Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
Türkiye bir süredir Öcalan’ın deklere ettiği müzakere başlıkları dolayısıyla, doksan yıllık bir sorun olan Kürt meselesini çözmeye kilitlenmiş durumda. Bu süreçte iç içe geçmiş önemli iki boyut olan Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşme sorunu; Kandil ve hükümet cenahı olmak üzere iki cephe; başta Öcalan ve Erdoğan olmak üzere iki aktör var. HDP ise sürecin başarıyla yürütülmesi için interaktif bir çabayla kolaylaştırıcı, hızlandırıcı ve uyarıcı rol oynuyor. Soru şu: Bütün bu çabalara rağmen tam mutabakatla bir an önce sonuca götüreceği kalıcı barış neden yakalanmıyor?
Neden bunca çaba sonuçsuz kalıyor
Birincisi, çünkü her iki cephe çözümde farklı boyutları önceliyor: Hükümet sürekli silah bırakmaktan söz ederken, Kandil silahı bırakacak ortamı önce oluştur sonra bunu konuşalım diyor. HDP-İmralı-Kandil kanadı bu görüşmeleri ‘müzakere’, devlet tarafı ise ‘görüşme’ olarak adlandırıyor. Yanı sıra AKP bu çerçevede demokrasiyi adeta silaha bağlı bir şart haline getirmiş durumda. Oysa bu son derece sakıncalı bir yaklaşım. Çünkü demokratik adımlar her koşulda ve her zaman toplum için gerekli olan adımlardır. Bu adımların atılması tahkim edilmiş bir ateşkesi ve ardından nihai olarak da Türkiye’ye karşı silahsızlanmayı beraberinde getirecektir. Hükümetin bu niyeti yoksa işi yokuşa sürmek için bahaneye sarılıyor olabilir.
Örneğin, İç Güvenlik Yasası ne Türkiye’nin demokratikleşmesine ne de Kürt sorunun çözümüne katkı yapacak bir yasa; tersine süreci bozucu bir etkisi var, buna rağmen ısrarla çıkarılmaya çalışılıyor. Nitekim Dolmabahçe açıklaması sonrası KCK’dan yapılan açıklama şöyle: “Demokratik siyaset ancak temel demokratikleşme sorunlarında adım atma ve demokratikleşme ortamında var olacak bir durumdur. Daha çok otoriterleşmeye karşılık düşen İç Güvenlik Yasalarını çıkarmak demokratikleşme ve demokratik siyasete giden yolu tıkamaktan başka bir anlama gelmemektedir. Dolaysıyla ilk samimiyet ve uygulamanın göstergesi İç Güvenlik Paketinin geri çekilmesi olacaktır.”, deniyor.
Oyalama bir tarafa bırakılmalı
İkincisi Öcalan artık diyalogdan müzakereye geçilmesini, üçüncü bir gözün hakem olmasını, kendisinin görüşme ve danışma mekanizmasının önünün açılmasını istiyor, hükümet ise bu konuda adeta ipe un seriyor. HDP de hükümetin bu tutumunun seçimleri kendi lehine sorunsuz atlatma girişimi olabileceğinden kuşku duyuyor. Böyle bir “sabıkası” da yok değil. AKP geçmişte de seçim öncesi bir takım oyalama taktikleri uyguladı. “Yaparım, ederim” dediği şeyleri seçim bitince yapmadı, etmedi, unutulmaya terk etti. Ama artık Türkiye toplumu bir kez daha böyle bir oyalama ve atlatma taktiğini hazmedemez. AKP ya gerçekten işin gereğini yaparak seçim öncesi atılacak adımları atmalı, ya da oylamayı bırakmalıdır. Başka yolu yok. Üstelik bu oyalamanın gelecekte olası çözümleri de şimdiden tahrip eden bir fonksiyona sahip olduğunu unutmamak lazım.
Öcalan’ın çağrısı tarihi, çünkü barışın kodları on maddede saklı
Dolmabahçe’de özü itibariyle müzakere edilecek on konu dillendiriliyor. Yanı sıra hükümetin bunları müzakere etmesi durumunda, PKK’nın baharda Kongresini toplayarak, silah bırakmayı gündemine alması hususunu bir niyet beyanı olarak iletiliyor. Öcalan’ın zaten uzun süredir silah yerine siyaseti egemen kılan bir yaklaşım içinde olduğunu biliyoruz. 2013 Newrozunda bunu milyonlara deklere etmişti. Bu kez farklı olan müzakere başlıklarında asgari bir mutabakatın olduğudur. Bu demektir ki bu başlıklar başarı ile müzakere edilip sonuca ulaşılırsa Türkiye demokratikleşecek, bu meyanda Kürt sorunu çözülecek, PKK de Türkiye’ye karşı artık silah kullanmayacak. Tam tersine birlikte oluşturulacak kümülatif enerji ile Türkiye’nin kalkınması ve demokratikleşmesi sağlanacaktır.
Açıklanan on maddeyi nasıl okumalı?
Açıklanan on maddeye bakıldığında da, bunları yerine getirmenin koşulunun gerçek bir demokratikleşme olduğu görülecektir.. Söz konusu 10 maddenin içeriğinde neler var? Hangi adımlar atılırsa 10 madde hayata geçmiş olacak?
