Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
12 Haz 2016 admin Dünya, Ekonomi, Köşe Yazarları, Manşet, Manşet Yanı, Politika, Röportaj, Sürmanşet, Türkiye 0
Bize öğretildi ki: Bir insan üzerinde kul hakkı olduğu halde ölürse Hesap Günü’nde alacaklı ile bir araya getirilecekler. Allah borçlunun sevaplarından bir kısmını alarak alacaklıya verecek ve “yeter mi ya kulum” diye soracak. Alacaklı “yetmez ya Rab” diyecek. Bu sefer borçlunun bütün sevapları alacaklıya verilecek ama alacaklı yine “yetmez ya Rab” diyecek. Sonra alacaklının bütün günahları borçluya aktarılacak ve ancak o zaman alacaklı razı olacaktır. Böylece alacaklı hiç günahı olmadan ve bol sevapla Cennet’e gidecektir. Borçlu ise hiç sevapsız ve bol günahla kala kalacaktır. Şüphesiz ki Allah’ın bağışlamasında sınır yoktur. Umulur ki: bağışlanır.
İşte bu yüzdendir ki ikili ilişkilerde toplumumuz helalleşmeye özen gösterir. Çünkü dünyada helallik almak çok kolaydır. Bazı durumlarda ise kul hakkına pek dikkat edilmez. Üstelik bu durumlarda helallik alınması gereken muhatapların dünyada bulunması neredeyse imkânsızdır. O zaman niye dikkatsiziz? Çoğunlukla böyle durumların kul hakkı olduğunun farkında değilizdir. Kul hakkı olduğunu bildiklerimizin de idrakinde olmayız. Bunlardan bazıları şunlardır:
Devletten Yapılan Hırsızlık
O kadar çoktur ki saymakla bitmez. Yasaları arkadan dolanarak hak etmedikleri gelire sahip olan memurlar, yapmadığı fazla mesaiyi cebine indiren işçiler, devletin arazisine ev konduranlar, devletin arazisini kendi arazisi gibi işleyenler… Bütün bunların yanında rüşvet, yolsuzluk ve usulsüzlükleri saymaya bile gerek yok. Bu hırsızlıklara zemin hazırlayanların “benim kursağımdan haram geçmedi” övünmelerinin bir yararı olmaz. Onların da üzerinde kul hakkı kalacaktır ve Hesap Günü’nde kendi torunları bile haklarını talep edeceklerdir.
Devletten çalınan 1 lira devlet hizmetlerinin 1 lira eksik yapılması demektir. O eksik hizmet, gelecek nesillerin bile hayatının 1 liralık zor geçmesini sağlayacaktır. Hatta bunların içinde Allah’a şirk koşanlar da bulunacaktır. Boğazından haram lokma geçmediğini iddia eden dini bütün Müslümanlar, devleti soyacağını bildiği bir grubu oylarıyla iktidara getirmişler veya getirirlerse bu soyguna ortak olacak ve herkesin korkması gereken o “Hesap Günü”nde Allah’a şirk koşanların da günahlarını yükleneceklerdir. İşte onların bağışlanma umudu da olmayacaktır. Onlar Cehennem’de ebedi kalıcılardan olacaklardır. “Benim boğazımdan haram lokma geçmedi” avuntusu Hesap Günü’nde hiçbir işe yaramayacaktır. Çünkü hırsıza kapı açmak da hırsızlıktır. Müslümanlar oy verirken çalmayacak olanları arayıp bulmak zorundadır.
Zaman Hırsızlığı
Bazen birinin bir saniyesini çalmak, ömrünü çalmakla (cinayetle) eş değerdir. İnsanların hayatlarını elinden alıp götüren bazı olaylar bir saniyeden çok daha kısa sürer. Bir adım atarsınız, bir araba çarpar. Bir adım yarım saniyedir. Bir adım atarsınız, bir serseri kurşuna hedef olursunuz.
Günümüz kuyruklar çağı olduğundan en yaygın zaman hırsızlığı da bu kuyruklarda yapılmaktadır. Mesela bir bankadan numara alınır, bir tanıdık veya tanımadık daha önceki bir numarayı teklif eder ve hiç düşünülmeden kabul edilir. Böylece bankada daha az zaman beklenecektir. Hâlbuki bu ön sıra numarası sebebiyle kazanılan yarım veya bir saati birileri kaybetmektedirler. İki numara arasında kalan kişiler işte bu zamanı kaybedenlerdir. Bu kişilerin kim oldukları bilinemeyeceği için bir helallik alma imkânı da olmayacaktır.
Bir toplantı tarih ve saati ilan edilir –mesela veli toplantısı-. Kahir ekseriyetteki toplantılar hiç zamanında başlamaz. Bazen saatlerce beklendiği de olur. “Nasıl olsa zamanında başlamaz” düşüncesine sahip çoğunluk, zamanında gitmezler. Peki, ya zamanında gelenlerin hakları? Bunu hiç kimse düşünmez bile. Hâlbuki bu haklar da o “Hesap Günü”nde sorulacaktır. Nasıl sorulacağı ise yukarıda anlatılmıştır.
Bir randevuya geç kalmak, bir toplantının anılan saatte başlatılmaması hep zaman hırsızlıklarıdır. Helallik alınması zorunludur; ama o kadar kolay değildir.
Toprak Hırsızlığı
Arsalarda, tarlalarda, meralarda sınır ihlalleri sanılandan çok daha fazladır. Bazen başkasına ait olup da her hangi bir sebeple orada bulunamayan bir arazide birden fazla grup hak iddia eder ve hatta bu iddia için cinayetler bile işlenir. Hiç birinin aklına bunun kul hakkı olduğu ve mahşerde hesabının verileceği gelmez.
İki komşu arazinin birinde, sınırdan 2 metre içerde bir zeytin ağacı vardır. Sınırda da 2 metre genişliğinde sahipsiz bölge vardır. Zeytin ağacının bulunduğu arazi sahipleri başka yere taşınırlar. Önceleri zeytin zamanında zeytin toplamaya gelirler. Her gelişlerinde sahipsiz bölgenin küçüldüğünü fark ederler. Sonra yıllarca zeytin toplamaya gelemezler. Geldiklerinde ise o zeytin ağacının komşularının arazisinin ortasında kaldığını görürler. İşte azim bu! Komşu her yıl bir kazma ilerleyerek zeytin ağacını kendi mülkiyetine geçirmiştir. Üstelik de bu arazi tapuludur. Nedense bunun kul hakkı olduğu aklının ucundan bile geçmemiştir. Dava edildiğinde yediği zeytinleri faiziyle ödemek zorunda kalacağının farkında değildir. Hâlbuki isteseydi zaten “topla” denirdi.
21 Oca 2024 0
23 Eki 2023 0
29 Ağu 2023 0
13 Ağu 2023 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]