Latest update 4 Aralık 2023 - 15:00
15 Tem 2013 admin Yusuf ÜNEL 0
Düşünceleriniz vardır, gerek şahsi, gerek toplumsal. Hayatımıza empoze etmek istediğimiz. Özgürsünüzdür bu anlamda. Ancak, bir gün öyle, bir gün böyle düşünürseniz insanlar sizin değiştiğinizi değil, kimin için ne için değiştiğinizi sorar. Tarihte gömlek değiştirdik sloganıyla ortaya çıkan siyasi hareketin, bugün ülkemizde iktidar olduğunu görüyoruz… Dolayısı ile sormadan edemiyoruz; Neden değişim ihtiyacı duydunuz? Dünkü düşüncelerinizden aniden gelişen içsel savaşınız sizi neden buraya itti? Sırf bu düşüncemiz ile iktidar olamayız mantığı mıdır? Sizi buraya iten yoksa iktidar olma hevesi ile doktrininizden, ideolojinizden vaz mı geçiyorsunuz? En önemlisi insanlara kırk yıldır anlatacaksınız efendim, öyledir, şöyledir, böyledir, bunlar şudur, bunlar budur, bunlar yamyamdır, şunlar kankamdır vs. dolayısıyla insanlara anlattığınız davanızdan, bir ömür harcadığınız ideolojinizden bir anda vazgeçiyorsunuz. İnsanları da bir anda buna inandırma başarısınız gösteriyorsunuz! Bu durumu şöyle görmek lazım; yerel ve ulusal basını elinden gelen bütün imkânları, olanakları bu sistem için kullandılar. Basın ahlak kurallarını hiçe saydılar, ahlak dışı bir sistemle kamuoyunu bilinçlendirme adına Ülkenin gidişatına yön verdiler. Bunu bilinçli yaptılar. Bunda da kısmen de olsa yüzde elli de olsa başarılı oldular. Detaylara girip kafanızı fazla karıştırmak istemiyorum, ilerideki günlerde bununla ilgili görüşlerimi de ayrıca anlatacağım.
Sistemin işleyişi esnasında, fikrin değişimi sürecinde, halkı topyekûn yanlışa sürükleme adına ellerinden geleni ardına koymayan köşe yazarı, gazeteci, medya kuruluşu, kuruluşları var… Süreci tanıtma adına aldıkları nemanın hakkını verme adına! Şık olmayan davranışlarda bulunuyorlar.
Maalesef, bizde elimizden geldiği kadar, değişimin ve sürecin sağlıklı işleyip sekteye uğraması, projenin bir an evvel hayata geçirilmesi adına ülkede şekillenen siyasi akımın gelecekte neleri ön gördüğünü, neleri planladığını bilemediğimizden olsa gerek hızla gelişen bu olaylar karşısında hatta sadece sandıkta tepki koyma adına, müdahale adına, olumsuzlukları önleme adına, halk adına aklınıza ne geliyorsa, bilinçli bireyler olarak geleceğimizin başkaları tarafından dizayn edilmesini önlemek için çalışan bir sistem bizimkisi. Biz buna bireysel tepki mekanizması diyoruz… Siz ne derseniz deyin… Hatta isterseniz adını fikir mücadelesi koyun. Yeter ki halkınıza ihanet etmeyin.
