Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
11 Oca 2019 Konuk Yazar Dünya, Güncel, Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Manşet, Manşet Yanı, Röportaj, Sürmanşet 0
Hollanda halkı, Srebrenitsa katliamı konusunda bugüne kadar belirsiz kalan gerçekleri, Milli Arşiv’in gizliliğinin kaldırdığı birkaç günden bu yana öğrenmeye başladı. Mavi Bereli Hollandalı askerlerin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük katliam olan Srebrenitsa’daki yanlışı, ‘Devlet Sırrı’nın açıklanmasından sonra daha açık bir şekilde ortaya çıktı.
Açıklanan arşiv notlarında, Hollanda’nın o günlerdeki hükümetinin akibeti sezdiği ama lakayd kaldığı anlaşılıyor.
Şimdi size arşivdeki notlardan bazı paragraflar sunuyorum:
Srebrenica ismi, Hollanda Bakanlar Kurulu toplantısında, ilk kez 2 Nisan 1993 tarihinde duyulmuştu.
Hıristiyan Demokrat (CDA) partili Dışişleri Bakanı Peter Kooijmans, İslam halkına gitmekte olan yiyecek ve ilaçlara, Bosna-Sırp kuvvetlerinin el koyduğunu belirtmişti. İşçi Partili (PvdA) İçişleri Bakanı Ien Dales ise, ‘Hollanda bunun gerçekleşmesine seyirci kalırsa, tıpkı İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında olduğu gibi, gelişmelere karşı gözlerini kaparsa elleri kirlenir’ şeklinde çok duygusal bir yanıt vermişti.
Dales, ‘Etnik temizlikten’ de söz etti.
Hollanda 1993’te, eski Yugoslavya’daki çatışmalarda bir transport birimi ile katkıda bulunuyordu. Bu birim, birbirleriyle savaşan tarafların zorluklarına karşı direnemiyordu. Hollanda parlamentosu, buraya vuruşmaya katılabilecek askerler ile F-16 savaş uçakları gönderilmesini onaylamak istiyordu.
Lubbers III kabinesi de bunu gerçekleştirdi.
Dışişleri Bakanı Kooijmans, kabine toplantısında yapılan tartışmalar sırasında, barışın diplomatik yolla gerçekleşmesinin imkâsızlaştığını, Birleşmiş Milletler ile Avrupa Birliği’nin, ‘Güvenlik Bölgesi’ için anlaştığını belirtti. Aradan bir gün geçmeden İşçi Partili Kalkınma ve İşbirliği Bakanı Jan Pronk, Srebrenitsa’da, Bosnalı Sırplar’ın çok güçlendiğini ve Müslüman halkı katledeceğini söyledi. Pronk’un söylediği hemen gerçekleşmedi ama iki yıl sonra gerçekleşti.
Hollanda, Srebrenitsa’ya henüz asker göndermemişti. İşçi Partili Savunma Bakanı Relus ter Beek, oraya 150 Kanadalı Mavi Bereli’nin gideceğini belirtiyor. Dışişleri Bakanı Kooijmans, meslektaşı Ter Beek’e, oraya bir tabur hava kuvveti gönderirlip gönderilemeyeceğini soruyor.
Bakan Ter Beek, bunun 1993 sonunda gerçekleşebileceğini, ancak ortada bir sorunun bulunduğunu, paralı askerler ile mükellef askerlerin bu görevi gönüllü olarak kabul etmeleri gerektiğini söylüyor. Başbakan Yardımcıs İşçi Partili Wim Kok ile Dışişleri Bakanı Kooijmans, Savunma Bakanı’nın bu konuda kolları sıvamasını bekliyorlar.
Yıl sonuna doğru karar süreci güçleniyor. Zira, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, Hollanda’nın Birleşmiş Milletler gücüne katkı vermesi için Kooijmans’tan dilekte bulunmuş. Kooijmans bu istek için, ‘En kötü çözüm yolu’ demiş.
