Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
26 Mar 2015 admin Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
Siyasetçilerin de tarihçiler gibi gerçeğe ulaşma görevleri vardır. Eğer siyasiler tarihle ilgili bir açıklama yaparlarsa, tarihçilerin görev ve yükümlülüklerini de üstlenmiş olurlar. Tarihsel kayıtları, hatta kayıtların tümünü dürüstçe incelemek zorundadırlar. Siyasal baskı gruplarının söylediklerini doğru kabul etmemelidirler. Başkalarının doğru kabul ettiği şeyi doğru kabul etmemelidirler…diyor Amerikalı Profesör Justin McCarthy’nin 2002 yılında Londra’da vermiş olduğu “First Shot” ( İlk kurşun) adlı konferans da ve devam ediyor.
Siyasiler, ön yargılarından hareketle herhangi bir şeyi kabul etmemelidirler. Siyasetçiler tarih konusunda beyanda bulunacaksa, tarihle ilgili konularda kararname çıkaracaklarsa, tarihin ilkelerine uymak zorundadırlar. Aksi takdirde, siyasetçilerin açıklamaları gerçeği yansıtmayacaktır. Böyle davranmak siyasi açıdan kendilerine faydalı olabilir. Belki oylarını da artırabilir. Ama bu, hiçbir zaman gerçek olamaz.
Şu, tekrar açıkça ifade edilmelidir.
Şayet siyasetçiler kendilerini tarihçi sanıyorlarsa, tarihçilerin de ilkelerine uymak zorundadırlar. “Sözde Ermeni Soykırımı” konusunda karar çıkaran parlamentolar derslerini maalesef iyi öğrenememişler. Bu parlamenterlerin tarih konusunda insanı dehşete düşüren açıklamaları kötü tarihçiliğin örneklerindendir.
Ermenilerle ilgili karar alan Fransız veya Avrupa Birliği Parlamentosu ön yargılarıyla çelişen herhangi bir kanıtı göz önünde bulundurmuşlar mıdır? Asla.
Başkan Jacques Chirac kısa bir süre önce tüm hükumetlerin Ermeni Soykırımını kabul etmelerinin gerektiğini söylerken, Osmanlı arşivleri dahil tüm kaynakları detaylı olarak incelemiş midir? Hayır.
Amerikan Kongresine “Ermeni Soykırımını” kabul ettirmeye çalışanlar bu çatışmalarda milyonlarca Türk’ün öldüğünü kabul etmişler midir? Asla. Bu ön yargılı tarihçilerin düzmece tarihinde ölenler sadece Ermenilerdir.
Fransız Parlamentosu veya Avrupa Birliği Hükümet üyelerinin hiçbir zaman tarihçilerin prensiplerine uymadıkları iddia edilir. Tarihsel konularla ilgili kapsamlı araştırma yapmaya vakitleri yoktur. Tarihle ilgili hemen hemen hiçbir eğitim almamışlardır. Arzu etmeseler de onlara şunu salık veririm. Gerçeğe ulaşmak için gayret göstermiyorsanız, hiçbir şey söylemeyin.
Şunu itiraf etmeliyim ki, bir tarihçi olarak meseleyi tüm yönleriyle incelemeyi bir tarafa bırakıp ön yargılarıyla ve politik çıkarları için konuşanlara kızıyorum. Ayrıca, Ermeni meselesini tüm yönleriyle incelediklerini söyleyen, ancak böyle bir şeyi yapmayan insanların iki yüzlülükleri de beni kızdırıyor.
ERMENİ SOYKIRIM YALANI
Tarihsel bilgi tartışmaya dayanır. Bir meseleyi tüm yönleriyle anlayabilmek için gayret göstersek de hepimiz yanılabiliriz. Bütün tarihçiler hata yapabilir. Hatalarımızı tartışma ile anlayabiliriz. Bizden farklı düşünenleri dinler, delillerimiz değerlendirir, bazen de fikirlerimizi değiştirebiliriz. Başkalarının delillerini hesaba katmayanlar bilim adamı olamazlar. Başkalarının değerlendirmelerini görmezlikten gelenler gerçek tarihçi değildir.
