Latest update 1 Ekim 2023 - 15:52
26 Tem 2017 admin Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
Dıngılıve Osman
Osman evin tek çocuğuydu. Başka kardeşleri de doğmuştu ama… Artık onlar mı dayanıksızdılar yoksa kocakarı ilaçları mı yetersizdi bilinmez, geldikleri gibi gidivermişlerdi.
Emine’yi askerden gelince öküz sulamaya gittiğinde çeşme başında tavlamıştı. Osman bir şişeyi kızdırmış, karnına değdirmiş ve yara kabuk bağlayınca Emine’ye çeşme başında göstererek “bak senin için kendimi bıçakladım” demişti. Emineciğin gönlünün yağları, bu manzara karşısında eriyivermişti. Büyüklerin de rızası alındıktan sonra söz, nişan, düğün göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşmişti. Ancak Azrail bu köyü, özellikle de bu evi çok sevmiş olmalıydı. Bir türlü gitmek bilmiyordu. Gittiği zamanda da bir ayağı kapının eşiğinde kalıyordu. Önce annesi, birkaç ay sonra da babası torunlarını bekleyemeden göçüvermişlerdi. Nedense burada ölüm çok kolaydı. Yeni evliler daha ne olduğunu anlayamadan bir köroğlu, bir ayvaz misali kalakalmışlardı.
Yıllar, yılları kovalamış, Emine ile Osman her işi birlikte yapıyor olmuşlardı. Yalnız Osman yemek yapamıyor, bulaşık yıkayamıyordu. Emine’nin fazladan yaptığı tek iş de buydu. Buna da çözüm bulmuşlar, Emine yemek yapar, bulaşık yıkarken Osman da ahırı temizliyor, hayvanları yemliyor ve suluyor, süt sağıyordu. Geçen bunca zaman içinde değil kavgalarını duyan, birbirlerine sertçe baktıklarını bile gören olmamıştı. Onlar sanki tek vücuttular.
Sabah kahvaltısını tarhana çorbasıyla yaparlar, akşam yemeğine de tarhana çorbasıyla başlarlardı. Çorbadan sonra mevsimine göre Allah ne verdiyse onu yerlerdi. Sofrayı birlikte kurar, birlikte kaldırırlardı. Ertesi gün ne yapacaklarını konuşurlar, oyalanacakları çocukları olmadığından falancanın kızı öyle yapmış, filancanın oğlu şöyle demiş, feşmekancalar böyle kavga etmişler gibi dedikoduyu da sevmediklerinden sözleri çabucacık bitiverir, erkenden yatarlardı.
Bire bir verdiği bile şüpheli tarlalarda tarımla uğraşırlar, daha doğrusu uğraştıklarını sanırlardı. Tarlalar çorak olduğundan çoğunlukla ekin ekerler, hasattan sonra da bir kısmını kendileri için değirmende öğüttürürler, bir kısmını tohumluk ayırırlar, bir kısmını da satarlardı. Yıllık gelirleri, düşük bir memurun bir aylık gelirini ancak bulurdu. Önemli bir kısmı elektrik ücretine gider, kalanını da yılda bir kere gittikleri ilçenin pazarında harcarlardı. Pazarda herkes haftalık alışveriş yaparken onlar, diğer köylüleri gibi yıllık yaparlardı.
Yine bir akşam tarladan dönmüşler, yemeklerini yemişlerdi. Bu akşam Osman’ın içinde büyük bir isteksizlik vardı. Normalde sofrayı kaldırmak için karısına yardım ederdi ya bu defa pek davranası yoktu. Yaşlanıyor olmalıydı. Onun bu halini gören Emine, “dıngılıve Osman, ben seni bulaşıktan sonra kaldırırım” diyerek anlayış göstermişti. Osman da hemen yancağızına devrilerek daha başı yere değmeden derin bir uykuya dalmıştı.
