Latest update 22 Nisan 2024 - 23:24
01 Mar 2018 Konuk Yazar Konuk Yazar, Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
HAYAT ÇİZGİMİZ
Bu yazının amacı Müslüman olmayan birini İslam’a davet etmek veya Allah’a inanmayan birine Allah’ı anlatmak değildir. Bilakis Müslüman olduğunu iddia eden kişiye Müslümanlığını hatırlatmaktır. En başta da kendime… İşte bu yolculuğun amacı budur.
Ölüm bir hakikattir. Yeryüzünde bu hakikatin milyarlarca örneği mevcuttur ve toprak da milyarlarca yıl boyunca bu hakikate şahittir. Olmaya da devam ediyor. Can taşıyan her varlık var olduğu andan itibaren yukarıda bahsi geçen hakikate doğru ok gibi ilerlemekte. Lakin bu misalde göz ardı edilmemesi gereken önemli bir detay var. O detay da hedefin kaçınılmaz olarak on ikiden vurulacağı detayıdır. Iska geçme veya milim şaşma söz konusu bile olamaz. Hedef kaçınılmaz olarak on ikiden vurulacak, o kadar. Yani ölüm gerçekleşecek, kaçamayız.
Bu doğmanın, var olmanın, yaşamın bedeli. Doğduysan öleceksin. Doğumundan itibaren geçen her gün seni başlangıçtan biraz daha uzaklaştırmakta ve ölüme doğru adım adım yaklaştırmaktadır. Öyleyse ölümün bir hakikat olduğuna hiç kimsenin itirazı olamaz. Zaten “yok öyle bir şey” diyene akıl sahibi gözüyle bakılamaz.
Bir önerim var. Gelin hep birlikte bu hakikat üzerine bir miktar düşünelim ve henüz vaktimiz varken kendi adımıza bazı dersler çıkartalım. Bu sayfanın herhangi bir yerine düz bir çizgi çekelim.
1 _______________________> 2 Toplanma Yeri
Bu çizginin başladığı yere bir nokta koyun, işte orası sizin doğumunuzu simgeliyor. Çizgi üzerinde biraz ilerledikten sonra bir nokta daha bırakın ve bu yeni noktanın yanına ölüm yazmayı da lütfen unutmayın. Çünkü orası sizin ölüm anınızı temsil ediyor.
Ok fırlatıldı. Şuan iki nokta arasında bir yerlerde ve durmadan ikinci noktaya doğru ilerliyor. Oraya vardığında ise can vermiş olacaksınız. O noktaya iyi bakın.
Canınız mı sıkıldı? Ölümü hatırlamak insanın tadını kaçıran bir şeydir, sıkıntınız o yüzden olsa gerek. Lakin canınızı sıkacak başka bir şey daha söylemek mecburiyetindeyim ki o da; iki nokta arasında bir yerlerde olduğunu söylediğimiz okun nerede olduğunu yani birinci noktaya mı yoksa ikinci noktaya mı daha yakın olduğunu maalesef bilmiyoruz. Yaşımız kaç olursa olsun, sıhhatimiz nasıl olursa olsun, okun ikinci noktaya yakın olmadığını asla iddia edemeyiz. Zira böyle bir iddiada bulunana ahmak denilir. “Be ahmak, bebekken ölen, çocukken ölen, gençken ölen, sapa sağlamken ölen nice insan var toprağın altında. Mezarlıklara bir bak bakalım. Orada nice gençler göreceksin. Henüz on beş, yirmi, yirmi beş yaşında olup ölümü kendisine çok uzak görüyorken son nefesini vermişti hepside.”
Öyleyse yapılacak en mantıklı tercih çizgi üzerinde seyreden okun ikinci noktaya çok daha yakın olduğunu varsayarak ona göre tedbirli olmaktan başka bir şey değildir. Hadi mantıklı olalım ve hiçbir zaman ölümü kendimizden uzakta görmeyelim. Belki yarın, belki yarından da yakın. Gelen her an bizim son anımız olabilir, yani can vereceğimiz o an belki de şuandır, öyle değil mi?