1.Demokratik siyaset; tanımı ve içeriği. Burada demokratik siyasetinin içeriği tartışılsın isteniyor. Bu anlamda PKK’nın silahlı-silahsız bütün unsurlarının, yeni dönemde siyaset yapabilmesinin önünün açılması gerekiyor. ‘Dağdan iniş ve siyasete katılım’ olarak özetlenen, aralarında genel affın da olduğu toplumsal barış düzenlemelerinin yapılması önemli bir adım olacak. Örgüte üye olmayanların da örgüt üyesi gibi cezalandırılmasını öngören TCK’nın 220’nci ve TCK’nın 314’üncü maddelerinin değiştirilip, hatta yürürlükten kaldırılması burada hedefleniyor.
2.Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması. Artık dönemini kapatmış ‘Ulus Devlet’ tanımının, demokratikleşme yoluyla değiştirilmesi gerekiyor. Genelde tüm toplumun özelde Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ve AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na atıfla yerelde ‘Demokratik Özerklik’ adı altında özyönetim modellerinin geliştirilmesi gerekiyor.
3.Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri. Kürt meselesinin üç anahtar kavramı var, özgürlük, adalet ve eşitlik.Cari anayasa ve yasalar ise ırkçı ve evrensel hukuka aykırıdır. Bunu değiştirmeye tüm etnik yapıları ve inançları içeren eşit yurttaşlıkla başlanmalı. Böylece özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvencesi, Anayasa’da yer alan vatandaşlık kavramının değiştirilmesiyle, bireylerin eşit yurttaşlar olarak temel demokratik haklarının güvence altına alınmasıyla mümkün olacaktır.
4.Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar. PKKçizgisindeki ‘Kürt Siyasi Hareketi’nin öncülük ettiği ve devlet tarafından ‘hukuk dışı’ kabul edilen mevcut tüm siyasi, kültürel ve ekonomik örgütlenmelerin sivil toplum örgütü olarak kabul edilmesinin ve faaliyetlerinin kısıtlanmamasının sağlanması.
5.Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları. Başta koruculuk sistemi ve boşaltılan köyler sorunu olmak üzere yaklaşık 30 yıldır süre gelen çatışma ortamının yarattığı tüm sosyo-ekonomik sorunların giderilmesi. Yerel yönetimlerin ekonomik açıdan da güçlendirilmesi, bölgesel kalkınmanın artırılması. Kalkınmada ayrıcalıklı bölgelerle kalkınmadan ayrı bırakılmış bölgeler farkının ortadan kaldırılması.
6.Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı. Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin kamu düzeni ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması: İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nın kabul edilen maddelerinin yeniden el alınması. Ceza, Siyasi Partiler, seçim ve benzer kanunlardaki kimi maddelerin yeniden düzenlenmesi gerekir. Tutuklulukta en uzun sürenin üç yıl olması, müdafinin dosyayı inceleme yetkisine getirilen sınırlamaların kaldırılması, terör suçlarına özgü infaz uygulaması insan haklarına uygun şekilde düzenlemesi gibi maddeler ele alınacak.
7.Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri sağlanmalı. Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin gerekliliklerinin yerine getirilmesi sağlanmalı. Tarihi ve kültürel mirasın korunmasına, kentlerde ve toplum yaşamında ekolojinin bir yaşam biçimi haline getirilmesi. Öcalan’ın literatürümüze soktuğu ekolojik-demokratik toplumun inşası.
8.Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik ve eşit mekanizmaların güvenceleri.Kimliklerin kendilerini özgürce ifade etmelerinin sağlanması, anadilde hizmet alımını genişletilmesi ve bu hakların Anayasal güvenceye alınması. Anadilde eğitim hakkı taleplerinin karşılanması.
9.Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan, milletin demokratik ölçülerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması: Burada Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması öngörülüyor. Anayasa bu noktada etnik kör bütün kimliklere eşit mesafede olabilir. Bu noktada ‘Kürt’ kavramsallaştırmasının Anayasa’da doğrudan yer bulmasına gerek olmayabilir. Öcalan’ın “Özgür iradesiyle Türkiye’ye bağlılığını ifade eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” önerisinin ya da benzer bir tanımın yapılması yeterli. Bu noktada kan bağı esasına dayalı ırkçı ve dışlayıcı bir kavramsallaştırma olan ‘Türklük’ üzerine şekillenmiş Anayasa’daki vatandaşlık tanımının değiştirilmesi hedefleniyor.
10.Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa. Bir devletin ırkı, dini, dili olmaz prensibiyle yeni bir zihniyet oluşturulmalı. O zaman bütün bunların yeni bir anayasa ile garanti altına alınması gerekir. Bu madde demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus-devlete karşı korumayı esas alan toplumsal konsensüsle oluşmuş bir anayasa talebini dile getiriyor.
Sonuç
Eğer masada bu 10 maddenin hayata geçirilmesi konusunda bir mutabakat sağlanırsa Öcalan, “Olağanüstü kongreyi toplama veTürkiye‘ye karşı silahlı mücadeleye son verme kararı alması” çağrısı yapacak. Aksi takdirde Demirtaş’ın da belirtiği gibi barış hayalini oy uğruna satmak ülkeye bir yarar getirmez. Halkın ihtiyacı olan hayal değil gerçek bir barıştır.
30 Oca 2024 0
08 Eki 2023 0
26 Ağu 2023 0
23 Nis 2023 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]