Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
Emeğin ne demek olduğunu, herkes ‘O’nun iktidarı döneminde öğrendi. İşçi, memur, emekli, esnaf, öğrenci, asker… Halka dair kim varsa hepsinin yüzü ‘emekten yana’ ilk kez ‘O’ dönem güldü… Türkiye ilk kez maaşına yapılan artışı ‘fazla verdiniz’ diye iade edenlere ‘O’ dönem tanık oldu. Kavga, gürültü ile günlerce bitirilemeyen toplu iş sözleşmeleri ilk kez ‘O’ dönemde kavgasız gürültüsüz bayram havasında imzalandı… Yüzde 3-5’lik komik ücret artışlarına alıştırılan emekçiler, ilk kez yüzde 50 ile ‘O’ dönem tanıştı…
Hükümetin Başbakanı Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın emeğe verdiği değer hala hafızalarda dün gibi tazeliğini koruyor. Bu gün bile o günleri hatırlayan memur, işçi, Bağ-Kur’lu ve emekliler ‘Ah o günler!’ diyor ve Hocamızı hayırla yad ediyor. Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidarın yanına bile yaklaşamadığı ücret artışları, bizlere Erbakan’ın emeğe verdiği değeri gösteriyor.
Emek ve D-8
Erbakan, sadece kendi ülkesi için çalışmakla kalmamış, bugün zulüm, vahşet ve iç karışıklıklarla mücadele eden İslam ülkeleri içinde büyük adımlar atmıştı. Irkçı emperyalist sisteme karşı sekiz ülkeyi (Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Mısır ve Nijerya) bir araya getiren Erbakan, İslam işbirliğini öngören yüzyılın projesi D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü ile yeni bir dünya düzeninin adımlarını atmıştı. Alışılmış söylemlerden farklı olarak Cumhuriyet tarihinde ilk defa milli ve manevi değerlerin yaşatılması için bir ömür boyu mücadele eden Erbakan, icraatları ile bir ömür daha da hafızalardan silinmeyecek…
1948 yılında İTÜ’den mezun olan ve Almanya Aachen Teknik Üniversitesi’nde araştırmalar yapan Erbakan, askerlik görevinden sonra Türkiye’de ilk yerli motoru imal ederek, 200 ortaklı Gümüş Motor Aş.’yi kurup faaliyete geçirdi.
Türkiye, Üretimde Anadolu Modeli İle İlk Kez ‘O’ Dönemde Tanıştı
1969 yılında TOBB başkanlığına seçilen Erbakan, burada yaptığı çalışmalarla Hak’tan yana emek mücadelesinin de ilk filizlerini atarak, o güne kadar görmezlikten gelinen, yok sayılan ‘Üretimde Anadolu’ modelinin temellerini inşa etti. Süleyman Demirel Başkanlığındaki hükümetin TOBB seçimlerini iptal etmesiyle başkanlıktan ayrılan Erbakan, aynı yıl içinde Konya’dan bağımsız milletvekili olarak seçilerek siyasete girdi. Erbakan’ın siyasete girmesiyle Türkiye, ilk defa milli ve manevi değerleriyle kendi yolunu çizmeye başladı. Erbakan’ın siyasete girmesiyle birlikte, Türkiye; ‘kendi gücümüz ile kalkınma’, ‘faizsiz ekonomi’, ‘ağır sanayi hamlesi’, ‘yaygın ve hızlı kalkınma’ gibi hasret duyduğu kavramlarla tanıştı. Ağır sanayi hamleleriyle Anadolu insanı kaybolan haklarına tekrar kavuştu. O dönemlerde kurulan TUSAŞ, TÜMOSAN, TAKSAN, TEMSAN, TESTAŞ ve GERKONSAN gibi uçak, motor, tezgâh, demir çelik, şeker ve elektrik gibi Türkiye’nin dört bir yanında kurulan ağır sanayi fabrikalarıyla Anadolu insanı ilk defa emeğinin karşılığını alır hale geldi.
İlk İcraatı Emekten Yana Oldu
1995 seçimlerinde birinci parti olarak 158 milletvekili ile Refahyol hükümetini kuran Erbakan’ın ilk icraatı yine emek ve alın terinden yana oldu. İşçi, memur, emekli Cumhuriyet tarihinin en yüksek refah artışı ile tanıştı. Hatta yine Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir toplu iş sözleşmesi kavga dövüş ile değil bayram havası içinde imzalandı. Bu refah artışından dolayı esnaf, çiftçi ve dar gelirli vatandaş hak ettiği emeğinin karşılığını buldu. Burslara yapılan yüksek artışlar da üniversite öğrencilerine adeta bir Cansuyu oldu. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala herkes ‘O’ önemi özlemle hatırlıyor.
