Latest update 3 Eylül 2024 - 21:15
İslam’da dinin temel amaçlarının başında gelen nefsin korunması ilkesinin bir sonucu olarak kişinin haksız yere başkasını öldürmesi gibi (İsrâ, 17/33) kendi canına kıyması da kesin olarak yasaklanmıştır. Kur’an’da geçen ve öldürmeyi yasaklayan ayetler her iki durum için de söz konusudur. Hatta intiharın başkasını öldürmekten daha büyük bir suç olduğunu ileri sürenler de vardır. (Mahmûd Şeltût, s. 419-421) İntihara dair doğrudan bir ayete rastlanmazsa da Kur’an’a bir bütün olarak bakıldığında intiharın İslam’ın ruhuna aykırı olduğu açıkça görülür. Nisa süresindeki ayette yer alan, “… kendinizi öldürmeyiniz…” (4/29) ifadesi müfessirlerce değişik şekillerde yorumlanmakla birlikte intihar yasağının delillerinden biri olarak da görülmüştür. (…) Ayrıca, “Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız” mealindeki ayet de (Bakara, 2/195) dikkate alınarak kişinin kendi ölümüne yol açacak davranışlara girişmemesi gerektiği belirtilmiştir. (Kurtubî, V, 1 56; İbn Kesîr, I, 480; Elmalılı, II, 1343-1344) [TDV. İslam Ansiklopedisi]
Hz. Peygamber (s.a.s.), intihar eden kimsenin cehenneme gireceğini haber vererek mü’minleri intihar etmekten sakındırmıştır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Kim kendisini dağdan atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedî olarak kendini dağdan atar. Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinin içinde elinde zehir olduğu halde ebedî olarak ondan içer. Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennemde ebedî olarak o demiri karnına saplar.” (Buharî, Tıbb 56)
İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre intihar eden kimse büyük günah işlemiş olmakla birlikte dinden çıkmış sayılmaz. Bu sebeple, intihar edenin cenazesi, diğer Müslümanlar gibi yıkanıp kefenlenir, cenaze namazı kılınır ve Müslüman kabristanlığına defnedilir.
İnsan, dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Bu imtihanın bir gereği olarak, çeşitli dert ve sıkıntılara maruz kalması, bela ve musibetlerle karşılaşması muhtemeldir. “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele” (Bakara, 2/155) ayetinde buyrulduğu gibi insanın başına gelen bütün sıkıntılar ilahî imtihanın birer parçasıdır. Allah’a güveni tam olan bir mü’mine yakışan, bu tür zorluklar karşısında sabır ve metanetini muhafaza etmektir.
İnsan, başına bu tür musibetlerin gelmesine mani olamasa da bu sıkıntılara sabrettiği takdirde çoğu kez olumsuz şartları lehine çevirebilir. Sabır acıdır, ama meyvesi tatlıdır. Nitekim Allah’ın takdirine rıza göstererek, bela ve musibetlere sabredenlerden Kur’an-ı Kerim’de övgüyle bahsedilmiştir: “Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153) “Allah sabredenleri sever.” (Âl-i İmrân, 3/146) “Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” (Ra’d, 13/24)
İntihar, insanın çaresizlik anında ümitsizliğe düşmesinin, güven duygusunu yitirmesinin bir sonucudur. Hayata küsen, ümidini yitiren insanın ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Halbuki Allah’a güvenip dayanan bir Müslüman, şartlar ne olursa olsun asla karamsarlığa ve ümitsizliğe düşmez. O, sonsuz güç ve kudret sahibi yüce Allah’a güvenip dayanır. Zira Allah, tüm çaresiz ve kimsesizlerin yegâne sığınağıdır. Allah’a güvenip, bütün varlığıyla O’na sığınan insan istenmeyen olaylar karşısında sabretmesini bilir, en önemlisi de ölümü asla bir çare olarak düşünmez.
İman yönünden kuvvetli bir insanın intihar etmesi düşünülemez. Bilimsel araştırmalar dinî inançlarına bağlı kimselerde intihar oranının çok düşük olduğunu, buna bağlı olarak İslam ülkeleri ile diğer ülkelerdeki intihar olayları oranında dağlar kadar fark bulunduğunu göstermektedir.
Son zamanlarda ülkemizde de maalesef intihar olaylarına daha sık rastlamaktayız. Devlet-millet elbirliği içinde toplumun bu sosyal problemine çözüm bulmak, insanlarımızın boşu boşuna hayattan kopmalarının önünü almak zorundayız. İntihar olaylarının psikolojik, ekonomik, ailevî birçok nedeni olmakla beraber en önemli faktörün inanç boşluğu olduğu bir gerçektir. Bu nedenle üzerinde en fazla durulması gereken çözüm yollarının başında din eğitimine ağırlık verilmesi gelmektedir.
Hulasa: Müslüman sıkıntılı zamanlarında ve bir musibete uğradığında, Allah’tan ümidini kesmemeli ve hayatına son vermeyi asla düşünmemelidir. Unutulmamalıdır ki; her sıkıntıdan sonra bir ferahlık ve zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (İnşirâh, 94/5-6)
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
01 Eyl 2024 0
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]
“Enflasyonu düşürme bahanesiyle asgari ücretliye ve emekliye hakkını vermeyen AKP hükümeti, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen köprü ve otoyollara sürekli zam […]