Latest update 27 Temmuz 2024 - 00:13
03 Haz 2023 Konuk Yazar Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Manşet 0
Hepimiz Nazım Hikmet’in ölüm tarihini 3 Haziran 1963 olarak biliriz.
Ama işin aslı,
Büyük şair bu tarihten on yıl önce de ölmüştü.
Bir üst cümlede bilerek “önce de” olarak kullandım,
Çünkü,
Dilimizde “dahi” anlamındaki “-de/-da” ekleri ayrı yazılır.
Biraz kafalar karışmış olabilir…
Yine de,
Birkaç sorum olacak sizlere…
Bir kişinin hayata gözlerini yumması ile ilgili dikkate alınması gereken “ilk ölüm tarihi” mi,
Yoksa,
Son ölüm tarihi mi olmalı?
Sizi temin ederim, mecazi bir anlam yüklemesi ya da kelime oyunu yapmıyorum.
Eğer,
Ölmek kelimesine yüklediğimiz anlam kalbin ve solunumun durması ise,
Ki bu duruma kardiyopulmoner arrest diyoruz,
Birden çok kere ölmek mümkündür!!!
Demem o ki,
Almanız gereken nefes istihkakını tamamlamamışsanız,
Kader planınız nihayetlenmemişse,
Başarılı bir tıbbi müdahale ile kardiyopulmoner arrest sonrasında dahi hayata kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
Tıpkı Nazım Hikmet Ran örneğinde olduğu gibi…
Nazım Hikmet neden öldü, nasıl öldü gibi sorular hep gündemde kalmıştır.
Aslında bu soruların tek bir cevabı yok…
Nazım cezaevi yıllarından itibaren tanışık olduğu kalp hastalığı nedeniyle zaten ciddi sağlık sorunları yaşıyordu.
Zor koşullar ve kaçak / sürgünde bir yaşamın üzerine,
Doktorlarının tüm uyarılarına rağmen sigara, alkol ve düzensiz bir yaşam tarzından vazgeçememiş olması tüm mevcut sıkıntılara tuz biber oluyordu.
Nazım Hikmet, Peredelkino’daki evinde 1953 yılının Nisan ayında ikinci kalp krizini geçirdi.
O esnada hayat arkadaşı Galina Grigoryevna Kolesnikova idi,
Ve,
O bir doktordu…
Galina’nın gözlerinin önünde Nazım’ın nabzı durmuştu, nefes almıyordu.
Yani,
Nazım Hikmet Ran ölmüştü!!!
En yakın hastane evlerine 30 dakikalık mesafedeydi,
Ve,
Bu nereden baksan Nazım Hikmet’e bir saatten önce müdahale edilemeyeceği anlamına geliyordu.
Halbuki bu kadar zamanları yoktu…
Galina büyük bir cesaretle aşık olduğu adamın kalbine adrenalin dolu enjektörü sapladı,
Kalp masajı ve suni solunuma başladı.
Galina tam anlamıyla Nazım Hikmet’e bit hayat öpücüğü vermişti,
Çünkü,
Ambulans geldiğinde büyük şair artık nefes alıyordu ve kendisine gelmişti.
Nazım Hikmet için “top tam kale çizginin üzerinden çıkarıldı” ifadesini kullanmak çok da hatalı olmaz.
Ölüm – kalım arasındaki bu gitgelin ardından, dört ay süreyle Barvikha Sanatoryumunda kalır.
İşe Vasiyet şiirini de burada kaleme alır…
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü
Ölürsem kurtuluştan önce yani
Alıp götürün Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani
Öyle gibi de görünüyor
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
Ve de uyarına gelirse
Tepemde bir de çınar olursa
Taş maş da istemez hani…
Takvimler 1958’i gösterdiğinde Nazım Hikmet yeni bir aşka yelken açar.
Kendisinden otuz yaş küçük olan Vera’sına,
Vera Tulyakova’ya kaptırmıştır bu sefer gönlünü.
