Latest update 18 Eylül 2024 - 10:15
17 Nis 2018 admin Dünya, Köşe Yazarları, Manşet, Manşet Yanı, Politika, Sürmanşet 0
“10-15 yıl içerisinde İran’la savaşabiliriz”
Bu sözler Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’a ait.
Biz, İslam coğrafyası artık savaşın ve gözyaşının değil eskiden olduğu gibi barışın, huzurun ve refahın hüküm sürdüğü, ilmin beşiği topraklar olsun diye çırpınırken başka birilerinin savaş sözünü bu denli rahat bir şekilde söyleyebilmesi ne kadarda acı.
Şimdi gelecek 30-40 yıl içinde Arap yarım adasında neler yaşanabileceğine dair bir senaryo yazmak istiyorum. Bu senaryo Veliaht Prensin yukarıda bahsi geçen sözüyle alakalı olacak ve mümkün olduğunca en kötü ne olabilir düşüncesiyle hazırlanacaktır. Lütfen okuyacaklarınızı garipseyip olmaz öyle şey demeyiniz, zira geçmişte örnekleri fazlasıyla mevcuttur ki daima birilerinin hayal ettiğini başka birileri imkânsız olarak görmüş lakin çoğunlukla imkânsız görenler hayal kırıklığına uğramıştır.
Her devirde huzurumuza düşman hayalciler mutlaka olacaktır, bize düşense o hayal edenleri imkânsız bırakmaktır. O halde her türlü tehlikeye karşı tedbirli olmak ve felakete giden yolları en baştan tıkamak şarttır. Zaten yazımızın amacı da müstakbel ya da muhtemel tehlikelere karşı Müslümanları uyarmak, artık birlik olma vaktinin geldiğini kulaklara fısıldamaktır.
Medine’nin Siyonistler Tarafından İşgali (Senaryo)
* Veliaht Prensin yaptığı açıklamalardan sonra Arabistan’ın kendisine karşı ciddi manada silahlanacağını düşünen İran silah sanayine yönelik yatırımlarını arttırır ve elinde ki kaynakların çoğunu yeni nesil silahlar almak ya da geliştirmek için harcar.
* Aynı düşüncelerle Suudi Arabistan’da silah depolamaya başlamıştır. Her geçen yıl biraz daha fazla yığınak yapar. Bu arada olası bir savaş durumunda başta Amerika olmak üzere batıl devletlerin desteğini alabilmek umuduyla onlara şimdiden taviz üstüne taviz vermek zorunda kalır. Zira batıya muhtaçtır çünkü attığı kurşunu bile kendisi üretememekte, dışarıdan satın almaktadır.
* İlk kıvılcım çakılır. Kimin çaktığı bilinmez fakat iki tarafta birbirini suçlar. Üçüncü bir tarafın varlığı kimsenin aklına gelmez. Artık savaş başlamıştır.
* Amerika Suudi Arabistan’a silah ve güvenlik desteği sunacağını ilan eder. Amacı, Arabistan’ın zafer kazanmasına yardım etmek değil bizzat Arabistan’ı işgal etmektir. Üstelik bu işgali de Arapların isteği ve daveti doğrultusunda yapacaktır.
* Amerika, Suudileri İran istilasından korumak bahanesiyle Arabistan’ın dört bir tarafında karakollar, askeri üsler, güvenlik noktaları gibi şeyler inşa eder. Artık orada ABD’nin askeri varlığı yüzbinlerle ifade edilmektedir.
* Hazıra dağ dayanmaz. Suudi Arabistan, Amerika’nın pahalı silahlarını almaya daha güç yettiremeyince savaşı finanse edebilmek için elindeki petrol kuyularını komik rakamlar karşılığında Amerikan firmalarına satar.
* Bu savaş 10 yıl kadar sürdükten sonra nihayet geçicide olsa bir ateşkes anlaşması imzalanır. İki tarafta kaybetmiştir, kazanan ise üçüncü taraftır.
* Amerika, Arabistan topraklarında sürekli kalabilmek için bir yandan İran tehdidini canlı tutmakta diğer yandan da kabileleri birbirlerine karşı kışkırtmaktadır. Bu şekilde ülke içindeki asayiş iyice yok edilir.
* Bir 10 yılda böyle geçer. Kabileler birbirleriyle kıyasıya savaşmakta, Amerika ise gülücükler dağıtarak sahte arabuluculuk çalışmaları yürütmektedir. Fakat her ne hikmetse tarafların arası her görüşmede daha da bozulur.
* Sağda solda bağımsızlık ilan eden kabileler türemeye başlamıştır. Gün geçtikçe bunların sayıları daha da artar. Bir süre sonra Arabistan, bağımsızlığını ilan etmiş onlarca küçük devlete bölünür. Artık bu küçük devletlerin birbirlerine karşı üstünlük kurma mücadelesi başlayacaktır. Amerika elbette tüm taraflara silah satmaya devam eder.
* Arap yarım adasının her noktası adeta kaos içindedir. Tam da bu esnada bir kısım yahudi, atalarının asırlar evvel Medine’den haksız yere sürgün edildiği yalanını dünyaya yaymaya başlar. Medine’den toprak istemektedirler. Her türlü medya organını etkin bir şekilde kullanarak kamuoyuna bunu kabul ettirirler. Artık dünyanın pek çok güçlü ülkesi Medine’nin bir kısmının yahudilere verilmesi gerektiğine inanmaktadır.
* israil, Arabistan’ın içinde bulunduğu kargaşayı fırsat bilip, tabi ki Amerika’nın da desteğini alarak, bir oldubitti ile Medine’nin yarısını işgal eder ve ciddi miktarda ki yahudiyi de oraya yerleştirir. Artık oradaki yahudiler şehrin tamamını ele geçirmek için çalışmaya başlayacaktır.
Her şey 30-40 yıl içinde meydana gelmiştir…
(Allah korusun…)
Bu yazılanlar elbette ki şuan için bir senaryodan ibarettir. Hatta daha önce de söylediğim gibi en kötü ne olabilir düşüncesiyle hazırlanmıştır, lakin imkânsız olmadığı da bilinmelidir.
Çok değil, bundan 100 yıl önce yaşayan büyüklerimize, bir gün Kudüs’te yahudilerin devlet kuracağı ve bu devletinde tüm Müslüman âlemine kan kusturacağı söylense herhalde buna inanmaz, söyleyenin yanından da gülmeden geçmezlerdi. Lakin bu gün yaşananlar ortada.
Başa dönelim…
İran’ı tehdit olarak gören Veliaht Prens ileride yapılacak muhtemel bir savaşa hazırlık için şimdiden müttefik arayışına girmiş ve Amerika’nın her dediğini yapacak kadar tavizkar olmuştur. Bunun bedeli senaryoda yazıldığı gibi hepimiz için çok ağır olabilir. Oysa Veliaht Prens, İran tehdidine karşı başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye gayret etse bu şüphesiz tüm Müslümanlar için daha hayırlı olurdu. Prens, dostlarını Müslümanlardan seçseydi o bahsettiği savaş muhtemelen hiç yaşanmaz, üstelik yeltenenin hevesi kursağında kaldığı gibi cüreti de başına bela olurdu.
Bir olmak, iri olmak, diri olmak ve ümmet bilinci içerisinde kardeşçe yaşamak zorundayız. Devlet olarak yüz yıllık planlar yapmanın yanı sıra düşmanlarımızın yüz yıllık planlarına karşıda hazır olmalıyız.
Unutulmamalı ki zulüm ebedi değil, geçicidir. Gün gelir İslam doğuya da batıya da hâkim olur ve artık gönüller onun verdiği güvenle huzura kavuşur.
O günleri görebilmek dileğiyle…
17,04,2018
Aras ASİLOĞLU
09 Nis 2024 0
18 Oca 2024 0
14 Oca 2024 0
06 Oca 2024 0
AK Parti İzmit İlçe Başkanı Halil Güngör Dokuzlar, Milli İrade Meydanını eleştiren İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Halim Tamyüksel’e cevap […]
Ülkenin çökmüş sendikacılığının içinden doğan ve kurtarıcı gözüyle bakılan sendikası Hürriyetçi Eğitim Sen ülkenin kanayan yaralarına merhem olmaya devam ederken […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
15 Haziran 1928’de Atatürk ile görüşen Gerard Vissering’in uzun çalışmalar sonucunda hazırladığı rapor ve tüzük yüz yıla yakın bir zaman […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, Türkiye’de sağlık politikalarındaki geri adımları ve yanlış kararları […]
Sabit ve dar gelirli vatandaşlar için TOKİ aracılığı ile uygun ödeme koşullarıyla yapılacağı sözü verilen 100 bin konutluk projedeki binlerce […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
“Barış için genel af şart” Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesinin 250 […]