Savaş bölgesine askeri güç göndermek, Hollanda için çok kolay görünmüyordu. Kooijmans ve Ter Beek, kasım ayında bir tabur hava kuvveti gönderilmesi için Bakanlar Kurulu’nu zorluyorlar.Ter Beek, Birleşmiş Milletler Şefi Boutros-Ghali’in, kemdisinden bir zırlhlı araç taburu istediğini de söylüyor.
Ter Beek, Srebrenitsa’da bulunan 150-180 kişilik Kanadalı Mavi Bereli’nin yerini dolduracak bir paralı asker taburunun hazır olduğunu belirterek, Bakanlar Kurulu’ndan onay istiyor.
Başbakan Lubbers, başlangıçta sevkiyatı kabul ettiklerini, ancak görev dağılımı için, müttefikler ile yapılacak görüşmeleri bekleyeceklerini belirtiyor.
Bakanlar Kurulu, bu sevkiyatın finansal çözümünün de konuşulması gerektiği belirttikdikten sonra onay verdi.
Ama bu sırada ilginç bir haber geliyor. Savunma Bakanı Ter Beek, daha önce Bosna’ya göndermiş olduğu General Ruurd Reirtma’dan bir fax mesajı alıyor. Bu faks mesajında, Hollanda’dan gelecek olan askerlerin Srebrenica’daki ‘safe area’ya yerleştirileceği belirtiliyor. Ter Beek bunu kabul ediyor ve gelen mektubu Bakanlar Kurulu’na sunuyor.
Bakanlar Kurulu, bu mektubu sadece bilgi olarak kabul ediyor. Zira Kasım ayında verdikleri şartlar henüz yerine getirilmemiştir.
Hollanda Millet Meclisi, 1994’dün başında ‘Dutchbat I’ diye adlandırılan birliğin gitmesini onaylıyor. (Bu konudaki gizli notlar 2020 yılında açıklanacak.)
Hollanda, İçişleri Bakanı Ien Dales’in korktuğu gibi, bu konuya duyarsız kalınmamıştı. Ne yazık ki aynı Ien Dales, 1995’te meydana gelen katliamdan önce vefat etmiş ve o kahredici olayı yaşamamıştı.
Srebrenica’da Sırplar, 11 Temmuz 1995 günü 9 bine yakın Bosnalı Müslüman’ı hunharca katletmişti. Bu katliama göz yuman Hollandalı askerler, 15 temmuz günü Müslüman halkın isyanını da böyle seyretmişti.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa soykırımı, aradan geçen 24 yıla rağmen Boşnakların kapanmayan yarası olmaya devam ediyor.
Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 11 Temmuz 1995’te başlayan, 8 bin 372 Boşnak sivilin Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerler tarafından hunharca öldürüldüğü soykırım, sadece Bosna Hersek’te değil, tüm dünyada acının ve adalet arayışının sembolü haline gelmişti.
Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikler, 11 Temmuz 1995’te Hollandalı Birleşmiş Milletler (BM) askerlerinin koruması altındaki “güvenli bölge” Srebrenitsa’ya girdi.
Lahey’deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinin (ICTY), aralarında Srebrenitsa soykırımının da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum ettiği Mladic’in,
11 Temmuz 1995’te yaptığı açıklama, sonraki birkaç günde olacakların habercisiydi.
Mladic, Sırp Bayramı arifesinde, şehri Sırp milletine hediye ettiklerini kaydederek, “Nihayet bu topraklarda Türkler’den (bölge Müslümanları için kullanılan ifade) intikam alma zamanı geldi.” ifadelerini kullanmıştı.
Sırplar, Srebrenitsa düştükten sonra 8 bin 372 Boşnak sivili katletti, çok sayıda kadın ve çocuk evlerinden sürüldü.
Srebrenitsa’nın düşmesinin ardından, bu şehirde yaşayan Müslüman halkın bir kısmı, bugünkü şehitliğin tam karşısında bulunan eski akümülatör fabrikasında konuşlanan Hollanda askerlerine sığınırken, bir kısmı da orman yolundan Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmayı denedi. Orman yolunu seçenlerin de, Hollandalı askerlere sığınanların da kaderi aynı oldu.