Özel Kalem Müdürü Mehmet Karaman: Personelin Maaşı Ödenmeden Uyumazdı
Erbakan’ın yakın arkadaşı ve 25 yıl Özel Kalem Müdürlüğünü yapan Mehmet Karaman, ‘Emek ve Erbakan’ konusunda şunları kaydetti: “Erbakan Hocamız öncelikle işçinin alın terinin kurumadan yerilmesi prensibine uygun hareket ederdi ve bütün ömrünü de bu şekilde geçirdi. Personelin ayın birinde parasını alamadığı zaman çok üzüntü duyar ve o günün akşamı mesai bitimine kadar bu paraların ödenmesi noktasında gayret sarf eder ve öderdi. 25 yıllık Özel Kalem Müdürlüğü hayatımda buna hep şahit olmuşumdur.
İşçi, Memur ve Emekli İçin 54’üncü Hükümet Bir Milattır
Bu gün Türkiye’yi geziyoruz ve ekonomik konuları anlatıyoruz. İşçinin, memurun haklarını alamadıklarını anlatıyoruz. Bu hakların faize gittiğini ve faizden dolayı huzur olmadığını dile getiriyoruz. Vatandaşlarımız bizlere hep 54. Hükümeti örnek gösteriyorlar. Erbakan Hocam siyasetteyken oy vermeyen insanlar bile ‘Ah o günler!’ diyor ve Erbakan Hocamın yaptığı zamları dile getiriyorlar.
Konu ‘Erbakan ve Emekse’ bu konuda bir hatıramı anlatmadan geçemeyeceğim. Malumunuz toplu iş sözleşmeleri hükümet ile sendikalar arasında hep sıkıntı olmuştur. Grevler, eylemler gösteriler hiç eksik olmazdı.
Sendikalar Yüzde 30’u Planlarken Erbakan Yüzde 50 Verdi
Refahyol Hükümeti kurulmadan önce Mesut Yılmaz başkanlığında bir hükümet vardı. O zaman sendikalar hükümet ile görüşüyorlardı ve hükümetten yüzde 20 zam talebinde bulunmuşlardı. Biz iktidara geldik ve ilk olarak kamuda çalışan işçiler adına sendika yöneticileri ile bir araya geldik. Ve Erbakan Hocamız daha onlara ‘Ne istiyorsunuz?’ demeden 54’üncü Hükümet olarak ‘kamuda çalışan işçilere yüzde 50 zam yapıyoruz’ dedi.
Şaşkınlıkla bir birlerine baktılar!
Hocam bu zammı açıklayınca sendika yöneticileri şaşkınlıkla bir birlerine bakarak, ‘Biz bundan önceki hükümetten yüzde 20 istemiştik, Erbakan Hoca’dan da yüzde 30 isteyecektik. Bu nedir?’ diye bir tereddütte düştüler.
Belki de onların niyeti şuydu; ‘Bunlar hükümete yeni geldi. Bizim talep ettiğimiz zamları karşılayamazlar. Karşılayamadıkları için de biz grev kararı alırız. Erbakan’ı biraz daha sıkıntıya sokarız’
Ufku Geniş ve İleri Görüşlü Bir Liderdi
Erbakan ileri görüşlü bir insandı. Sivil toplum örgütlerinin önemine inanmış ve her alanda örgütlenmeleri için sürekli teşvik eden bir yaklaşımı vardı. Hem bir bilim adamı hem de siyasetçi olarak sivil toplum örgütlerinin modern dünyada ve ülkemizde yükselen ve toplumu dönüştürücü rolünü görerek bu yönde onların önünü açıcı fikirleriyle katkıları olmuştur. Kurduğu siyasî partilerin yanı sıra kendisinin teşvikiyle başta Hak-İş olmak üzere her alanda kurulan birçok sivil toplum örgütünü göz önüne aldığımızda Erbakan Hoca’nın sivil toplum örgütleri konusundaki ufkunun ne kadar geniş olduğunu görürüz.
Emeğin Hakkını Her Zaman Takdir Eden Bir Şahsiyetti
Uzun yıllar gerek Hoca olarak üniversitede, gerekse de TOBB ve Gümüş Motor gibi tecrübelerinde emeği önceleyen, emeğin hakkını takdir eden bir şahsiyete sahipti. İşçi-işveren ilişkilerinde daimi adaleti gözeten bir anlayışa sahipti.
