“(Ey ümmeti Muhammed!) Siz insanlık için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız. Çünkü siz Allah’a iman edersiniz. Ehli kitapta bu imana gelselerdi onlar için iyi olurdu, içlerinde iman emiş olanlar varsa da çoğunluğu dinden çıkmış fa sıklardır” (Ali İmran-110)

 

“Yüce yaradan ameli insana, sonucunu yaratmayı ise zatına ait kılmıştır”İnsan zihni kavramların yetişme alanıdır. Kullanılacak bu alana hangi bir inanç ve düşünceye ait kavram, ölçü ve değer benimsettirilir ise o kişide o inanç ya da düşünce istikametinde davranışlar görülür. Bu bağlamda insanların zihnindeki, özündeki mevcut cahil inanç, fikir, kavram, ölçü ve değerlerden uzaklaştırılıp, yerine tevhide dayalı inanç, fikir ve kavramların koyulması neticesinde toplumun özünde ki sahih ve müjdeli değişim gerçekleşecektir. Böylece her ferdin zihnine İslami tevhidi düşünce, fikir, ölçü ve kavramlar yerleştirildiğinde o toplumda İslami ahlak davranışlarının hayata ancak o zaman tezahür ettiğini görürüz. Ve Kâinat-ı yoktan var eden Allah, insanların bu çabasının sonucunda da ayet-i kelimede de buyrulduğu üzere o toplumu en hayırlı ümmet olarak müjdeleyerek, fa sık ümmetler üzerine hakim kılacaktır. 

 

Ancak gelinen noktada kimi Müslüman kitlelerin gerek evrensel rüzgârlardan etkilenerek, gerekse batılı toplum içinde itici olmama adına izlediği yollar neticesinde küfür, şirk, tağut, cihad gibi kavramlar yok sayılmaya başlamış ve bu çok tehlikeli bir yöneliş olmuştur. Çünkü toplumsal dönüşüm ve değişimde en önemli rol kavramlara aittir. İnanç ve düşüncelerin gerçek taşıyıcısı kavramlardır. Ancak İslami kavramların devre dışı bırakıp, başka popüler ve batıl kavramları kendimize rehber edinmemiz, zihnimizde ki değişim ve dönüşümde tevhidi inançtan uzaklaşmaya ve o rehber edindiğimiz kavramlar istikametinde ilerlememize vesile olacaktır.

 “Onlar Allah’ı ve İman etmiş olanları aldatmak isterler. Hâlbuki onlar kendi nefislerinden başkasını aldatamazlar da bunun farkında olmazlar” (Bakara-9)

Bu bağlamda bir temsil sorumluluğu olan Müslüman yönetici ve idarecilerin batılı seküler kültürünün ürettiği ideolojik boyutlu modern siyasal ve sosyal kavramlarla kendilerini tanımlamaları, hak- batıl karışımı uzlaşmacı yöntemlerin peşine düşmeleri, yaşadığı toplumun inançlarının batılı modern toplumun kültürüne doğru kaymasını sağlamaktadır. Kanat önderleri olarak bu tür ilkesiz ve tutarsız davranış sergilemek, İslam çemberi etrafında dönen fertlerin kafalarının karışmasına neden olduğu gibi, İslam dininin anlaşılması noktasında büyük bozulmalara ve sapmalara sebep olmaktadır.

Pek çok aydın, idareci ve akademisyen de maalesef bu yolda ilkesiz, tutarsız, istikrarsız bir tutum sergileyip, düşünce ve amellerinde zikzaklar çizerek toplumlara kötü örnek olmuş, kendilerini ve etrafında toplanan insanları da batıl ideolojilerin kuklası haline getirmişlerdir. Böyle bir tutum sergileyerek İslam dininin vermek istediği asıl mesajın kirlenmesine sebep olmuşlardır.

Şimdi bu noktada kanaat önderlerinin üzerine düşen görev, Müslüman toplumların kulluk eksenli bir hayat tasavvuru içinde yalnız Allah’ın hükümlerine dayalı İslami bir adalet sisteminin vukuu bulması için bir zemin hazırlamak, böylece toplumsal dönüşümün gerçekleşmesine vesile olmaktır. Şimdi gerçek anlamda doğru ve sahih din anlayışını topluma iletmek, taşıyabilmek adına, kendilerini özgün İslami kavramlarla tanımlayan, bu durum nezdinde eziklik ve kompleks içine girmeyen, vahyin getirdiği ilke ve değerleri eylem ve söylemlerine egemen kılan, bıkmadan, usanmadan bu değerlerin toplumlara ulaşmasını sağlayan ve bundan onur duyan Müslüman bir kitleye ihtiyaç vardır.

Toplumun örnek alacağı emanete riayet eden, doğru sözlü, ahde vefalı, iffetli, izzetli, adil, emin ve güvenilir Müslüman Aydın, Akademisyen, İdareci ve Yöneticilere ihtiyaç vardır. Gerçekten inandığı değerleri hiçbir dünyevi menfaat karşılığında satmayan, akidesini ve ilkelerini hiçbir hesap, korku ve endişe üzerine terk etmeyen muvahhitlere(1)ihtiyaç vardır.

 

Saygılarımla

(1) =Allah’ın birliğine inanan, Allah’tan başka güç ve kanun koyucu tanımayan, Yalnız Allah’ın emirlerini kabul eden.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir