Latest update 5 Mayıs 2024 - 15:15
Devletin bizzat tepesindeki isimlerin ‘katil, terörist, insanlık düşmanı’ gibi milletin gazını almaya yönelik ifadeleri havada uçuşa dursun; Siyonist İsrail’in yeni İstanbul Başkonsolosu Cohen bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayladığı resmi atama belgesiyle yeni görevine başladı. Üstelik Türkiye’deki Yahudilerin gazetesi Şalom’a birbirinden ibretlik açıklamalarının yer aldığı bir röportaj verdi.
Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Terör devleti diyerek hedef gösterdiği İsrail’le karşılıklı diplomatik ve ticari ilişkilerimizin gaz kesmeden hem de üst düzeyde devam ettirilmesi, Cohen’in açıklamalarıyla samimiyetsizliğin ilginç bir boyutu olarak gözler önüne seriliyor.
Kasım ayının başında atanma belgesi bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından imzalanıp onaylandıktan sonra Türkiye’deki görevine başlayan Terör devleti İsrail’in yeni İstanbul başkonsolosu Shai Cohen, Türkiye’deki Yahudi cemaatlerinin ortak gazetesi Şalom’a dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Haftalık yayın yapan Şalom’un bu hafta manşetinden duyurduğu röportajda, yeni konsolosun sözlerindeki ‘klasik Siyonist zihniyet propagandası’ açıkça göze çarptı.
MESCİD-İ AKSA’YI BASAN SİYONİST MAGANDALARI SAVUNDU
İlk olarak Siyonist İsrail magandalarının Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirdiği rezil baskını savunan Cohen, şanlı Filistin direnişini kendince yok sayarak, açıklamaları boyunca ısrarla ‘cihatçı terör’ kavramı kullandı.
Geçtiğimiz hafta Kudüs’te yaşanan olayları tabiatının gereği Siyonizm yanlısı bir bakış açısıyla yorumlayan Cohen, büyük bir arsızlık örneği göstererek İsrail polislerinin sözde ‘molotof atarak caminin içinde yangın tehlikesi oluşturan radikal! Filistinlileri engellemek amacıyla Aksa’ya girdiğini ‘ savundu
ATALARI HAÇLI ZULMÜNDEN OSMANLI’YA SIĞINMIŞ
Atalarının İspanya’daki Yahudi soykırımı sırasında Osmanlı Devleti’ne sığınarak Gaziantep’e yerleştiklerini oradan da Kudüs’e göç ettiklerini anlatan Cohen, kendini ülkemizde çok rahat hissettiğini söyleyerek Türkiye’de hiçbir güvenlik endişesi taşımadığını ima etti.
İsrail’in geçtiğimiz mübarek Ramazan ayında, Filistin topraklarına yaptığı alçak saldırılarda çoğu kadın ve çocuk binlerce masumu vahşice öldürdüğü katliamlara bir kelimeyle dahi değinmeyen Cohen, röportajın bir çok yerinde pişkinliğin sınırlarını zorladı.
Cohen ‘Kasım’ın sonunda İzmir’e gideceğim. Bu yıl sona ermeden Bursa ve Edirne’ye gitmeyi planlıyorum. Yeni yılda da başka bölgeleri ziyaret edeceğim. Gittiğim her yerde aynı hedefleri, aynı mesajı paylaşacağım’ sözleriyle Türkiye’nin her yerini gezerek resmen Siyonizm propagandası yapacağını hatırlattı.
TÜRKİYE’NİN ‘SINIR BEKÇİSİ’ KESİLDİ
Ortadoğu’daki kaos ortamının en büyük tetikleyicisi konumundaki İsrail’in yeni İstanbul başkonsolosu, Türkiye’nin güney sınırlarındaki güvenlik açıklarını işaret ederek kendince Türkiye’ye ‘güvenlik dersi’ vermeye çalıştı.
Türkiye’yi üstü kapalı bir dille teröre destek vermekle suçlayan Cohen, Suriye’de savaşan militanların Türkiye’nin havaalanı ve sınır geçişlerini rahatlıkla kullandığını iddia ederek Türk güvenlik güçlerinin dikkatli davranması gerektiğini söyledi.
Bir önceki görevinde İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın Terörizmle (!) Mücadele ve Bölgesel Güvenlik Departmanı’nın başkanlığını yürüttüğünü hatırlatan Cohen, Türkiye’nin sınır güvenliği ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
‘’Türkiye’nin sınırları çok uzun. Dolayısıyla teknoloji, bilgi, eğitim, istihbarat, sınır kontrolü gibi alanlarda desteğe ihtiyacı var. Bugün ABD bile Meksika sınırı güvenlik altına almaya başaramadı. ABD, dünyadaki en gelişmiş sınır teknolojilerine sahip olsa da, ülkede bu alanda çalışan onlarca devlet birimi olsa da, Meksika sınırından yaşanan sızmaları, insan trafiğini engelleyemiyor. Dolayısıyla Türkiye’nin de cihad terörü ile karşı karşıya olduğu 1200 kilometrelik bir sınırda bunu kendi başına yapmasını bekleyemeyiz.’’
HAMAS’A TEK KELİME ETMEDİ, HİZBULLAH KORKUSUNU GİZLEYEMEDİ
Lübnan’daki silahlı direniş grubu Hizbullah’ı İsrail’in güvenliği için şu andaki en büyük tehdit olarak gördüklerini anlatan Cohen, bu tezinin gerekçesini de şu sözlerle açıkladı:
‘’Hizbullah güçlerinin elinde binden fazla roket mevcut ve bunların en az yarısı kullanıma hazır. Bu roketlerin menzilleri 700 kilometreye kadar uzanıyor ve bu da Hizbullah’ı İsrail için en önemli stratejik tehdit haline getiriyor. Hizbullah ile ilgili önemli olan diğer bir nokta da, IŞİD’e karşı savaş içinde olduğu için bir tehdit olduğu batı tarafından göz ardı ediliyor. Geçtiğimiz yıl içinde bazı Batılı politikacıların Hizbullah liderleri ile buluştuğunu ilk ağızdan size teyit edebilirim. Bu toplantılar cihada karşı savaş adı altında yapılıyor. Sonuçta Hizbullah, bugün Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı en büyük mücadeleyi veren grup, şimdiden yaklaşık 600 Hizbullah militanı bu savaşta öldü.”
AKP HÜKÜMETİNİN SAMİMİYETSİZLİĞİNİ AÇIĞA VURAN TİCARİ İTİRAFLAR
1948’den bu yana silah zoruyla yerleştiği Filistin topraklarında Müslümanlara yaşam hakkı tanımayan işgalci İsrail’in, sözde çıkmaza sürüklendiği iddia edilen Türkiye ile ilişkileri de Cohen’in itiraflarıyla yalanlanmış oluyor.
AKP hükümeti döneminde Türkiye ile olan ticari gelişmelerden duyduğu memnuniyeti açıkça dile getiren Cohen, ‘Türkiye ile karşılıklı ticaretin hacminin beş milyar doları geçmesini İsrail için tarihi bir rekor’ olarak nitelendirdiği açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
‘’Türkiye ile karşılıklı ticaretin hacmi beş milyar doları geçti. Bu tarihi bir rekor (2012’de 4 milyar dolardı. Bu, iki senede yüzde 25’ten fazla bir artış demek). Bu istatistikler hizmet sektörünü ve yatırımları dikkat almıyor. Onları de göz önünde bulundurduğumuzda rakam daha da büyüyor. Ancak ikili ticaretin yanı sıra, bölgenin ekonomik politikalarını teşvik etmeliyiz. Enerji, su yönetimi, doğal gaz çıkarma, finans ve bankacılıkta işbirliği içinde olmalıyız. Örneğin iki ülke arasındaki uçuşlara bakın, THY ve Pegasus tarafından günde 7, 8 hatta 9 uçuş gerçekleşiyor. Politik açıdan krizlerin yaşandığı bir dönemde 5 milyar dolarlık ticaret hacmi, özel sektörün niyetini zaten gösteriyor. Özel sektörden tanıdıklarımda konuşmalarımda işlerin her zamanki gibi devam ettiğini duyuyorum.”
Geçtiğimiz Ramazan ayında binlerce Filistinli masumun vahşice katledildiği saldırıların ardından Türk halkından gelen yoğun tepkiler üzerine Hükümet sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı çıkışında önemli bir cümle sarf etmişti. Arınç, Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle İsrail ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin tamamen sonlandırılması yönündeki taleplere ilişkin “İsrail ile ticari ilişkilerimize gelince, evet bu bir miktar bulunmaktadır, ihracat ve ithalat konusunda. Ama bunları tamamen kaldırmak söz konusu değildir, mümkün de değildir.” ifadelerini kullanmıştı.
Hükümet kanadından Terör devleti İsrail ile ticaretin ne kadar ciddiye alındığını gözler önüne seren bir diğer açıklamada Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’den gelmişti. Zeybekci, Siyonist katliamının zirveye çıktığı Ramazan ayında katıldığı bir iftar programında; Yahudi ürünlerine yapılan boykotun en büyük yanlışlıklardan biri olacağını ileri sürerek “Yapacağımız en büyük yanlışlardan biri bu olur yani Türkiye’de Yahudi ürünleri diye bir ayrım yapmak bizim tarihimize, bizim ecdadımıza, bizim inançlarımıza aykırı bir şeydir.” demişti.
“Allah İsrail’e afet vermesin” diye dua eden Zeybekci “Bugün tekraren söylüyorum Allah vermesin bir afet olsa İsrail’de oraya ilk giden Türkiye olur. Orayı kurtarmakla ilgili yardımla ilgili ilk giden Türkiye olur. Bugün uluslararası piyasada, şirketlerde, sermayede hiçbir ürünün Müslümanı, Yahudisi, Hıristiyanı olmaz. Bugün buna çok dikkat etmemiz yani söylediğimiz sözler veya attığımız adımları bunları düşünerek bunlara bakarak yapmak lazım. Boykotla ilgili bu söylediğim kriterlerde yani İsrail’in yapmış olduğu bu terörü hükümet olarak İsrail hükümetinin yapmış olduğu bu terörü karşılar şekilde boykota evet ama onun dışında böyle ırkçı bir yaklaşımla yani Yahudi ürünleri gibi bir ürün şey yapmak son derece yanlış olur diye düşünüyorum. Onun için ben Türkiye gereğini aklı ile yapacaktır, Türkiye gereğini vicdanı ile yapacaktır bugüne kadar olduğu gibi. Türkiye ile İsrail yaklaşık olarak yıllık bazda baktığımız zaman 5 milyar doların üzerinde ticaret hacmi olan iki ülkedir. Şirketler kendi arasında yani Türk ve Yahudi şirketleri kendi aralarında ticaretlerini yapmaya devam edecektir, bundan sonra da.” şeklinde konuşmuştu.
Kaynak:milligazete.com.tr
05 May 2024 0
05 May 2024 0
05 May 2024 0
05 May 2024 0
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen ‘Avrupa Beledı̇ye Başkanları Zı̇rvesı̇’nde konuştu. İstanbul’un yakın geçmişte yaşadığı yerel seçim deneyimini […]
Efes Selçuk Belediyesi Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde atalık tohumlardan ürettiği fideleri ve kompost gübreyi halk ile paylaştı. Efes Selçuk Belediyesi, […]
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, beyaz et ihracatının yasaklanmasına yönelik basın açıklaması düzenledi. Sarıbal, […]
Alpay’dan AİHM kararlarına rağmen hapiste tutulanlar başta olmak üzere af çağrısı yaptı Milliyetçi Sol Parti Genel Başkanı Hüseyin Alpay, “genel […]
Gergerlioğlu, “Dilovası Belediyesi’nde yolsuzluk mu oldu?” DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Dilovası Belediyesi önüne giderek yapılan yolsuzluk iddiaları […]
İşçi Bayramı kutlamalarının ardından Bergama Belediyesi’nde 15 çalışanın işten çıkarılması, belediye içinde ve kamuoyunda tartışma yarattı. Belediye Başkanı Prof. Dr. […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Fransa’nın başkentinde önce Paris Büyükelçimiz Yunus Demirer’i, ardından da Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’yu ziyaret etti. […]
İBB bağlı kuruluşu İETT filosunu yenilemeye devam ediyor. Filoya kazandırılın 150 otobüsten 13’ü daha seferlerine başladı. Yeni nesil güvenlik teknolojileri […]
LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİME SAHİP ÇIKMAK İÇİN HEP BİRLİKTE HAREKETE GEÇELİM! Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in Türkiye […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 1 Mayıs işçi bayramında grevdeki Mersen işçilerini ziyaret etti. Konuyla ilgili bakanlığa soru […]