Hakiki değerler genellikle inzivayı tercih ederler. Bazı zaruretler sebebiyle bilinir hale gelen isimlerin ise kaçamadıkları bir âfet vardır: Etraflarına toplanan itibar tacirleri!
Bu asalak zümrenin tahribatı, bazen o değerli zevâtın mesajlarını da gölgelemez değildir.
Bakın etrafa, geçmişe! Her gerçek değeri paylaşma, mirasından pay kapma yarışı ne iç bulandırıcı tecellileresebeb olagelmiştir.
Ne yazık ki, bu hikmet çürütücü felaketten başta peygamberler olmak üzere, filozoflar, başarılı liderler, evliya, toplum önderi daha nice isim kaçamamış…
O sebeple “anma törenleri”nin birçoğunda sahne alan isimlere tereddüt ve dikkatle bakmalıdır.
Sahiden kadri bilinmemiş değerleri bir “vefa” tahtında tanıtmaktaki kutlu ahlak değil kasdedilen.
Bilinmiş, değeri müseccel isimlerden söz ediyorum. Bakın bazı kifayetsiz muhterislerin asalak alakalarından muztarip meşhur isimlere. Onlara hâlâ “ödül”(!) veren, o itibarın sırtından geçinenler mi ararsınız, o değerin kendilerinde devam ettiği îmâsına toplumu inandırıp itibar devşirenler mi, nice “post kavgası” mı?…
Kahramanların bir de böyle bir çileleri var!
Yaşarken dalkavuk yalakalıklarına, ölümünden sonra da itibar hırsızlarına karşı savunmasız kalmak…
***
Mü’min mütevazı ve muhakkak müteyakkız olmalı vesselam!
***
Ezeli hastalığımız olan taassubun tabii zemini bu ehliyetsizler halkasından başkası değil!
Neden?
Çünki muhtevaya talip değildirler. Şeklin kolaycılığıyla istediklerini almayı tercih ederler. Anlama olmadığı için, onlara inananlara gösterecekleri çare de çıkmaz sokak olmaya mahkum…
Bunları seçen seçer tabii. Ama ilan ve ifşa edemezsiniz. Niyet okuma ithamına maruz kalırsınız. O sebeple “savunmasız” olduklarını söyledim zaten. Diyelim ki meşhur bir alim! Gerçekten ona halef olanlar bunu davul zurnayla ilan ihtiyacı duymazlar. Kendilerindeki “keyfiyet” onları mutmain eder. Ama nasipsiz yalakalar, ortaya bir “değer” koyamadıkları için o seleflerindeki değere kene gibi yapışmak ve ona gösterilen teveccühten gıdalanmakta tereddüt etmezler. Bunları, evet, ifşa edemeyiz! Münafıkları Hz. Peygamber bile ifşa etmedi. Lakin verecekleri mazarrata karşı da dikkatli olmak lazım. Saf taliplere sahte yollar gösterir, en azından zaman kaybettirirler çünki. Bakın şu ülkedeki Atatürkçülükten gıdalanan elit(!)lerimize. “Selefilik” de böyle bir şey değil miydi?