Latest update 3 Eylül 2024 - 21:15
Bu korku siyasetinin en önemli sonucu siyasetin içinin boşaltılıp, toplumun yüreğine tedirginlik yerleştirmektir. Çünkü korku; aklı devre dışı bırakıp, insanı bilinçli hareket eden bir varlık olmaktan uzaklaştırır. Korkunun hakimiyetine giren toplum derin bir kadercilik anlayışına sürüklenir. Korku siyaseti ile iktidarı elde tutmaya çalışan güç, toplumu yaklaşmakta olan felaketin potansiyel kurbanları olarak görmelerini sağlayacak bir atmosfer yaratmayı hedefler, yani korkuyu insanların kendine yabancılaşması için üretirler.
Ülkemde yapılan askeri darbelerin, sıkıyönetimlerin, olağanüstü rejimlerin nedenlerinin hep ülkeyi büyük tehlikelerden kurtarmak maksadı taşıdığı öne sürülmüştür. İktidar politikaları çoğu zaman toplumun korkuları üzerine inşa edilmiş, korku; motive edici, biçimlendirici ve meşrulaştırıcı bir aşamada kullanılmak istenmiştir. Tam korku siyasetinden uzaklaşıyoruz, faaliyet odaklı bir siyasete geçiş yapıyoruz diyorduk ki, hayatımızın tam merkez noktasına sistematik bir şekilde tekrar yerleştirildiğini görüyoruz.
Şimdi ortalıklarda siyaset yapıyoruz diye dolaşan odaklar çok yönlü korku siyaseti ile toplumu tekrar bu kaos zinciri içine sokmaya çalışıyorlar. Kendi korkularını korkularımızmış gibi görmemizi, tek çaremizin onların arkalarından yürümek olduğunu telkin ediyorlar; özgürlüklerimizden ve iradelerimizden vazgeçmemizi istiyorlar. Kendi elleriyle besledikleri bu kargaşa ortamında tehlikeye karşı kendilerini tek kurtarıcı olarak kabul etmemizi bekliyorlar.
Bugün memleketimizin sosyal ve siyasal genel panoramasına önyargısız, özgür aklımız ve vicdanımız ile baktığımızda; Tarihi geçmişi olmayan, geniş görüş misyonundan uzak, kültürsüz ülkelerde olduğu gibi çıkar ve menfaatleri için siyasi hesapları olan grupların kendi kitlelerine ulaştırdıkları vesveseler ile toplumu köksüz, güvensiz, bilgisiz, şaşkın bir kile haline getirmek istedikleri aşikardır. Bu millet kuruluşundan bu yana sürekli bir korku iklimine ve korku tüneline sokulmuştur.
Oysa asıl anlamadıkları şey ise bu millet bu devlete ibadet derecesinde bağlıdır. Tarih de bu sözü doğrulayacak yüzlerce olayla doludur. Çünkü toplumun sağcılık, solculuk, milliyetçilik yapmadan Çanakkale de, Sakarya da, Sarıkamış ta verdiği mücadele o dönemin siyasi otoritesi için olmamıştır. Tek derdi vatanın bütünlüğü olan bu millet şehidinin arkasından ‘’vatan sağ olsun’’ diyecek kadar içten bağlıdır bu topraklara.
Son sözüm siz siyasi otoriteye; siz bu olayın neresindesiniz?
Saygılarımla…
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
03 Eyl 2024 0
01 Eyl 2024 0
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]
“Enflasyonu düşürme bahanesiyle asgari ücretliye ve emekliye hakkını vermeyen AKP hükümeti, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen köprü ve otoyollara sürekli zam […]