Onun Mücadelesinde Fiziki Sınırlar Yoktu
Bugün bile Afrika’ya, uzak doğuya, vs. gittiğimizde oradaki birçok halk Türkiye deyince hemen Erbakan hocamızın ismini hatırlıyorlar. Onun mücadelesinde fizikî sınırlar yoktu. Nerede bir mağdur, nerede bir mazlum varsa Erbakan Hocamız bütün imkânlarıyla, bütün gücüyle onların yanındaydı. Özellikle İslâm Dünyası, Uzakdoğu’daki ezilen halklar, Kafkaslar, Balkanlar, Türk dünyası, vs. hocamızın insanî ve İslâmi duyarlılıklarının ihata alanındaydı.
İmkânları Her Zaman Kendi İnsanından Yana Kullandı
Görüşmede sendika yöneticileri tekrar bir birlerine baktılar ve ‘Sayın Başbakan bu teklifinizi düşüneceğiz. Arkadaşlarla görüşelim’ dediler. Hâlbuki kendi aralarında; ‘Biz yüzde 30 istedik, yüzde 50 verdiler daha ne görüşeceğiz!’ şaşkınlığı vardı üzerlerinde…
Bu şunu gösteriyor; Erbakan Hocamız bir siyaset ve devlet adamı olarak eline imkân geçtiği zaman bu imkânları en yüksek derecede kendi insanına, kendi vatandaşına ve kendi işçisine veren insandır.
Emeğin örgütlenmesine de büyük önem veren Erbakan, bugün Türkiye’nin en önemli sivil toplum örgütlerinden olan Hak-İş ve Memur-Sen’in kurulmasına öncülük etti. İşçi ve memurun örgütlenmesindeki amacı sadece ücret değil, maneviyat başta olmak üzere gerçek adaleti tesis etmekti. Bu sendikalar sayesinde işçi ve memurun kendilerini sivil bir platformda ifade etmelerini sağladı.
Hak-İş: Büyük Bir Emekçiydi
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hak-İş’in kuruluş sürecini ve Erbakan’ın işçinin örgütlenmesine verdiği değeri şu sözlerle anlattı:
Bildiğiniz gibi HAK-İŞ 1976 yılında kuruldu. Anarşinin, kargaşanın, siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın zirve yaptığı, gelir dağılımı adaletsizliği, işsizlik gibi temel sosyo-ekonomik sorunların çözülemediği 70’li yıllar göz önünde bulundurulduğunda şartlar artık kaçınılmaz olarak HAK-İŞ’in doğuşunu hazırlıyordu. HAK-İŞ işte böylesine umutsuzluğun egemen olduğu bir dünyada doğdu. Enteresandır… Siyasî hareketini partileştirdiği ilk yıllar olan 70’li yıllarda emek hareketinin örgütlenmesine dair düşünceleri öncelediğini ve bir an önce kurumlaşmasını arzu ettiğini görüyoruz. HAK-İŞ’in kuruluşundaki emekleri için Hocamıza büyük şükran ve minnet borçluyuz.
O’nun çabaları olmasaydı bugün Türk İşçi hareketi yerli ve tarihî temeller üzerinde yükselemeyecek, bugünkü seviyeye gelemeyecekti. Hocamızı bu anlamda bir büyük EMEKÇİ olarak rahmet, şükran ve minnetle yâdediyorum.
Hatta HAK-İŞ’in kurulduğu 1976 yılındaki ilk amblemi de Hocamızın “maddi ve manevi kalkınma” seferberliği olarak ilan ettiği, ülkemize katkısı hizmet mücadelesinin emek dünyasındaki sembolü niteliğindeydi. HAK-İŞ’in o zamanki ambleminde fabrika bacası ile cami minaresi bir arada yükseliyordu.
Alın Teri, Üretim ve İstihdamın Değerini Bilen Bir İnsandı
Hocamız her zaman emekten ve altın terinden yana olmuştur. Bir emek örgütü olarak gerek 12 Eylül öncesi kurulan 3 Hükümette (1974-1978), gerekse de 1996-1997’deki Refah-Yol Hükümetinde emeğe bakışı her zaman pozitif ve emekçiden yana olmuştur. Emekçilerin temel sorunları ve bunların çözümüne dair tam bir vukufiyeti vardı. Çünkü alın terinin, üretim ve istihdamın ne olduğunu, değerini bilen bir zihniyete sahipti.
