İster ferdî anlamda ele alın ister sosyal veya siyasi gruplar adına değerlendirin.
Bizim çok temel bir derdimiz var: Şımarıklık!
***
Şımarıklık, ya suçluluk duygusunu saklamak veya hak etmediği nimetten istifadeyi sürdürmek için takınılan bir pişkin sırıtkanlık… Muhatabının kendisinden vaz geçemeyecek angajman altında bulunmasından yararlanmak kurnazlığı. Sevenlerinin duygularını sömürmek de diyebilirsiniz.
***
Ancak hangi şımarıklık, ilelebed hak etmediği nimeti garanti altında tutabilmiştir?
Hangi şımarık, eninde sonunda, bedavacı ahlakın çıkmaz sokağında tıkanmamış, yalnızlığında nefessiz kalmamıştır?
Hangimiz tanımayız bu duyguyu? Çilekeş sevgililerimiz, ana babalarımız, bazen kardeşlerimiz, eşlerimiz, sahici dostlar veya ata yadigârı büyüklerimiz nezdindeki ecdad hatırının mirası şansımızı zorlamamışızdır?
Ama her şey gibi burada da bir itidal lazım.
Azı karar çoğu zarar bu hal, çok naz aşık usandırdığından bizim hüsran sebeplerimizdendir.
“İnsan hüsrandadır…” ya!
Bu hüsran, aynı zamanda kendi ontik kökenimize hasrettir. Bu hüsran Hakk’a dokunamaz hale düşmektir.
Şımarıklıklar naza, nazlar evham ve vesveselere, vehimler korku ve nefretlere, korkular şiddete… doğru evrilirken uyanabilene ne mutlu.
Uyanmak da pek kolay değil. Zira devreye giren kul haklarının basiret bağlayan tesiri, bir tür geri beslemeyle gafletin daha da kesif, sıkıntı ve huzursuzlukların daha da şiddetli hallere dönüşmesine yol açmaktadır. Bu ise bizde bir anlama körlüğü yaratıyor.
“Bir bilge kişiyi kendine ayna edin” diyen Yusuf Has Hacib’in tavsiyesi dahî bir ezel nasiplisiyseniz imkan dairesine girebilir.
Vicdan zevkine ulaşmayan insanda kişilik teşekkül edemez! Zevkler dahî ezber kalıpların tahakkuku sanılırken, o “buluş=vecd” haline ulaşmak ne kadar uzak bir visal yurdudur!
***
Bir de bu açıdan bakmalı meselelerimize, kişiliklerimize diye düşündüm bugün.
Bakıyorum da etraftaki sızıldanmacı kafilelerden genel bir şımarıklık saçılıyor etrafa. Bunların o halet-i ruhiyede iken “hakikat” konuşacak takatleri olabileceğini sanmak fazla iyimserlik değil mi?