Latest update 3 Mayıs 2024 - 22:09
İnsanın kaderinin belirlendiği yolun adıdır tarih
Hangimiz merak etmez ki bastığımız toprakların adının nereden geldiğini,
İlk nerede çakılmış evimizin çatısını tutacak o ilk kazık
Ve ilk nerede atılmış temeli ve bir tuğla ile örülen köyün adı neydi kim bilir?
Kimimiz gönüllü, kimimiz sürgünlü bir yolculuğun seferileriydik,
Sırtlarında alabildiğine yük,
Yüzlerinde ise sönmeyen bir umutla adımlamışlar yolları.
Bilinmez bir yolculuğa çıkan atalarımızın günler değil aylar boyu süren umutlu çilekeş yolculuğunu merak ettiniz mi hiç?
Kim ister doğup büyüdüğü topraklardan gitmeyi hele ki kaçmayı.
Ya sürgün edilmeyi?
İster misiniz evinizin zorla ateşe verilmesini?
Tehditkâr bir sesle yaşadığınız topraklara veda etmenizi,
İsteyenlere can pahasına direnmeyi?
Silah seslerinin camları muşambadan olan çatısını delip geçmesini,
Sazlıklarla örülmüş, kapı niyetine kullanılan odaların arasında kalmayı bilir misiniz?
Korku ile hem de.
Yağmura fırtınaya dayanan bir evin, bir emir ile yerle bir olup,
Küllerinin kaldığı yerlere el değdirip de bir avuç alıp saklamak üzere,
Bilinmedik bir tarihin yollarını arşınlamanın ne demek olduğunu düşündünüz mü hiç.
Sürgün nedir bilir misiniz?
Ölümün sessiz tanığıdır o.
Kaderin elinden bir şey gelmediği acı ile hüznün birbirine karışmış halidir.
Bir annenin evladını kendi elleri ile öldürecek kadar çaresiz kalmasıdır sürgün.
Sürgün edilen yüz binlerce insan düşünün.
Kucaklarında henüz yeni doğmuş ay dönümünü bile tamamlamamış süt yerine şekerli su ile beslenen, sütsüz süt çocukları düşünün,
Annelerinin ağlamaktan sütü kaçmış gözlerinin ferine kan oturmuş çaresiz ama cesur anneleri düşünün.
Ve babaları!
İnattan değil şerefli bir mücadeleden sonra kaderinin açtığı yola girmeye mecbur bırakılmış iki eli bağrında acı çeken bir baba düşünün.
Limitli sayıda insan alabilen gemilere, o limitin katları sayısınca fazla olan insanları ölüme taşımaktır kazanmak değil mi?
Kiminin kucağında yavrusu, kiminin kolunun altında vebadan ölmek üzere olan babası.
Ve herkesin mücadeleye girdiği bir can savaşı.
Sürgün gemisi yollardadır,
Sene 1864.
Gökyüzü bile yas’a bürünmüştü adeta,
İnsan rengine bürünecek deniz bile dalgalarını dindirmişti, korku dolu gözlerle denize bakan insanları fark edince.
Duruldu deniz…
Korktu insan…
ve yenildi bir tarih adına da ”ÇERKES SÜRGÜNÜ” Denildi.
Mührünü bastı zaman!
Herkes özgürlüğü için yaşar,
Herkes mutlu ve huzurlu yaşamayı arzular.
Eğer bir yerde baskı varsa, zulüm varsa hele ki iktidarın hırsı ile bileylenmiş bir çift göz ile yüreksiz beyin varsa,
Orada ölüm vardır,
Mutlak sonun baş keşeni, kaçınılmaz yokluk ve usulsüz adalet vardır.
Ve böylece yaşamak için yollara dökülmüş adımlarına umut bağlamış insanların kaderinin nasıl değiştiğini düşünün.
Bu anlattığım Çerkez Sürgünüdür,
Bu sürgün ki insanlığın yüz karası, Rusya’nın onursuzca kazandığı insan savaşıdır.
Kaybettik mi?
Hayır!
Kazandık mı?
Evet!
Bir savaşı kaybetmek için zafere gerek yoktur,
Bazen zafer bile onursuzca kazanılan bir savaşın sonu olabiliyorken,
Kaybetmek ise hüzün verse de şerefli bir kaybediştir çoğu zaman.
Cesaretle atılan adımların vicdan muhakemesine düşmemektir kaybetmek.
Kaç çocuk öldü, kaç evlat verildi toprağa, kaç ana bağrına basacak taş bulamazken,
Babalar kaç gece ağlayamamanın verdiği ağırlıkla uyandı sabahlara.
İnsan merhamet ile yoğrulmuş fıtratına akıldan sonra vicdan katılmış bir canlıdır.
Merhametin dini yoktur, hangi dinden olursa olsun kişi;
Bir insan herhangi birine ya da konuya merhamet duyuyorsa,
Vicdanı onu rahatsız edip huzurunu kaçırıyorsa,
O insan neye inanırsa inansın, onu yaratan Mevlâ’nın kuludur ve dininin değil vicdanının eseridir.
Şimdi geldiğiniz topraklara bir daha dönün de bakın,
Atalarınızın sayesinde, onların mücadelesiyle kazanıldığı bugünlere taşındığınız topraklara iyi bakın,
Hangi milletten olursanız olun, fark etmez!
Özgür ve de bağımsız bir halk olarak yaşıyorsanız bu topraklarda,
Size, kula kulluk etmek değil, Atalarınızın emanetini bugün nasıl aldıysanız şeref kanı ile
Yarınlara da aldığınız gibi iade etmeniz yakışır alnınızın akı ile bırakarak.
Yani özgürce, yani adalet ile ve de onurluca.
Saygılarımla
03 May 2024 0
03 May 2024 0
03 May 2024 0
03 May 2024 0
İBB bağlı kuruluşu İETT filosunu yenilemeye devam ediyor. Filoya kazandırılın 150 otobüsten 13’ü daha seferlerine başladı. Yeni nesil güvenlik teknolojileri […]
LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİME SAHİP ÇIKMAK İÇİN HEP BİRLİKTE HAREKETE GEÇELİM! Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in Türkiye […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 1 Mayıs işçi bayramında grevdeki Mersen işçilerini ziyaret etti. Konuyla ilgili bakanlığa soru […]
İstanbul’da binlerce konut inşa eden İMC Turizm İnşaat, Edremit Körfezi’nde ilk projesini Burhaniye Ören Ayaklı mevkisinde ‘Şefika Hanım Evleri’ projesini […]
Rekabet Kurulunun 26.07.2023 tarihli ve 23-34/644-M sayılı kararıyla Adana, Antalya ve Gaziantep illerinde faaliyet gösteren oto galerilerin 4054 sayılı Rekabetin […]
Mot Grup Bilişim Limited Şirketi’nin yeniden satıcılarının satış fiyatlarını tespit etmek ve internet satışlarını kısıtlamak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eyüpsultan Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen’e tebrik ziyaretinde bulundu. “Belediyelerimizde, değişim sürecinde dikkat etmemiz gereken çok […]
BAŞKAN SANİYE BORA FIÇI, 1 MAYIS’TA BELEDİYE ÇALIŞANLARIYLA BULUŞTU Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma […]
Yaşasın Onurun ve Emeğin Mücadelesi! “İşçi ve Emekçinin onurlu mücadele günü olan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü yürekten kutluyorum”diyen […]
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görev yapan Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, sağlıklı beslenmeye yönelik yemek […]