Emek ve Hak Mücadelesini Bir İbadet Olarak Görürdü
2003 yılında Konfederasyonumuza bağlı bir Sendikamızın Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada işçi haklarına verdiği değer ve önemi açık bir biçimde ifade etmişti. Orada yaptığı konuşmada, ‘Sizler hak için çalıştınız, çalışanların hakkını korumak, bununla birlikte Türkiye’nin güçlenmesi ve gelişmesi için bütün gayretinizle çok hayırlı hizmetler yapıyorsunuz. Bizim inancımıza göre hakkı tesis etmek için yapılanlar en mukaddes çalışmalardır. Bundan dolayı, sizin varlığınızı, çalışmalarınızı, gayretlerinizi saygıyla, kalbimizle, takdirle karşılıyoruz… Türkiye’nin meselelerini dünya meselelerinden ayıramayız. Sanayi gibi sendikal meseleleri de Türkiye’nin meselelerinden ayrı tutamayız. Sanayinin, sendikanın meselelerini de Türkiye’nin meselelerinden ayıramayız… Emek hakkını almalı, çünkü emek hak sebebidir. Ondan dolayı yaptığınız çalışma mukaddestir, ondan dolayı bu anlayışla yapıldığı zaman bu çalışma bir ibadettir” Görüleceği üzere Erbakan Hoca’nın emeğe, işe ve emekçiye dair bu sözleri manifesto niteliğinde bir metin kıymetindedir.
Büyük Memur-Sen Ailesi Nazarında Özel Yeri ve Değeri Var
Merhum Erbakan Hocam, sivil toplum kuruluşlarını hep sosyal paydaş ve çözüm ortağı olarak gördü. Kadim medeniyetten beslenen ve yerli sivil toplum kuruluşlarının ve sendikaların kurulması için manevi ve fikri öncülük yaptı. Bu kapsamda, merhum hocamın, Büyük Memur-Sen Ailesi nazarında özel yeri ve değeri vardır. Çünkü hem sendikalarımızın hem konfederasyonumuzun kuruluşunda manevi önderlikleri ve destekleri var. Ahirete intikal edinceye kadar sendikalarımıza ve konfederasyonumuza yol göstericilik yaptı. Memur-Sen ve sendikalarını o kadar çok önemsiyordu ki, bir görüşmemizde sendikal eğitim seminerlerinin içeriğiyle ilgili model ve örnekler anlattı. Merhum Erbakan Hocam, partinin gelişmesine ne kadar önem veriyorsa, ideal örtüşmesi olan sivil toplum ve sendikal kuruluşların gelişmesine de o kadar kafa yoruyordu ve zaman ayırıyordu.
“Kamu çalışanları hâlâ ‘o’ dönemi unutmuyor”
Memur-Sen Genel Başkan Vekili Günay Kaya, emek konusunun Erbakan için çok hassas bir konu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: Merhum hocam için iki yol vardı, Hak ve Batıl. O hep hak ve insan merkezli baktı. Çalışma hayatını bu anlayışla yönetti. 54. Hükümetin ücret politikasının etkileri bugün işçiler, memurlar ve emekliler arasında halen anlatılmaktadır.
Hangi görüş ve düşünceden olursa olsun ‘Allah razı olsun Erbakan’dan, onun Başbakanlığı döneminde verdiği maaş artışları olmasaydı, bugün ücretlerimiz enflasyonun altında eziliyor olacaktı’ demeye devam ediyorlar. Merhum Erbakan’ın o gün memur, işçi ve emekli maaşlarında yaptığı iyileştirme, popülist bir anlayışın ürünü değil, emeğe verdiği değerin, alın terine atfettiği mananın bir ifadesidir.
54. Hükümet döneminde işçi, memur, emekli nefes almış, yüzler gülmüştür. Dar ve sabit gelirlilerin maaşlarına enflasyonun çok çok üzerinde artışlar yapılmıştır. Milli gelirden çalışanların aldığı pay artmış dolayısıyla gelir dağılımında önemli bir iyileşme sağlanmıştır.
İstişaresiz Adım Atmazdı
Rahmetli Erbakan hocam, istişaresiz adım atmayan bir siyaset ve devlet adamıydı.
Sosyal taban örtüşmesi nedeniyle dönemin Memur-Sen Başkan ve yöneticileriyle sürekli istişare halinde olduğunu, güncel konularda görüş alışverişinde bulunduğunu yakinen biliyoruz. Rahmetli Erbakan’ın kapısı sadece sosyal taban örtüşmesi olan kuruluşlara değil kendisi gibi düşünmeyen kişi ve kuruluşlara da açıktı.
Malum Rahmetli Erbakan’ın liderliğini yaptığı 54. Hükümetin düşmesi için darbe girişimlerine destek veren 5’li Çete vardı. Bu 5’li Çete’nin içinde dönemin Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral de vardı. Bayram Meral, o döneme ait hatıralarını anlatırken, ‘Biz ne zaman görüşmek istediysek, Erbakan bize randevu verdi. Ne sorun götürdüysek hemen hemen hepsini çözdü’ demiştir. Rahmetli Necmettin Erbakan, ülkenin kalkınması ve gelişmesi için herkesin ortak aklından yararlanmayı temel bir prensip edinmişti. Bu ilkesinden asla vazgeçmedi.
18 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]