Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
29 Oca 2024 Konuk Yazar Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Spor 0
Türkay Şeren 15 Mayıs 1932 tarihinde, Ankara Keçiören’de Mustafa Kemal Atatürk’ün özel kalem müdürü Sabit Şevki Şeren ile öğretmen Münevver Şeren’in ikinci erkek çocuğu olarak dünyaya gelir.
Ona Türkay adını ise bizatihi Gazi Mustafa Kemal Atatürk koymuştur.
İlk defa Sunay Akın ‘dan okuduğum,
Ve,
Her defasında olduğu gibi “Yok artık, daha da neler…” düşüncesi ile araştırıp,
Doğruluğunu teyit ettiğim ilginç, hem de çok ilginç bir hikaye…
Bu yazıda Galatasaray ve Milli Takımın efsane kalecisi Türkay Şeren ‘in hikayesini bulacaksınız.
Özel kalem müdürü Sabit Şevki Şeren, müsait bir zaman yakalayıp sonunda oğlunu Atatürk ile tanıştırma fırsatını yakalamamıştır.
Atatürk kucağına oturan sevimli afacan ile sohbet ederken, nasıl olduysa çocuğun elindeki dondurma bir anda pantolonuna sürülür.
Bu aksiliğe çok bozulan Sabit Şevki Bey derhal müdahale etmek için ileriye doğru atıldığı anda,
Atatürk “Sakın haaa!!!” diyerek özel kalem müdürünü durdurur.
Gülümseyerek küçük çocuğun başını okşar,
Ve,
“Bunlar önemli değil çocuk, sen bize daha çok hizmet edeceksin” der.
Mustafa Kemal Atatürk, pantolonuna dondurma döken bu çocuğun adı Türkay olsun diye ekler.
Türkay ‘ın babası Sabit Şevki Şeren, Atatürk ‘den sonra Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ‘nün de özel kalem müdürlüğünü yapar.
1944 yılında, yerine bir başkasının alınacağını duyunca görevinden istifa eder.
Bu esnada,
Sabit Şevki Şeren 24 mayıs 1946’da kurulan, ama sakıncalı görülerek kapatılan Türkiye Sosyalist İşçi Partisi kurucuları arasındadır.
Türkay Devlet Parasız Yatılı Okul sınavlarına girer ve üç bin öğrenci arasından ikinci olur.
Bu derece ona Galatasaray Lisesi’nin kapılarını açmıştır artık…
Türkay okulda derslerinde başarılı olduğu kadar, aynı zamanda çok yetenekli de bir sporcudur.
Öyle ki,
Her boş zamanı meşin yuvarlağın peşinden koşturarak değerlendirir…
Bir hafta sonu Galatasaray Lisesi’nin bahçesinde arkadaşlarıyla penaltı atışmaktadır.
Ortada da yaman bir iddia vardır,
Ceplerindeki tüm harçlıkları yatırarak aldıkları pastanın sahibi en çok penaltıyı kurtaran olacaktır.
Bu esnada haberleri yoktur ama,
Onları bir köşeden okul müdürleri ile birlikte Galatasaray’ın teknik direktörü Peter Molloy da seyretmektedir.
Türkay da bir yetenek olduğunu fark eden Molloy, onu Galatasaray Kulübünün antrenmanına davet eder.
Galatasaray genç takımı ile oynadığı daha ilk maçta Türkay dört gol birden atınca, maçı seyredenler büyük bir santrafor yetişeceğinden emin olmuşlardır.
Kısa süre sonra katıldığı Milli Takım aday kadrosunun bir maçında da üç gol atarak bu beklentileri haklı çıkarır.
Ne var ki kaleci Necdet Erdem,
Fiziğinden dolayı Türkay ‘ın kalede oynaması gerektiğini düşünür ve bu fikrinde de ısrarcıdır.
Öte yandan,
Aslında Türkay da santrafor ya da kalede oynama arasında arafta kalmıştır.
Arapça kökenli olan “Araf” “Kuran’a göre cennetle cehennemi ayıran bölme” sözcüğünden alıntıdır.
Burası kötüler ve iyiler sınıfına sokulamayan, inançlı günahkarların veya günah ve sevapları eşit olanların gideceği geçici arınma yeri olarak kabul edilmektedir.
Kelime anlamı olarak ise “yüksek yer, çıkıntı, yükselti” anlamlarındadır,
Hatta Mekke yakınında bir tepe olan “Arafat” da bu sözcükten gelir ve “tümsek” demektir.
Galatasaray’ın Admira ile oynadığı maçın son 15 dakikasında seyirciler uzun boylu atletik yapılı bir kalecinin oyuna girdiğini görürler.
Bitime on beş dakika oyuna giren kaleci ise daha henüz on beş yaşındadır…
Ve,
Bundan sonra da Türkay, hiç ayrılmamak üzere Galatasaray’ın ve Milli Takımın kalesinde olacaktır.
Sabredip de yazının bu kısmına kadar gelenler “Arkadaş sen Türkay diyorsun, lakin bize resmen Turgay Şeren’i anlatıyorsun” diye düşünmüş olmalılar,
Ki,
Gayet de haklılar…
Galatasaray Lisesi’ndeki Fransız öğretmenleri “ü” harfini “u”, “k” harfini de “g” olarak okudukları için,
Okulda Türkay ‘ın adı Turgay olarak söylenir…
Ve…
Çankaya köşkünde özel kalem müdürlüğü yapan Sabit Şevket Şeren ‘in, adını Atatürk ‘ün koyduğu oğlu Türkay,
Futbol tarihinde bu nedenle Turgay Şeren olarak anılacaktır…
Konuk Yazar: Dr. Cüneyt Yardımcı
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]