Yaşanan büyük katliamlar nedeniyle halk arasında “ölüm yolu” olarak da anılan orman yolunu tercih eden binlerce Boşnak, Sırp askerlerin kurduğu pusularda yaşamını yitirdi.
Hollandalı askerlere sığınanlar da eski akümülatör fabrikasındaki ilk gecenin ardından başlarına gelecekleri anladı. İlk gece fabrikaya giren Sırp askerler, Boşnakların kimlik kontrolünü yapıp keyiflerine göre bazılarını götürürken, eşlerinden ya da oğullarından ayrılan kadınların çığlıkları olacakların habercisiydi.
Ertesi gün Hollandalı askerlerin birkaç metre ilerisinde, kampın hemen dışında bekleyen Sırp askerler, kadın ve çocukları otobüslere bindirirken, erkekleri hemen orada ailelerinden ayırdı. Ailelerinden ayrılan erkekler, daha sonra katledilip farklı toplu mezarlara gömüldü. Kadın ve çocuklar ise yıllardır yaşadıkları evlerinden sürgün edildi.
Srebrenitsalı Boşnak sivillerin o dönem “tutunacak dal” olarak gördüğü Hollandalı BM askerlerinin rolü, aradan 24 yıl geçmesine rağmen bugün de tartışılıyor.
Şehrin Sırp güçlerince işgal edilmesinin ardından çekilen ve kamuoyunun da aşina olduğu görüntülerde, Hollandalı BM askerlerinin komutanı Thom Karremans’ın, 11 Temmuz 1995’te görüştüğü Mladic karşısında el pençe durması gözden kaçmıyor. Şehre giren Sırp askerlerine ateş açılması nedeniyle Karremans’ın adeta ifadesini alan Mladic’in, görüntülerin sonunda ise Karremans’a içki ısmarlaması ve ikilinin birlikte kadeh kaldırması dikkati çekiyor. Hollandalı askerlerin Srebrenitsa’dan uğurlanması öncesinde de Sırp komutanın, Karremans ve ailesine çeşitli hediyeler vermesi de bir başka detay olarak göze çarpıyor.
Hollanda’da bir mahkeme ise 3 yıl önce, kasabada 300 Boşnak’ın öldürülmesinden Hollandalı BM askerlerinin doğrudan sorumlu olduğuna hükmetti.
Lahey kentinde görülen davada kararı okuyan Yargıç Larissa Alwin, Hollandalı BM barışgücü askerlerinin kontrolleri altındaki kamptan götürülen erkeklerin öldürüleceğini bilmesi gerektiğini, çünkü o dönemde de Sırpların savaş suçları işlediğine dair kanıtlar bulunduğunu vurgulamıştı.
Alwin, “Hollandalı BM barışgücü askerleri bu erkeklerin karargahtan götürülmesinde işbirliği yaparak yasalara aykırı davranmışlardır” demişti.Mahkeme Hollanda’nın 300 erkeğin yakınlarına tazminat ödemesi gerektiğine karar vermişti. Ancak mahkemeye göre, Hollandalı askerlerin Srebrenitsa’nın düşmesinden ve karargaha değil etraftaki orman arazisine sığınan diğer kurbanların ölümlerinden sorumlu tutulamazlardı.
Bosna Hersek’te 8 binden fazla Boşnağın öldürüldüğü Srebrenitsa katliamı sırasında, koalisyon ülkeleri arasındaki gizli anlaşma nedeniyle hava operasyonu yapılmadığı ortaya çıktı. Eski Hollanda savunma Bakanı Joris Voorhoeve, “Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa’da hava desteğine izin vermiş olsaydı, kitlesel katliamların önüne geçilebilecekti.” diyor.
Hollanda 2 kanalında yayınlanan “Srebrenitsa Neden Düşmeliydi?” adlı programda, BM’nin, “Bosna’daki katliama seyirci kaldığı” iddialarına ilişkin belgelere yer verildi.
