Kocaeli Okuyor / Anadolu'nun Stratejik Kapısı

BATININ İKİ YÜZÜ

01 Eyl 2016 Konuk Yazar Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Manşet, Sürmanşet 0

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, geçenlerde apar topar Türkiye’ye geldi. 15 Temmuz’daki “hain ve alçak darbe girişiminden” aylar sonra, ülkesi adına, darbeyi kınarken tavırları ve sözleri suçluluk içermekteydi:

“15 Temmuz gecesi halk demokrasi uğruna yapılabilecek en büyük fedakârlığı yaptı. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bu darbe girişimine gerektiği gibi tepki veremediğimiz için bizzat geldim.”

“…Özür diliyorum. Keşke daha önce buraya gelebilseydim. Sizin halkınıza hayranlık duyuyoruz…” Söylemleriyle, Türk Milletinin ABD’ne duyduğu haklı öfkeyi yumuşatmaya çalıştı.

Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan, Joe Biden ile görüşmelerinde; Türk Milletinin ABD’den, FETÖ’ nün iadesi ile ilgili haklı ve kararlı beklentilerini, rahatsız olduğu hususları açıkça ortaya koyarak, gönüllere tercüman olmuşlardır.

Biden, duyduklarından memnun olmadığının sinyallerini veren tavır ve davranışlarına, batının alışılagelmiş pişkin ve arsız yüz tavrını ekleyerek, “FETÖ’ nün kolay kolay verilemeyeceğini” dolambaçlı cümlelerle ifade edip, topu mahkemeye atmıştır.

Almanya Başbakanı Angela Merkel de, darbeden bir buçuk ay sonra, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimini kınamalarının doğru ve önemli olduğunu söylemiştir.

Merkel, “Bizim darbeyi kınamamızın doğru ve önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye yönetimi de bunu haklı olarak bekliyor. Düşünün, biz burada Alman Federal Meclisi’nin alanındayız ve bizim kendi ordumuz meclisi bombalasa.” şeklinde konuşmuştur.

Fakat artık Türk kamuoyu, riya kokan bu manevraları yutmamaktadır. Biden’ ın Türkiye’ye gelmesi, Merkel’in tavır değiştirmesi, “geçte olsa gerçeği görmelerinden, hatalarını telafi etme erdemliliğinden değildir” elbette ki.

ABD, darbe girişiminden sonraki tavırlarıyla, Türkiye’yi gücendirmiş ve kızdırmıştır. Bu yüzden Biden, ülkesinin ikiyüzlülüğünü gizleyememenin suçluluğu içinde günah çıkararak, Türk Milletinin sempatisini kazanma çabalarına girmiştir.

ABD, Türkiye’ye karşı yaptığı vefasızlıkların mahcubiyetine rağmen, yine de dürüst davranamamaktadır. Bu tavrı, büyük ülke olmanın verdiği kibirden ve hükmetme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.

Köprülerin altından çok sular geçmiştir. Türkiye, ezik, muhtaç ve çaresiz ülke değildir artık. Emir alan değil, gündem oluşturan, önünü gören ve sorgulayan durumundadır. Bu durumu da batıyı huzursuz etmektedir.

Merkel’in tavır değiştirmesinin en önemli nedeni, Almanya’daki Türklerin oyuna muhtaç olmasıdır. Nitekim Merkel, darbe girişimini kınamasının ardından, sözü Almanya’daki Türklerin sadakatine ve göçmen meselesine getirmiş, ağzındaki baklayı çıkarmıştır.

Büyük hava limanlarına, “Türkiye’ye gitmek, Erdoğan’ı desteklemektir.” Anlamına gelen sloganlar yazan batı devletlerinin, zaman zaman kullandıkları müspet sözleri, riyadan başka bir şey değildir.

Batı, dürüst ve ilkeli davranarak kamuoyu oluşturmayı hiçbir zaman benimsememiştir. Menfaatleri, her değerin üstündedir. Buna “şeref ve namus” kavramı da dâhildir. Hedeflerine götüren her yol, kendileri için meşrudur.

Artık Türkiye batıdan, özellikle de ABD’den, yeri geldiğinde süslü laflar ederek, en kritik anlarda yalnız bırakılmasından aşırı şekilde rahatsız olmaktadır.

Unutulmasın ki “yalancı çoban” masalını Türk Milleti çok iyi bilmektedir. Türkiye, kendisiyle dost olmak isteyen ülkelerden; istikrarlı, güven veren, güvenilen, dürüst, erdemli ve tutarlı davranışlar beklemektedir.

Dostluklar, yalan, vefasızlık ve aldatma üzerine asla inşa edilemez… Menfaatler, hiç bir kirli yolu meşru kılamaz.

Sevgiyle kalın…