Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
17 Eki 2015 admin Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
Ne zaman insanlardan hak etmediğim kötü bir muamele görsem, kendime sitem eder; “eğitimci olarak örnek insan yetiştirememişiz” diye hayıflanırım.
Demek ki okullar/eğitimciler; “bireyi yeterince hayata hazırlayamamakta. Topluma karşı sorumluluk duyan, kendilerini mutlu kılacak, toplumun da mutluluğuna katkıda bulunacak insanları yetiştirememekte” diye kendime sitem ederim.
Ya da okullar/öğretmenler, bu uğraşta basından, sivil toplum kuruluşlarından, anne babalardan yeterli desteği göremiyorlar.
Herkes değerlidir ve iyi muamele görmeyi hak etmektedir elbette. Makamına, eğitimine, menşeine, diline, dinine zengin ya da fakir olduğuna bakılmadan, sadece insan oldukları için değerli görülmelidir bireyler.
Hatta hayvanlara, bitkilere, doğaya karşı da anlayışlı koruyucu, kollayıcı, sevgi ile bakmamız gerekmez mi?
Bu yüzden insan ilişkilerinde, birbirimize karşı; “daha nazik, hoşgörülü, yardımsever, anlayışlı ve güler yüzlü” olmak durumundayız sanırım.
Birçoğumuz günlük hayatta, hak etmediğimiz kötü muamelelere maruz kalarak, üzülmekte, kırılmakta ya da kızmaktayız zaman zaman. Bunu yapanlar da, katlananlar da bizim insanımız değil midir?
Günümüzün şartları elbette ki sıkıntılarla dolu. Fakat gittikçe artan; “öfke, kötümserlik, hoşgörüsüzlük, alınganlık, hazımsızlık” vb. sadece bunlara bağlanamaz elbette ki.
Aday öğretmenlerin kursunda şöyle bir ödev vermiş: “Yarın sabah kurs merkezine gelirken tanımadığınız insanlara; merhaba, günaydın nasılsınız, iyi günler şeklinde hitapta bulunun. Derste intibalarınızı değerlendirelim” demiştim. Herkes bunları hemcinsine söylesin diye de ihtiyatlı olmalarını söylemiştim.
İşte alınan benzer cevaplar:
-Affedersiniz beni birisiyle mi karıştırdınız?
-Pardon kamera şakası mı?
-Bir dakika, sizin maksadınız ne?
-Sana ne benim iyi günümden.
-Deli mi ne.
Kaldı ki bu hitapları bir erkek, bayana söylese, ya da tersi olsa, daha vahim karşılık duyabileceklerdi eminim.
Bu temennileri alanlardan bazıları da işin şaka olmadığını anladığında, “Hayret bu zamanda böyle insanlar hala var mı?” şeklinde şaşkınlıklarını belirtmişlerdi.
Bütün bunların sebebi nedir dersiniz? Elbette ki güzellikleri unutmamız. Yüreğimizdeki sevgi, hoşgörü ve merhametin küllenmesi. İnsanların kalbi cevher aslında. Parlatıldığında ne mükemmel pırlantaların çıkabileceğini unutmamak gerek.
Geçen gün bir alış-veriş merkezinde kalabalıktan dolayı birisine çarptım. İkimiz birden “affedersiniz” diye atıldık. Tebessüm ederek uzaklaşırken mutlu oldum. Çünkü ufak bir kaza, pozitif bir duygu oluşturmuştu ikimizde de. Birbirimize kızsak neyi çözecektik ki? Çünkü kazanın haklısı yoktu ortada.
Önemli olan hoşgörü sınırımızı geniş tutmak, olaylara iki yönlü bakabilmek sanırım.
Diyeceğim o ki, toplumun her katmanında bu tür hoşgörü, tolerans, yardımlaşma ve tebessümün olması beklenir.
Çalışan, müşteriye nazik olsa, işini keyfi uzatmasa, kendisine bir başkasının muamele etmesini istediği gibi davransa. Müşteri de anlayışlı, sabırlı olgun olsa. Daha az stresli ve daha çok mutlu olmaz mıyız? Aynı durum ast üst ilişkilerinde de sürdürülebilmelidir elbette.
Bütün bunları yazmamın nedeni Devlet Hastanesi’nde yaşadığım, beni oldukça mutlu eden bir olaydır. Kalp grafiği (EKG) bölümünde iki memura rastladım:
O kadar işlerini benimsemişler ki. Hastalarla yakinen, tebessümle, kibarca ilgilendiler. On dakikada büyük bir kalabalığın grafiği çekildi. Kızmadan, bekletmeden, gücendirmeden, sabırla, anlatarak, yardım ederek.
Herkesin sorununu çabucak çözdüler. Kendilerini gıpta ile izledim, teşekkürlerimi ve takdirlerimi bildirdim. Bu yazıma vesile oldukları için tekrar kutluyorum.
Eğitimin amaçlarından biri de; “kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bireyler yetiştirmek” değil midir?
Gelin insanımızın yüreğinde var olan engin sevgiyi ortaya çıkaracak kıvılcımlara vesile olalım.
“Ne olursan ol yine gel” diyen Mevlana’nın, “Bir kez gönül yıktın ise, Bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi, Elin yüzün yumaz değil” diyen Yunus’un, “Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayın.” , “İncinsen de incitme !” diyen Hacı Bektaş’ı Veli’nin gönül sofrasından biz de tatmaya gayret edelim.
Göreceksiniz o zaman tarihimizde eşsiz örnekleri görülen, inanılmaz güzellikleri hep beraber yaşayacak, daha da mutlu olacağız.
Sevgiyle kalın…
18 Oca 2024 0
23 Ara 2023 0
11 Ara 2023 0
12 Eyl 2023 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]