Son günlerde Almanya ve Amerika’ da Ermeni meselesi ile ilgili çeşitli toplantılar düzenlendi. Amerika’dakiler genellikle kapalı kapılar ardında yapıldı. Gizliydi. Toplantılara katılanlar dışında, hiç kimse bu toplantılarda ne olup bittiğini bilmiyor. Bazı toplantılara az sayıda izleyici kabul edildi, ama “Ermeni Soykırımına” şüpheyle bakan konuşmacılara hiç yer verilmedi. Buna rağmen bu toplantılara hem Ermenilerin hem de Türklerin katıldığı ilan edildi. Ermeni milliyetçiler, “gördüğünüz gibi Türk bilim adamları da bizimle aynı görüşte”, dediler.
Kim bu Türkler? Topluluklarına katılmalarına izin verilmeden bir testten geçen insanlar. Bu topluluğun bir üyesi olmadan önce Türklerin “Ermeni Soykırımını” kabul etmeleri gerekir.
Ermeni milliyetçileri kendileriyle aynı fikirde olmayanlarla asla bir araya gelmezler; hatta konuşmazlar. Bunun için, bu toplantıların bilimsel niteliği yoktur; bunlar olsa olsa Türkleri mahkum etmek isteyen kişilerin bir araya geldiği siyasi toplantılardır. Maalesef Türkleri mahkum etmeye çalışanların bazıları da Türk.
Burada şaşılacak bir şey yok. Size ideolojilerini, tarihsel muhakemelerini bir yana bırakan Türklerin de olduğunu hatırlatmama gerek yok. Fikir ayrılığı iyi bir şeydir, çünkü bilgelik tartışmaktan doğar. Ancak bu tür tartışmaların ana meselesi de işte budur. Bunlar tartışmak için düzenlenmemişlerdir.
Son zamanlarda Ermenilerle görüşen Türkleri kınayan birçok elektronik posta ve mektup okudum. Diğer Türkler de onları bir yönüyle ülkelerine ihanetle itham ediyorlar. Bu asla doğru değil. Hiçbir bilim adamı çoğunluğun paylaşmadığı şeyleri söyledikleri için suçlanmamalıdır. Özgürlük bilimselliğin temelidir ve yanlış yapma özgürlüğünü de kapsar.
Kendileriyle aynı fikri paylaşmayanları suçlamak, profesörlerin evlerini bombalayan, öldüren, bilim adamlarını tehdit eden ve adaletten uzak Fransız yasalarından yararlanarak konuşmaya cesaret eden profesörlere dava açan Ermeni milliyetçilerinin takip ettiği bir yoldur.
Umarım Türkler hiçbir zaman bu yolu takip etmezler. İstanbul ve Ankara’da kitapçıları dolaştığımda, Türkler tarafından yazılmış Türkçe kitaplar görüyorum. Bu kitaplar Türklerin soykırım yaptıklarını iddia ediyor. Ermeni milliyetçileri tarafından yazılmış gibi gözüken röportajlar içeren Türk gazeteleri okuyorum. Yazılanlara gülüyorum. Bazen de kızıyorum. Ama yazmanın ve konuşmanın güzel bir şey olduğuna inanıyorum. Bu tür yazılar Türkiye’nin farklı görüşlere izin verecek kadar olgun ve öz güvene sahip bir ülke olduğunun kanıtıdır.
Peki, bu nedenle bilim adamları eleştirilmeyecek mi? Evet. Onları hiçbir şekilde tasvip etmiyorum; benimle aynı fikirde olmadıkları, yanlış yaptıkları ve Türkiye’ye ihanet ettikleri için değil, onları bilimselliğe ihanet ettikleri için suçluyorum. Gizli toplantıları kınıyorum. Aralarında konuşup bunu diyalog şeklinde göstermeye çalışan herkesi suçluyorum. Farklılıkları reddedenleri onaylamıyorum. …diyor Amerikalı Prof. Dr.Justin McCarthy’nin 2002 yılında Londra’da vermiş olduğu “First Shot” (İlk kurşun) adlı konferans da.
Derleyen;Mehmet Nuri Sunguroğlu
Devam Edecek..
13 Eyl 2023 0
15 Ara 2022 0
19 Mar 2021 0
26 Şub 2021 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]