Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
19 Haz 2015 admin Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
Türk ordusu ile medeniyeti arasındaki karşılıklı ilişkiler konusu kısa bir makalenin hacmini yüzlerce defa aşacak hacimdedir. Ancak yirmibeş-otuz sayfalık bir yazıda da farklı bir yaklaşımla ortaya konulabilir elbette. Bu güç işin epeyce alternatifi bulunabilecek olmakla beraber, biz Türklüğün mukadderatında çok belirleyici görevler yapan bir ana çizgiyi göstermeye çalışacağız.
Asker Sivil Birlikteliği
Yazının ilerleyen aşamalarında sergilenecek olmakla beraber, peşinen söyleyelim ki, bu ordu diğer toplumların ordu ve kültürlerinde karşımıza çıkan sivil-asker ayrımının yarattığı iki ayrı dünyadan görülmez. Tarihte Türk ordusu için, yarattığı ve içinde yaşattığı bir askerî kültür yanında, tâbî olduğu toplumsal ve sivil ayrı bir kültürün varlığı söz konusu değildir. Zira Türk tarihi son iki yüzyıl öncesine kadar bir askerî tarih niteliği ile de ele alınabilir. Türk toplumu, eldeki verilerin ışığında, tarihi boyunca asker-sivil ayrımının düşünülemediği, bütün fertleriyle asker sayılabilen bir toplumdur.1 “Ordu halk, halk da ordu halinde idi” 2
Sivil-asker ayrımı dünyanın diğer toplumlarında karakteristik bir genellik taşıyor. Bu tasnifin var olabilmesi, ilgili toplumlarda kurulmuş hayat düzenleriyle sıkı sıkıya ilişkilidir. Hayat düzeninden kasıt sosyo-ekonomik faaliyetin niteliğidir. Antik devirlerde karşımıza çıkan sosyo-ekonomik modeller çok da fazla değildir. Bunlar kendi içlerinde alt birimlere bölünebilseler de:
1- Tarım toplumları (tahıl tarımı, pirinç tarımı, bahçecilik, meyvecilik, ipekçilik… gibi),
2- Hayvancı toplumlar (büyükbaş hayvancılık yapanlar, deve yetiştirenler, domuz yetiştirenler, koyun ve at yetiştirenler, geyik yetiştirenler, lama yetiştirenler… gibi),
3- Tüccar toplumlar (karada kervan ticareti yapanlar, denizciler-kolonizatörler… gibi) ve
4- Toplayıcı toplumlar (tundra ve Sibirya avcı-toplayıcıları, Ekvatoral coğrafyalardaki toplayıcılar, balıkçılar…gibi).
şeklinde dört grupta toplanabilirler. Bu kategorilerin her biri ilgili toplumlarda çok özel karakterlerin öne çıkmasına yol açmaktadır. Bahçeci bir ziraatçi ile tahıl yetiştiren, domuzla meşgul olanla deve yetiştiren toplumların iştigal alanları dolayısıyla kültürleri ciddî farklılaşmalara uğramaktadır. Sosyo-ekonomik modelle toplumların kültürel karakterleri arasındaki tayin edicilik bakımından bu toplum tiplerinin her biri incelenmeye değer. Bizi burada tarih yapan iki temel grup özellikle ilgilendiriyor. Bunlar tarım toplumları ile at ve koyun yetiştiren bozkır toplumlarıdır.
Tarım toplumlarında öne çıkan temel insan tipi, toprağa bağlı köylüdür. Bu tip, tarihçiler nezdinde stratejik anlamda iyi bir askerî yeteneğe gönderme yapmaz. Toprakla uğraşan insan, ister bağda, ister tarlada olsun, ekimden hasata kadar gece gündüz demeden yıl boyu mahsulüyle uğraşırken, askerliğin gerektirdiği fizyolojik özellikleri yitirmekte, idman, eğitim, manevra ve disiplinli hayata imkan bulamamaktadır. Bu sebeple eli silah tutan askerî yeteneğe sahip gruplar karşısında zebun düşmektedir. İster istemez ya içinden bir zümreyi beslemeyi göze alarak bir askerî güç kuracak veya kendi dışından bir güce tâbî olacaktır. Bu ise her iki halde de sınıflı yapının tabiî mekanizmasını üretmektedir. Tarih boyunca tarımın hangi türü baskın olursa olsun, bu sosyo-ekonomik model, Çin’de, Hindistan’da, İran’da, Anadolu’da, Mısır’da, Eski Yunan’da ve Roma’da, Avrupa’da sınıflı toplumların şekillenmesine yol açmıştır.3 Yağma, çapul yahut ticaretle uğraşan toplumların hem beslenme kaynakları, hem de hedefleri, bu toplum tipidir. Çünkü tarım toplumları mal depolamakta, servet biriktirmektedirler.4
Hayvancılıkla geçinen toplumlar arasında deve, çöl şartlarıyla sınırlı coğrafyalarda; büyükbaş hayvancılık, toprağa bağlı hayatın bir parçası olarak; geyik soğuk bölgelerde yetiştirilebildikleri için askerî işlev bakımından stratejik değere ulaşamamıştır. Domuz konusu ise, inanç sistemlerinin alanına hapsolunmuş görünmekle beraber, karakter itibariyle domuz besiciliği de yerleşik hayatın imkanlarına tâbîdir.
Hayvan yetiştiriciliğinin tarihi bir aktör yaratabilmesine dönük en etkili türün “at” olduğu görülüyor. Bu hayvan Asyalı bir türdür. Bir step hayvanıdır. İşte Orta Asya bozkırlarında yaşayan Türkler, at yetiştiren bir topluluk olarak sahneye çıkıyorlar. Türkler’in sadece ata yoğunlaşmadıkları, onun yanında koyun da yetiştirdikleri biliniyor. Özellikle at, Türk toplumuna ve kültürüne temel niteliklerini veren ana eleman olarak önümüzde duruyor.5
”At ve Türk Tipi” Başlığı ile devam edecek…!
23 Oca 2019 0
02 Oca 2019 0
21 Haz 2018 0
27 Nis 2018 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]