Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
11 Kas 2023 Konuk Yazar Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Sağlık, Sürmanşet 0
Google araması yaptığınızda birçok yerde sezaryen doğuma bu adın, Julius Sezar ‘ın doğum şekline ithafen verilmiş olduğu bilgisine ulaşabilirsiniz.
Ancak,
İsimlendirme Sezar ile ilişkili olmasına rağmen, esasen gerekçesi bu değildir…
Google bizler için bilgiye ulaşmanın en hızlı ve pratik yolu olmakla birlikte,
Günümüzde barındırdığı yanlış ve hatalı bilgi oranı belki de doğrular ile yarışacak seviyeye ulaşmış bile olabilir.
Çoğu zaman bir denetleme mekanizması söz konusu olmadığı ve rahatlıkla kopyala-yapıştır yaparak çoğaltılabildiği için, özellikle ilgi çekici bir veri doğruluğuna bakılmaksızın bir anda viral olabiliyor.
Bu yazıda sezaryen kelimesinin çıkışı ve sezaryen işleminin tarihsel gelişimi hakkında ilgi çekici bilgilerle birlikte,
Ekmek bıçağı ile bir parkta kendi kendine sezaryen yaparak canlı bir bebek dünyaya getiren Ines Ramirez Perez ’in hikayesini bulacaksınız.
Sezaryen teriminin doğum biliminde ilk resmi kullanımı on yedinci yüzyıl olmasına rağmen, mitolojik anlatılar çok daha erken dönemlere atıfta bulunuyor.
Örneğin,
Yunan mitolojisine göre Apollon, Asklepios’u annesinin karnından çıkarmıştır.
Ek olarak eski Hindu, Mısır, Yunan, Roma ve diğer Avrupa folklorunda da sezaryenle ilgili çok sayıda referans bulunmaktadır.
Hatta tarihi Çin gravürlerinde, sezaryen uygulama prosedürleri tasvir ediyor.
Ancak gerçek şu ki,
Bu işlem ya bebeğin hayatını kurtarmak gibi boş bir umuttan ziyade genellikle dini inanışlara gereğince bebeğin anneden ayrı gömülebilmesi için yapılırdı.
Roma dönemde “annenin rahmi açılarak bebeğin doğurtulması” şeklinde bir uygulama vardı.
Lakin,
Bu işlem yalnızca fetüsü kurtarmak amacıyla, ancak kadın öldüğünde veya ölmek üzereyken yapılırdı.
Birkaç istisna dışında, on dokuzuncu yüzyıldaki anestezi çağına kadar da bu durum böyle süregelmiştir.
Oysaki Sezar ‘ın annesi Aurelia Cotta’nın doğumu takiben çok uzun yıllar, hatta oğlunun Britanya’ yı işgal ettiğini duyacak kadar yaşadığı düşünüldüğünde,
Dönemin koşullarında Sezar ‘ın sezaryen ile doğmuş olma ihtimali pek olası değil…
Adını onun doğum şeklinden almamış olsa da, sezaryen kelimesinin yine de Julius Sezar ile bir bağlantısı var.
Sezar ‘ın koyduğu Roma kanunları, doğum sırasında ölen kadınların karınlarının kesilerek çocukların alınmasını emrediyordu.
Buradaki asıl amaç ise çocuğu kurtarmaktı,
Çünkü,
Nüfusun artırılması isteniyordu ve bu nedenle yaşamak ihtimali olan hiçbir çocuğun kaybedilmemesi gerekiyordu.
Her şeyden önce bu, son çare olarak başvurulacak bir önlemdi,
Ve,
Sezaryen doğumun o dönemdeki gerekçesi asla annenin hayatını korumak değildi.
İşte,
Sezaryen yönteminin bu ismi almasının nedenlerinden bir tanesi Sezar ‘ın koyduğu nüfusu artırma kanundur…
Bir diğer neden ise kelimenin kökeninde yatıyor.
“Kesmek” kelimesinin Latince karşılığı olan “caedare” fiilinin bu yönteme ismini verdiği düşünülmektedir.
Özetle,
Dil bilimciler, anne karnının kesilerek bebeğin alındığı tüm doğumlara bu yüzden sezaryen adı verildiğini iddia ediyorlar.
Bir anne ve bebeğin sezaryen doğumundan sağ kurtulduğuna dair elimizdeki ilk yazılı kayıt, 1500 yılında İsviçre’de bir çiftçi olan Jacob Nufer’in karısını ameliyat etmesidir.
