Latest update 3 Eylül 2024 - 21:15
Yüce Rabbimizin koyduğu nizam gereği zaman geçmekte, günler, haftalar ve aylar geçtikçe de mevsimler değişmektedir. İlâhî takdir gereği gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişi gibi(Âl-i İmrân, 3/190) ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimleri de bir düzen içerisinde birbiri ardınca gelmektedir. İşte yine bir kış mevsimine daha girmiş bulunmaktayız.
Dört mevsim insan ömrünün misalidir adeta. Tabiatın yeşillendiği ve hayatın canlandığı ilkbahar insanın doğuşunu ve çocukluk yıllarını; meyvelerin olgunlaştığı yaz mevsimi insanın gençlik yıllarını; mahsullerin hasat zamanı olan sonbahar insanın olgunluk ve yaşlılık dönemini; bembeyaz örtüsüyle kış ise, bizlere ölümü hatırlatmaktadır. Ardından tekrar baharın gelişi ise ölümden sonra dirilişi temsil etmektedir. Kışın gelmesiyle ölüm sessizliğine bürünen tabiat, baharla birlikte yeniden canlılığına kavuşur.
Mevsimler içerisinde kış, insanlar için olduğu kadar, diğer canlılar için de hayat şartlarının zor ve meşakkatli olduğu bir dönemdir. Havaların soğuması ve yoğun kar yağışı barınma, ulaşım, beslenme ve sağlık sorunları gibi pek çok problemi de beraberinde getirmektedir.
Müslüman her şart altında hayır üzere bulunur, hatta olumsuz şartları bile fırsata dönüştürmesini bilir. O, hangi durumda olursa olsun daima kulluk şuuru içerisinde hareket eder. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “Mü’minin işine şaşılır! Onun her türlü işi hayırdır; güzel bir nimete kavuştuğunda şükreder, bundan dolayı hayra erer; başına bir bela gelse sabreder, yine hayra erer.” (Müslim, Zühd, 14)
Mesela bir mü’min servet sahibi olduğunda, infakta bulunarak bundan kazançlı çıktığı gibi, fakirlik zamanında sabrederek yine kazançlı çıkmayı başarır. Sağlıklı olduğunda Allah’a şükrederek ve bedenî ibadetlerde bulunarak sevap elde ettiği gibi, bir hastalığa yakalandığında da Allah’a hamd eder, sabırla O’ndan şifa diler, böylece yine manevî kazanç elde eder. Kısaca mü’min, nimete nail olduğunda da, bir musibetle karşılaştığında da Hakk’ın rızasını gözeterek, her halükârda kazançlı çıkmasını bilir.
Bunun gibi; mü’min, hayat şartlarının zorlaştığı kış mevsimini de kendi lehine çevirebilir. Bunun için kış mevsiminin olumlu yönlerinin farkına varmalı ve bunları iyi değerlendirmelidir. Uzun kış geceleri bu mevsimin bizlere getirdiği bir fırsattır. Diğer yandan geçimini tarım ile sağlayan ve bu iş için senenin üç mevsimi emek sarfeden ve yorulan insanlar bütün bir kış dinlenebilmektedir. Bu manada yılın bu dönemi Müslümanların ibadetlere daha fazla yoğunlaşmalarına imkanı sağlamaktadır.
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kış mü’minin baharıdır”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 75) buyurmuş ve mü’minler için kışın bir fırsat olduğunu bildirmiştir. Kış mevsiminin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini de hadis-i şeriflerinde şöyle açıklamıştır: “Kışın gündüzler kısalmıştır, mü’min oruç tutar; geceler de uzamıştır, geceyi ihyâ eder.” (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 718) “Kışın oruç tutmak, serin bir ganimettir.” (Tirmizi, Savm, 74) Allah Resûlü kışın gelmesiyle beraber gündüzlerin kısalmasını, gecelerin de uzamasını bir fırsat olarak görmüş, gündüzlerin oruç tutularak, gecelerin de namaz, dua, zikir, Kur’an kıraati vb. ibadetlerle değerlendirilmesini tavsiye etmiştir.
Bu mevsimi Rabbimizin bir ikramı olarak görmeli, gündüzlerini kaza ve nafile oruçlarla, gecelerini de diğer ibadetlerle ve özellikle de teheccüd namazları ile değerlendirmeliyiz. Çünkü dinimizde gecelerin ihyasına ve teheccüd namazına büyük önem verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de uykusundan ve istirahatinden fedakârlık yaparak geceleri ihyâ edenler, seher vakitlerini tövbe istiğfar ile değerlendirenler şöyle övülmektedir: “Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.”(Zâriyât, 51/17,18) Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Kim gece uyanır, hanımını da uyandırır ve iki rekat namaz kılarsa, Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlardan yazılır”(Ebû Dâvûd, Salât, 307) buyurarak geceleri ibadetle geçirmenin faziletini bildirmiştir.
Müslümanlar olarak, içinde bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun asla rehavete düşmemeli ve tembellik yapmamalıyız. Biz mü’minlerin hayatında boş zaman diye bir kavram yoktur. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz her anı dünya ve ahiretimize faydalı olacak meşguliyetlerle değerlendirmeli; uzun kış gecelerini ibadet ve taatlerle, camilerde cemaate ve cami derslerine katılmak suretiyle bahara çevirmeliyiz.
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
01 Eyl 2024 0
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]
“Enflasyonu düşürme bahanesiyle asgari ücretliye ve emekliye hakkını vermeyen AKP hükümeti, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen köprü ve otoyollara sürekli zam […]