Doktorlar “Bu kalple aşık olursan ancak 3 yıl yaşarsın” derler.
O da tercihini 3 yıldan,
Yani,
Dolu dolu aşkla yaşamaktan yana kullanır.
O günden sonra da tam olarak 3 yıl 4 ay yaşayacaktır…
Gerçi 10 Eylül 1961’de yazdığı şiirinde ölümü artık çok yakınında hissettiği net bir şekilde görünmektedir:
Geliyor sıram
Ansızın atlayacağım boşluğa
Ne çürüyen etimden haberim olacak
Ne gözlerimin çukurunda dolaşan böceklerden
Durup dinlenmeden ölümü düşünüyorum
Sıram yakın demek…
Bir pazartesi sabahı,
Takvim yaprakları 3 Haziran 1963’ü gösteriyordu…
Nazım Hikmet hergün olduğu gibi o sabah da erkenden uyanır,
Vera’yı uyandırmamaya özen göstererek yatağından doğrulur,
Günlük gazetesini almak için kapının dışındaki posta kutusuna yönlenir.
Ve…
Birdenbire dizleri çözülüp yere yığılıkalır…
Geri dönmekte geciktiği için Vera meraklanıp kapıya gidince Nazım Hikmet’i mektuplarla gazetelerin arasında yerde yatarken görür.
Acilen ambulans çağırır,
Ama,
İlk yardım ekibi geldiğinde Nazım Hikmet Ran çoktan göçmüştür bu dünyadan…
Defin işlemleri için pasaportunu bulmak amacıyla kocasının ceketinin ceplerini karıştıran Vera,
İç cepte,
Tam da kalbinin hizasında kendi fotoğrafıyla karşılaşır.
Nazım Hikmet fotoğrafın arkasında sekiz satırlık bir şiir bırakmıştır son aşkına:
Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana
Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm…
Konuk Yazar: Dr. Cüneyt Yardımcı
THY’nin İsmailağa Cemaati’ne Verdiği 17 Milyon Değerindeki Bedava Biletler Vatandaşın Cebinden Çıkıyor! CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, Türkiye Büyük […]
Astronomiden farklı bir alan olan ‘Astroloji’, medya organlarında bazı astrologlar tarafından gülünç hale getiriliyor. Bu durum, astronomiye de zarar veriyor ve astronomlar bu duruma isyan ediyorlar. Televizyon programlarında […]
Kocaeli’nin Yuvacık Barajına giderek açıklamalarda bulunan DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, barajdaki su seviyesinin düştüğünü ve önlemlerin […]
Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’danKuzuyayla’daki Orman Katliamına Sert Tepki! Kocaeli’nin Kuzuyayla bölgesinde yaşanan orman katliamıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi […]
Gergerlioğlu, “Uygur Türklerini satmanız karşılığında mı bu anlaşma yapıldı?” DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, AK PARTİ’li Yaşar Kırkpınar’a […]
Türkiye’nin yüzde 90’ı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı Hüseyin Alpay, Türk-İş’in 2024 […]
Gemlik’te, hipermarket ve zincir yemek restoranlarıının bulunduğu yoğun bölgelerde dilencilik yapan yabancı uyruklu şahıslar, zabıta ve emniyet ekiplerini harekete geçirdi. Dilencilerin arama kaydı olan […]
Kocaeli/ Gebze Bölgesinde 86 değişik işletmede 2000’i aşkın konteyner şoförü çalışıyor. Bu işletmede işverenler, çalışan şoförlerin 4857 Sayılı İş Kanunu […]
“Açlık sınırının altındaki her maaş iktidarın ayıbıdır” Milliyetçi Sol Parti Genel Başkanı Hüseyin Alpay, “Açlık sınırının 19 bin lira olduğu […]
Sneijder’den Comanchero suç örgütü hakkında açıklama! “Kazanç sağlamadım, zarar ettim ve yanlış yatırım kurbanı oldum” “Türkiye’de milyon dolarlık darbe” haberi […]