Latest update 3 Eylül 2024 - 21:15
25 Ara 2014 admin Köşe Yazarları 0
Biz ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, batı kültürünün etki alanında bulunmaktayız; bunun çok değişik sebepleri mevcuttur.
Yaşadığımız teknolojinin sunduğu medyasal etki bunların ilk sıralarındadır. Ayrıca sosyal İletişim ve medyasal olanakların verdiği imkanlar yeni devrimler açmaktadır.
1968 kuşağının baş kaldırışı ile başlayan sesli, isyankar ve kanunlara karşı gelme eylemleri yerini sessizliğe bıraktığını düşünüyorsak yanılıyoruz.
Bu günkü devrimler sessiz, ama bilinçsiz olmayan bir ustalıkla yapılmaktadır. Az gelişmiş ülkeler, gelişen ülkelerin etki alanlarından kurtulabilmek şansına sahip değiller artık.
Gelişmiş ülkeler, (müstesna durumlar hariç) artık kanlı savaş istemiyorlar. Çünkü siyasetçiler savaşlarda verdikleri insan kaybını ülkelerindeki halklarına anlatmakta zorluk çekiyorlar. Onun içindir ki; kansız ve “tatlı” savaşları tercih ediyorlar. Bu yeni modelin adı ise; ekonomik savaştır, kültürel yayılma savaşıdır.
Milletleri kültürel değişime uğratarak etki altına almak yeni bir uygulama olmasa da, günümüzde daha da sinsi ve kolayca alıştırma yöntemiyle yapılmaktadır.
Geçmişteki ağır teknoloji ile ulaşamadıkları kitlelere, günümüzde mikro teknoloji imkanını kullanarak, hem ticaret yaparak, hemde milletleri değiştirmek daha ucuza ve daha kazançlı olarak görülmektedir.
Kapitalizme izin verenler; cemiyete hoş gelmişler ve onlar sömürüldüğü süre de hep dost ülke olarak kandırılacaklardır. Ya ötekiler? Kapitalizme geçit vermek istemeyenler?
Onları da en azından Saddam Hüseyin’in sonu olmasa da; Arap baharıyla hizaya getirilmek için gereken ne varsa yapılıp yeniden dizayn edilerek tüketime hazır hale getirilmektedirler.
Liberal ekonomi maskesi altında acımasız sermaye piyasası sömürüye devam ederken; gelişmekte olan ülke halkları ellerine verilen teknolojik imkanlarla bağımlı hale getirilmektedir. Çünkü kültür değişimiyle, insanların etik ve tüketim anlayışı da değiştirilerek daha fazla tüketime hazır hale gelmektedirler.
Günümüzün vaz geçilmez olan iletişim teknolojisi artık “Aspirin” olmaktan çok daha öteye gitmiştir. Medyasal durum ise tehlike duvarlarını çoktan aşmış durumdadır.
Medya olarak insanlarımızı bilgilendirmek amaçlı programlar ne yazık ki çok az bir kapsam içermektedir. Fikir özgürlüğü altında sorumsuzca yapılan yayınlar toplumun etik anlayışını değiştirmektedir. Bunların yanında; sosyal paylaşım siteleri hak etmedikleri kadar değer bulmaktadırlar. Yüce milletimizin yüce makamları dahi bu değişimin etkisine girmiştir. Ben şahsıma; Cumhurbaşkanı makamını vb. twitter gibi benzer sitelerde görmekten eziklik duymaktayım. O yüce makamların kendilerine özgü Web siteleri var. İstediklerini oradan paylaşmalarını tercih ederdim.
Tarihimize baktığımızda görüyoruz ki; ülkemiz son yıllarda az görülen bir kültür değişimi döneminden geçmektedir. Bir çok maddi olanaklar eskisiyle kıyaslanamayacak kadar iyi olmasına rağmen, insanlarımız şükür etmesini unutmuş gibi bir tablo sergiliyor.
Bundan daha kötü olanı ise, geçmişteki olmazsa olmaz olan değerlerimiz, erozyona uğramış gibi her gün biraz daha „toprağından“ kaybedişinde olduğudur.
Altmışlı yılların sonlarında Avrupa’da gençliğin baş kaldırışıyla başlayan bu kültür ve değer erozyonu günümüzde eski rağbetini kaybetmiş olsa da, iletişim ve medya sayesinde etkinliği devam etmektedir.
Biz ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, batı kültürünün etki alanında bulunmaktayız; bunun çok değişik sebepleri mevcuttur.
Yaşadığımız teknolojinin sunduğu medyasal etki bunların ilk sıralarındadır. Ayrıca sosyal paylaşım Siteleri kültürümüzü negatif olarak etkilemekte olduğuna her gün şahit olmaktayız. Gençlerimiz Türkçeyi düzgün yazmaktan çok uzak bir öğrenim almışlar. İnsanlara hitap türleri kabul edilemeyecek kadar kaba. Bir çok yazıları okuduğumda utanç duyuyorum. Küfürlü yazılar, hakaretler ve sövmeler artık normal olarak kabul ediliyor gençler arasında. İşin zor tarafı ise; bunları uyarmaya da çekiniyor insan. Çünkü nasıl bir reaksiyon ile karşılaşacağının hesabını yapmak mümkün değil.
Alt yapısı yeterli olmayan bir eğitim ile günümüzün sunduğu teknolojiyi kullanan ülkelerin insanları “ne oldum” merakına kapılmışlar; yanlış bir ilacın yan etkilerinin olduğu gibi. İhtiyacın dışında kullanılan medyasal olanakların da yan etkilerini görebilmek zorunluluğunu bilemezsek eğer;bir gün hayatımızdaki değerlerin de kıymetini anlamaz oluruz!
Evet… Yaşadığı çağı kendisi yaratamayan milletler, bir gün kaybolmaya mahkumdurlar. Fiziksel yaşasalar dahi, bir gün kimliğini, ne olduğunu sorgulamaya başlayacaktır.
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
01 Eyl 2024 0
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]
“Enflasyonu düşürme bahanesiyle asgari ücretliye ve emekliye hakkını vermeyen AKP hükümeti, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen köprü ve otoyollara sürekli zam […]