Geldiğimiz noktada ise Gazeteci-Ekonomist Yiğit Bulut ve diğer örnekleri ile birlikte dünkü düşüncesinden çok kısa bir sürede vazgeçen, söylemlerini değiştiren bir gazeteciden bir ekonomistten bahsetmek istiyorum. Bu tip Gazeteciler ülkesinde yaşayan insanlara nasıl faydalı olabilir. Bizim gazetecilik anlayışımız neydi, Halkın göremediğini gören, duyamadığını duyan, halkın gören gözü, gören kulağı idi… Hal böyle iken bu insanların cirit attığı bir dönemde ülkemizdeki bazı gazeteciler yarınını düşünüyor diyeceğim, diyemiyorum. Geleceğini şekillendiriyor diyeceğim diyemiyorum. Neden mi? Anlatayım, ülkemizde sorunlu aileler boşanacakları zaman bile annem, babam ne der diye kaygıya kapılırken. Yarın, ben çocuklarımın yüzüne nasıl bakarım diye kara kara düşünürken, eş dost, akraba, kolu, komşu ne der diye düşünürken geleneklerine bağlı kalmaya çalışırken, sırf mutluğundan vazgeçerken aynı duyguları kendi diline getirip söyleyemeyen insanların bu toplumda yeri olmadığına inanıyorum. Oysa karşımızda iyi bir eğitim almış, ekonomist olmuş bir baba adayından, Yiğit Bulut’ tan beklenmeyen bir davranış görüyoruz. Bu da onun şahsi tercihidir. Ancak gazeteciliğin geldiği noktayı ele alacak olursak; Sırf şahsi çıkarları için; dün konuştuğu doğrularını, halkı için söylediği ekonomik politikaları bir kenara bırakmasına anlam veremediğim gibi gelecekte neler planladığını da bilemiyorum. İnsan sormadan edemiyor! Peki, bu insan bizim ve ülkemiz için olumsuz bir şeyler mi planlıyor! Öyle ya dün şöyle olursa böyle olur, yazık olur, bu insanlara haksızlık olur gibi onursal söylemler dile getiren bir insan, bugün söylemlerini değiştirdiği için ülkemizin en üst makamlarından birine Başdanışman olma hakkına kavuşmuş ise bunun bir mantığı olmalı diye düşünüyorum.
Sonuç olarak gerek medya, gerek medyada görev yapan insanlar insanlıklarından ne pahasına olursa olsun vazgeçmemeliler. Tarih bu karakterdeki insanları bir kenara not eder…
Sizce de öyle değil mi?
Saygılarımla…
04 Ara 2023 0
04 Ara 2023 0
04 Ara 2023 0
04 Ara 2023 0
Kocaeli Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanı Furkan Dursun Taş, 3 yıldır yürütmekte olduğu Gençlik Kolları Başkanlığı görevini Furkan Beytekin’e […]
Derince’deki Toprak Mahsulleri Ofisi’nin önüne giderek 4 ay önce yaşanan patlamayla alakalı açıklamalarda bulunan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi […]
Cinsellik üzerinde konulan toplumsal kuralların temelinde cinsel hastalıkların yayılmaması vardır. Peki bu kuralların içinde arasında yaşayan insanlar cinsel sağlıklarına gerçekten […]
Körfez esnafından Kurtuluş’a tam destek geldi. Muhammet Kurtuluş gittiği her yerde aday gibi karşılanıyor. Körfez ilçesinde bulunan bütün mahalleleri […]
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Biz bu belediyelerin usulsüzlüklerini biliyor ve […]
Bazı kurum ve kuruluşlara ilişkin atama ve görevden alma kararları, Resmi Gazete’de yayımlandı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan atama kararlarına […]
Şubatta’ki deprem ile sarsılan Malatya’da art arda 5,5 ve 4,7 şiddetinde depremler meydana geldi Merkez üssü Malatya’nın Battalgazi ilçesi olan […]
Liberal Demokrat Parti (LDP) eski Genel Başkanı Cem Toker, Meral Akşener’in İYİ Parti’yi bitirme noktasına getirdiğini söyledi. Cem Toker, Meltem […]
TGF’DEN İLETİŞİM BAŞKANLIĞI’NA ÇAĞRI Karaca ” Yerel Basının mağduriyeti acilen giderilmelidir” Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, gazetelerin yanı […]
Hollanda’daki Türk varlığını parlamentoda yaşatan yegâne parti DENK’e, siyasi görüşlere bakmaksızın oy vermeliyiz… Tarafsızlığımıza rağmen, DENK’i desteklediğimiz için, bize damga […]