O akşamdan sonra her bıkkınlığında Emine’nin “dıngılıve Osman” diyen sesi duyulur olmaya başlamıştı. Zamanla da “dıngılıve Osman” anahtar söz halini almış, Osman bu sözü her duyduğunda nerede olduğuna bakmaksızın ipnotize olmuş gibi yana devrilerek daha havadayken uykuya dalıyor olmuştu. Çatıda, ahırda, ayakta ya da eşeğin üzerinde hiç fark etmiyordu. Bu yüzden başlarına komik olaylar da gelmişti. Bir defasında Osman eşikteyken Emine “dıngılıve Osman” demiş, Osman da hemen yanına devrilirken kapının kolu kırılmış, vücudunun yarısı içeride, yarısı da dışarıda kalmıştı. Her nasılsa bu durumu komşularından biri görmüş, dudaklarında sinsi bir gülümsemeyle oradan uzaklaşmıştı.
Köylülerin ilçe pazarına gitme günü gelmişti. Herkes yapacakları alışverişe göre hazırlıklarını yapmıştı. Eşeklerine binip yedeklerine katırlarını alarak yola çıkıldı. İlçe birkaç kilometre uzaktaydı. Geniş ama sığ bir dere de yollarının üzerindeydi. İlçeye varıldıktan sonra belirli bir saatte, belirli bir yerde buluşmak üzere köylüler ilçe pazarına dağıldılar.
Yükler katırlara yüklendikten sonra eşeklere binilerek dönüş yoluna geçildi. Yol boyunca kim, hangi alışverişi, nasıl ve kaça alındığı birbirlerine anlatıldı ve sonunda sözler bitti. Sanki kuşlar bile artık ötmüyorlardı. Yalnızca eşek ve katırların düzensiz ayak sesleri duyuluyordu. Bir süre sonra bu seslere de alışıldı ve duyulmaz oldu. Ta ki derenin ortasına gelinceye kadar. Birden alışılmışın dışındaki iki ses, sanal sessizliği bozdu: Önce komşunun “dıngılıve Osman” diye gürleyen sesi, ardından da suya düşen büyükçe bir şeyin şapırtısı.
29 Ağu 2023 0
13 Ağu 2023 0
08 Haz 2023 0
16 Nis 2023 0
LGBT propagandası ve dayatmasına karşı tepkileri duyurmak amacıyla bir etkinlik düzenlendi. Yapılan gösteriler ve etkinlikler sonrası “Büyük Aile Buluşması” basın […]
Kocaeli’nin sorunlarını yerinde incelemeye devam eden YSP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Derince 44 evler durağındaki Fırat Yılmaz Çakıroğlu üst […]
Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenistan’dan keskin nişancı silahıyla açılan ateş sonucu bir askerin şehit olduğunu duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Ermenistan ordusunun […]
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağanüstü Kongresi’nde yaptığı konuşmada, 2023 seçimlerinde Millet İttifakı’nın başarısız olmasının ittifak ruhunun […]
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, Yeni anayasa için iktidara destek verebileceklerini açıkladı İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan […]
B Sınıfı ehliyetle 125 cc’ye kadar motosiklet kullanma imkanı sağlayan yönetmelik taslağı tamamlandı. İşte bilinmesi gerekenler. B sınıfı ehliyet sahiplerinin […]
NEDEN BU DÜŞMANLIK? Zeytin ağacı antik çağlardan bu yana kutsiyet atfedilen ve en çok anlam yüklenen kadim bir canlıdır. İşte bugün sizleri […]
İzmit Seka Devlet Hastanesine bağlı olan Yürüyüş Yolu Semt Polikliniği önünde açıklamalar yapan YSP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Alınan karot […]
1 Ekim’den itibaren geçerli olacak yeni tarifelerde yüzde 20-30 arası zam bekleniyor. EPDK ve BOTAŞ’ın kararını 26 Eylül’de açıklaması bekleniyor. […]
Asgari ücret 11 bin 500 TL iken Yoksulluk sınırı 40 bin TL’nin üzerinde açıklandı Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) […]