Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
18 Eki 2014 admin Güncel, Manşet, Politika, Türkiye 0
Usta gazeteciler Hıncel Uluç ve Hasan Bülent Kahraman gündemi yorumladılar.
HINCAL ULUÇ: Bir hezimetin anatomisi..
Evet!.. Letonya ile 1-1 berabere kalmak bir hezimettir..
Sonucu kastetmiyorum sadece..
Türkiye Birinci Ligi’nden hangi takımın hocasına görev versek, kendi takımını alır, gider, yener dönerdi.
Türkiye, hem de mutlak kazanması, hem Avrupa Kupası elemelerinde iddiasını sürdürmek, hem de biraz moral depolamak için mutlak kazanması gereken bir maçı, mahalle takımından farksız bir zavallı rakip önünde galip bitiremedi..
Geçiniz, galip gelmeyi hak edecek bir oyun da sergileyemedi..
Maçın son dakikalarında, panik içinde bastırırken bizimkiler, mırıldanmadım, bağırdım..
“Kazanmayı bu kadar hak etmeyen bir takım gol atarsa, ilahi haksızlık olur!.”
Letonya gibi bir mahalle takımını dahi yenmekten acizlerin, Avrupa Kupası finallerine gitmeyi düşünmelerinin dahi haksızlık olduğu gibi..
Hayır.. Ağır konuşmuyorum..
Böylesi bir rezaletin yanında ne söylesem hafif kalır çünkü..
Fatih Terim Hocam “A’dan Z’ye değişmeliyiz” demiş.. İşte tam da onu söylemek istiyorum ben de..
“A’dan Z’ye değişmeli..”
Ama sadece Milli Takım değil.. Türkiye Futbol Federasyonu, bugünlere gelinmesinin aslında baş sorumlusu Türkiye Futbol Federasyonu değişmeli..
Aslında, Türkiye’de Spor Sistemi, A’dan Z’ye yeniden yapılanmalı..
“Yeni Türkiye”, spordan başlamalı..
Yeni Türkiye’de siyaset spordan elini çekmeli.. Bugün ülkemizde, tüm federasyonlar güya özerk.. Güya seçiliyor.. Kimse kimseyi aldatmasın..
Seçimler, sandık, göstermelik..
Hepsi atanıyor.. Öyle bir sistem kurmuşuz ki, Spor Bakanı kimi isterse o seçiliyor..
Başka türlü, Yıldırım Demirören gibi, Beşiktaş’ı nerdeyse yok eden bir Başkan, ödüllendirilircesine, Türk Futbolunun başına gelebilir miydi?.
İşin içine siyaset girdiği zaman, sporun başarılı olduğunun örneği ne tarihte vardır, ne coğrafyada..
Spor kendi kendisini yönetmesi gereken, siyaset dışı bir kurumdur. Sanatın içinde bile siyaset vardır.. Ama sporda yoktur. Olmamalıdır.
Spor çünkü, birleştiricidir.
Sporun ruhunda en ezeli, en azılı düşmanları bile birleştirmek vardır. Sadece bu yüzden, siyasetten uzak durması gerekir..
Ama biz bulaştırdık.. Sporu siyasete boğduk.
1957 yılında gazeteciliğe başladım.. O günden beri siyaset hep sporun içinde..
57 yıldır “Spor siyasetten ayrılmalı” diye yazdım. Tüm medya yazdı.. Biz yazdıkça, daha da siyasete gömüldü, sporumuz.
Kimse kimseyi kandırmasın..
Fatih Terim’i değiştirmek, Fatih Terim’in milli kadroyu değiştirmesi bir şeyi değiştirmez.
Yıldırım Demirören’in değişmesi lazım.. Onun kadar başarısız birinin futbolun en sorumlu makamına gelmesine izin veren sistemin, kökünden değişmesi lazım..
Bunu kim yapacak?.
Yeni Türkiye’nin, “Yeni”
Spor Bakanı!..
Böyle biri var mı?.
HASAN BÜLENT KAHRAMAN: İmralı-Kandil çelişkisi mi?…
OD’de cereyan eden olaylar gitgide daha karmaşık bir hal alıyor. Boğazına kadar olayların içinde olan bazı kişiler bile belli ki, yaşananları yeterince kavrayamıyor. Basit ama karmaşık bir örnek vereyim.