ABD kaynaklı gizli belgeler Hollandalı eski Bakan tarafından da doğrulandı.
Bosna iç savaşı sırasında “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenitsa kenti, BM adına görev yapan Hollanda taburunun (Dutchbat) kontrolündeydi.
Bu nedenle Hollanda, Srebrenitsa katliamı nedeniyle en fazla eleştirilen ülkelerden bir oldu.
Savunma eski Bakanı Voorhoeve, Fransa, İngiltere ve ABD arasında, 1995 yılı Mayıs ayında imzalanan gizli anlaşma nedeniyle, Srebrenitsa’ya hava desteği verilmediğini açıkladı.
Hollandalı Bakana göre bu gizli anlaşma, İngiliz ve Fransız barış gücü askerlerinin Sırplar tarafından kaçırılmasının ardından yapıldı.
Londra ve Paris, Washington yönetimi ile NATO hava gücünün Bosnalı Sırplara karşı kullanılmaması konusunda anlaşmaya vardı. Anlaşma, kamuoyundan gizli tutuldu.
Joriz Voorhoeve, 1 Temmuz’da yayımlanacak “Güvenli Bölgeler” adlı kitabında da bu konuya değiniyor.
Srebrenitsa’ya yönelik Sırp saldırısı 6 Temmuz 1995 tarihinde başladı. Dutchbat Komutanı Ton Karremans’ın hava desteği talebi, BM tarafından her seferinde geri çevrildi.
‘Sırp saldırganlığının sonucu’
Hollandalı eski Bakan, BM’nin hava desteği vermemesinin mantıklı bir açıklaması bulunmadığını düşünüyor. “Bunun gerekçesini kendime bile açıklayamıyorum” diyor.
Voorhoeve, BM’nin o bölgedeki başarısızlığı nedeniyle Hollanda taburunun haksız yere “günah keçisi” olarak gösterildiğini söylüyor.
Savunma eski Bakanı, “BM önemli bir hava desteği vermiş olsaydı, büyük sayıda kurban ölümden kurtarılabilirdi” diyor ve Gorajde’de hava desteği nedeniyle kitlesel ölümlerin önlendiğine dikkati çekiyor.
Joris Voorhoeve, buna rağmen gizli anlaşma yapan üç ülke ile BM’nin katliamlardan sorumlu tutulamayacağını savunuyor ve “Srebrenitsa’nın düşmesi, Sırp saldırganlığının sonucuydu” görüşünü dile getiriyor.
Hollandalı eski Bakan’a göre, Bosna Hersek’teki katliamların çok sayıda nedeni var. BM gücü UNPROFOR’un eksikliği, Hollanda hükümetinin toplu katliamlara yol açan gelişmeleri doğru yorumlayamaması, bunlardan bazıları.
Ortaya çıkan yeni gelişme, Srebrenitsa katliamının tanığı olan Hollandalı askerlerde “şok etkisi” yarattı.
Dutchbat’ta görev alan askerler, bu konuda kapsamlı açıklama istiyorlar. Askerler, “NATO’nun Sırp saldırılarından haberdar olduğu, ancak bunu Hollanda’dan sakladığı iddiaları, artık açıklığa kavuşturulmalı”. dediler.
Askerlerin bağlı olduğu kuruluş, “devlet sırrı dahi olsa, bu konudaki bütün bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmasını” istiyor.
Dutchbat Komutanı Ton Karremans ise, “Bu gerçeği biliyordum ama ispat edemiyordum” diyor. Karremans, Srebrenitsa katliamı sırasında karşısına çıkan “politik çıkarlarlarla mücadele ettiğini” vurguluyor.
Ton Karremans, Hollanda hükümetinden, ABD’nin elindeki gizli belgeleri istemesini de talep ediyor.
Eğer bu gerçekleşmezse, ABD mahkemelerine şahsen başvurarak, konunun aydınlatılması için çaba harcayacağını söylüyor.
04 Kas 2023 0
13 Eki 2023 0
08 Eki 2023 0
07 Eyl 2023 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]