalamaları fos çıkardı. KKTC’deki, üniversite sayısının artıp, “Üniversiteler adası” olma yolunda hızla ilerlemesi Rumların ve buradaki temsilcilerinin canını çok sıksa da yapacak çok şey kalmamıştı.
Ta ki üniversitemizin birinde skandal patlayana kadar. Konu yargıda. Belli ki çok derinlere, hiç beklemediğimiz yerlere kadar uzanacak. Uzansın da. Kim yasadışı, haksız, hukuksuz iş yaptıysa cezasını çeksin.
Ama kurunun yanında yaş yanmasın, üniversitelerimizden mezun olan öğrencilerimizin diplomaları değersizleştirilmesin, “KKTC üniversitelerinde parayı veren diploma almıştır” algısı yaratılmasın. (Parayı veren yabancı öğrenci diploma alamaz çünkü denklik alırken KKTC’ye giriş çıkış muhaceret belgesini de ibraz etmek zorunda.)
***
KKTC üniversitelerinin eğitim kalitesini eleştirenlere de iki sözüm olacak: Yazı yazamayan, yazsa da okunmayan, hiçbir konuda fikir beyan edemeyen, anaokulu düzeyindeki temel konuları, eğitim alsın almasın herkesin bilebileceği genel kültür sorularını dahi cevaplayamayan çocuklar üniversiteye kadar nasıl gelebildi? Bu çocuklar yetkin olsun olmasın üniversiteye gelebiliyorsa suç üniversitelerin mi? Anaokulu, ilköğretim, lise niye sorumluluk almıyor, niye öğrencinin yazamamasının mental veya fiziksel bir sorundan kaynaklanacağı düşünülmemiş ve bu konuda adım atılmamış? Niye vasati bir zekadaki çocuğun cevaplayacağı soruya cevap alınmadığında alt sebepler araştırılmadan, sorunun nedeni bulunmadan çocuk mezun edilmiş? Bulunduysa niye sorun çözülmemiş?
Bir örnek vereyim. Bir derste münazara yapacağız. Konumuz internet özelinde sosyal mecraların yararı/zararı. Dersimiz “etkili iletişim” olduğu için sorunun, soruya verilen cevabın önemi yok. Önemli olan öğrencilerin kendilerini doğru kelimelerle ifade etmeleri, toplum içinde konuşabilme rahatlığına erişmeleri. Bir öğrencime soruyorum: “Ne düşünüyorsun?” Öğrencim bir önceki derste olmadığını, konuya çalışmadığını söylüyor. Ben çalışması gerekmediğini, sadece olumlu/olumsuz ne düşündüğünü, kendi fikrini merak ettiğimi söylüyorum, ısrarla “çalışmadım” diyor. Düşünmemiş, ezberle ilerlemiş, buraya kadar gelmiş.
Şunu ısrarla söyleyebilirim ki KKTC üniversiteleri eğitim kalitesi konusundaki eleştirileri asla hak etmiyor ve KKTC’den mezun olan yabancı öğrencilerimizin diplomaları analarının ak sütü kadar temiz. Şayet üniversite adı altında farklı faaliyetler gösteren varsa, sahte düzenlenmiş veya okula gitmeden alınmış diplomalarda kimin parmağı varsa hepsi çıkacak, KKTC’nin üniversiteler adası olma yönündeki çabalarına taş koyanlar avuçlarını yalayacak ve KKTC üniversiteleri çöplerinden temizlenerek daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecek.
18 Mar 2024 0
17 Oca 2024 0
08 Oca 2024 0
01 Oca 2024 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]