Barzani‘nin açıklamaları dün basına yansıdı. Bu Kürt lideri IŞİD‘e karşı Türkiye‘nin kendilerine silah verdiğini belirtti. Hatta, evet İran da vermiştir ama, ilk destek olan ülke Türkiye’dir diyor. Kültür Bakanı Ömer Çelik de gene dün yaptığı açıklamada Türkiye’nin IŞİD’e komşu olmayı istemesi mantık dışıdır dedi. Türkiye bakımından olay bu derecede açık.
Buna karşılık PYD ve PYG lideri Salih Müslim, gene dün Hürriyet’te Cansu Çamlıbel‘in sorularını yanıtladı. Karmakarışık bir zihnin cevapları var mülakatta. Müslim, kendisine sorulan neredeyse tüm gelişmeleri “anlayamadım” diye yanıtlıyor. O vahim durum bir yana, Müslim, Barzani hakkında, onun belirttiği şu gerçekle uyuşmayan birtakım şeyler söylüyor. Açık çelişkiler bunlar.
Kenara bırakalım bırakmasına ama bütün bunlar, Müslim kadar işin içinde olan birisinin bile, olayları yeterince kavramadığını göstermiyor mu? Geriye bir tek konu kalıyor: IŞİD, Türkiye koridorundan Kobani’ye silah götürsün. Eh, gene Bakan Çelik bunun olmayacağını belirtmişken, başka hiçbir noktayı belirtmeden sadece bu konu üstünde durmak işi muhakeme edememekten ötürü dolaşık hale getirmek değil mi?
Bütün bu çok rahatsız edici tablo, insana hayli üzücü şeyler düşündürüyor. Mesela PYD‘nin ve müttefiki HDP‘nin son geliştirdiği gayet talihsiz eylemin doğrudan doğruya çözüm/ barış sürecini muhatap alan, ondan daha önemlisi acaba Kandil’le İmralı’nın arasındaki çelişkinin dışa vurması mıydı diyor insan…
Kandil’in İmralı’yla çözüm konusunda çeliştiğini bilmeyen yok. Hiç değilse bazı kanatlar için bu çelişki kesin. PKK gibi örgütlerin barış dönemine girildiğinde içlerinden şahin bir grup çıkardığı, onların şiddet, sertlik yanlısı politikalarla devam ettiği biliniyor. Öyle bir grup PKK içinde de var. İnkâr edilebilir mi?
O kadar ki, HDP‘nin yaptığı talihsiz açıklamayla insanları sokağa dökmesi, sadece hükümetin değil, İmralı‘nın da tepkisini çekti. Öcalan, Demirtaş’ın açıkladığı gibi, devreye girdi ve sükûnet, barış çizgisinde hareket önerdi. Kısmen de, zorla da olsa kabul edildi. Bu çok çarpıcı bir durum. Çünkü Müslim’in açıklamalarında kendisini gösteren, bir tehdit var. Sürekli olarak barış sürecinin kesileceğini vurguluyor.
Bunu anlamak zor. Bir kere kimse barış sürecinin ne olduğunu bilmiyor. İki taraf da bilmiyor. İnsanlar çözümü, barışı, içgüdüleriyle, sezgileriyle iyi bir şey olarak gördükleri için istiyorlar.
“Harita“, bir kanun olarak yayınlanmışsa da bu konudaki belirsizlik devam ediyor. Hele Türk tarafında durum, bütün o Akil Adamlar girişimine rağmen, büsbütün böyle. Dolayısıyla “süreç biter” demek gene şiddet başlar manasına geliyor ki, bunun yapıcı bir yaklaşım olduğunu kitlelerin düşünmesi olanaksız. Türk tarafı, açık konuşmak gerekirse, zaten Kürtleri şiddetten uzak bir çevre olarak değerlendirmiyor.
Halbuki Öcalan, barışı öne alıyor. Baştan beri böyle. Suriye krizinin kendi elini zayıflatmasına rağmen bu yönde direndi Öcalan. Hâlâ da direniyor ki, bu şartlarda, Müslim’in ve HDP’nin tavrı açık bir çelişki ve uzlaşmazlık ortaya koyuyor. Şaşırtıcı ve açıklanmayı bekleyen bir durum bu.
Daha neler göreceğiz…
18 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]