Nufer hayvancılıkla uğraştığı için iyi kötü anatomiye (en azından çevresindekilere kıyasla) hâkim bir çiftçidir.
Kayıtlara göre doğuma tamı tamına on üç ebenin müdahale etmesine ve aradan birkaç gün geçmesine rağmen karısı doğum yapamaması üzerine,
Çaresiz koca son çare olarak yerel yetkililerden sezaryen girişiminde bulunmak için izin alır.
Ve,
Karısının karnını açarak bebeği canlı bir şekilde çıkarır.
Bu hikayedeki en çarpıcı kısım iptidai koşullara rağmen anne ve bebeğin gayet sağlıklı olması,
Buna ek olarak karısının sezaryen doğumu takiben beş doğum daha yapmış olmasıdır.
Hatta,
Kayıtlara göre ilk sezaryen bebek 77 yaşına kadar yaşamış…
Meksika…
5 Mart 2000, gece yarısı…
Oaxaca eyaletinde bir kadın parkta tek başına bir bankın üzerinde oturmaktadır.
Adı Ines Ramirez Perez…
Hiçbir tıbbi eğitimi olmamasına rağmen bir ekmek bıçağı ile kendi kendisine sezaryen yapıyor,
Ve,
Hem kendisi hem de bebeği hayatta kalmayı başarıyor.
Ines Ramirez Perez, neden kendi kendine sezaryen yaptığı sorusuna sanki sıradan bir şeymişçesine ilginç bir cevap veriyor:
“Artık acıya dayanamıyordum.
Eğer bebeğim ölecekse benim de ölmem gerektiğine karar verdim.
Ama eğer büyüyecekse onu görecektim.
O büyüyünce ben de çocuğumun yanında olacaktım. Tanrı’nın ikimizin de hayatını kurtaracağını düşündüm.”
Anlattığına göre acıyı daha az hissetmek için önce biraz alkol alıp,
Ardından 15 santimetrelik bir ekmek bıçağı ile göbeğinin birkaç santimetre sağından 17 santimetrelik dikey kesi açıyor.
Oğlu Orlando Ruiz Ramirez’i dışarı çıkarıyor,
Ardından göbek bağını bir makasla kestikten sonra bilincini kaybediyor.
Ines Ramirez Perez ‘i kendinden geçmiş halde bulan bir kişi onu 4 kilometre mesafedeki bir yerel kliniğe götürüyor.
Orada yapılan ilk müdahaleden sonra kara yoluyla sekiz saat uzaklıktaki tam teşekküllü bir hastaneye sevk ediliyor.
Ines Ramirez Perez ‘in kendi kendine sezaryen yapışından on altı saat sonra kesi yerinin cerrahi onarımı yapılıyor.
Ameliyat sonrası yedinci günde,
Sezaryen sırasında bağırsaklarında meydana gelen hasardan kaynaklanan komplikasyonları onarmak için ikinci bir ameliyata alınmış,
Onuncu günde ise Ines Ramirez Perez tamamen iyileşmiş olarak taburcu edilmiş.
Literatüre kendi kendine sezaryen yapan kadın olarak geçen Ines Ramirez Perez ‘in nasıl hayatta kalabildiğini,
Ve,
Nasıl olur da bir parkın köşesinde ekmek bıçağı ile açtığı rahminden sağlıklı bir çocuk dünyaya getirebildiğini anlamak pek mümkün değil.
Açıkçası ben bu haberi ilk olarak gördüğümde, asparagas olduğunu düşünmüştüm.
Ancak,
Biraz araştırdığımda Kadın Hastalıkları ve Doğum alanının en saygın dergilerinden bir tanesi olan International Journal of Gynecology & Obstetrics‘de vaka sunumu olarak yayınlandığını görünce şaşkınlığım katlandı…
Açıkçası aklımda deli sorular…
Ve,
Daha onlarca soruyu cevaplamak için açıkçası kullanabileceğimiz tek bir kelime var: MUCİZE…
Ancak,
Yine de siz bilimsel yayın olmasına filan aldanmayın,
Siz siz olun Ines Ramirez Perez gibi kendi kendine sezaryen denemesinde bulunmayın….
Yasal Uyarı: Sunulan bilgilerin içeriği hiçbir şekilde profesyonel tıbbi tavsiye niteliği taşımaz ve tedavi önerisi olarak yorumlanamaz :):):)
Konuk Yazar: Dr. Cüneyt Yardımcı
30 Oca 2024 0
14 Oca 2024 0
13 Eyl 2023 0
06 Nis 2023 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]