Şimdilik bir anlığına ikinci noktaya vardığımızı düşünelim. Bize bu kadar yakın olan bir şeyin hayalini kurmak bizim için zor olmasa gerek. Sadece cesur ve dürüst olmak yeterli. Düşünelim ki yol tükendi, varış noktasına ulaşıldı, ok hedefe vardı yani bu hayat çizgisinde bize ayrılan sürenin sonuna gelindi. İşte o noktaya iyi bakın…
Yol boyunca birçok şey gördük, geçirdik. Pek çok anımız var yolculuğa dair. Güzergâhımızda ki sayısız kamera tarafından her anımızın kayıt altına alındığını da biliyoruz. O kayıtlar incelenecek ve yolculuğun gereklerine, yolun kurallarına uyup uymadığımız ya da ne kadar uyduğumuz ölçülüp biçilecek. Ölçülmeli de zaten. Hiç kurallara uyan ile uymayan, kuralları tanıyan ile kuralları çiğneyen bir olur mu? “Elbette olmaz” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Kurallara uyan yolcu ödüllendirilirken uymayan ise uymadığı ölçüde cezalandırılacaktır muhakkak. Fakat şimdilik bizi bir süre burada bekletecekler. Diğer yolcularında yolu bitirmeleri gerekiyor. O yüzden bizi toplanma yerinde ki bir otele yerleştirdiler, yani daha anlaşılır bir dille ifade edecek olursam götürüp mezara gömdüler. Kayıtlar incelenip hakkımızda bir karara varılıncaya dek kalacağımız yer işte burası.
Bekledik, bekledik, bekledik ve nihayet son yolcunun da yolculuğunu tamamlamasıyla birlikte beklediğimiz o büyük gün geldi. Kayıtlar incelendi, en ince detaya kadar inilerek suçlular tespit edildi. Elbette tespitten ziyade ifşa edildi. Suçlu ile suçsuz, kural tanımaz ile kuralcı, günahkâr ile masum, affedilen ile bağışlanmayan bir birinden ayrılarak birine iyi birine kötü damgası vuruldu. Şimdi ise yeni bir yolculuk başlıyor fakat iyi damgası vurulan ile kötü damgası vurulanın ayrı yollardan gideceği, birinin ödül diğerinin ise ceza göreceği başka bir yolculuk.
Neredeyiz? Ne durumdayız? Hangi yoldayız? Yolumuz nereye çıkıyor? Ödüle mi cezaya mı? Hani o hayat çizgisi üzerine koyduğumuz iki nokta vardı ya, işte o iki nokta arasındaki yolculuğumuzu bir gözden geçirirsek hangisine daha yakın olduğumuzu belki biraz anlayabiliriz. Ya da durun…
Bir sonuca varmak için henüz erken sayılır zira farkındaysanız bizim yolculuğumuz daha bitmedi. Biz sadece bize yakın olanın hayalini kurarak bu günümüzün kıymetini daha iyi idrak etmeye çalışmıştır. Ölüm bize uzak değil fakat ölmüşte değiliz. O halde nereye gideceğimize daha doğrusu nereyi istediğimize karar verebileceğimiz bir vakte sahibiz demektir.
Aslında tek sahip olduğumuz şey o vakitten ibaret. Vaktimizi doğru yolda harcarsak iyi bir şeyler kazanmış oluruz, yanlış yolda harcasak da kötü şeyler kazanmış oluruz. Sahip olduğumuz tek şey olan vakit ile bu alışverişi yapıyor yani vaktimizi harcayıp karşılığında bir şeyler alıyoruz.
Ama sayısız yanlış yolun yanında birde kocaman bir doğru yol var, bunu biliyoruz. Biliyoruz çünkü hepimiz o doğru yola inanıyor ve o yolla birlikte tüm yanlış yolların nereye vardığını gayet iyi biliyoruz.
Şimdi bu sayfaya milyonlarca kez teşekkür yazsam bile karşılığını ödeyemeyeceğimiz kadar değerli bir hediye olan pusula ve kurallar kitabı yolculuğumuz boyunca bizlere eşlik ediyor. Bunlar bize yolun ve yoldakilerin sahibi tarafından birer armağandır. Bize düşen o pusulaya dikkatlice bakmak ve kurallar kitabini titizlikle inceleyip yolumuza devam etmekten başka bir şey değil.
Belki yoldan çıkmışızdır, işte henüz vakit varken bizlere fırsat.
Belki pek çok veya pek az kuralı çiğnemişizdir, işte kuralları öğrenmek için bizlere fırsat.
Henüz yol bitmemişken, ileride pişman olmamak adına…
Farkında mısınız bilmem ama her şey elimizin altında, gözümüzün önünde bulunuyor. Yolculuk bir şekilde devam ediyor. Pusulaya bakıp yönümüzü tayin etmek bizim elimizde olduğu gibi o pusulayı hiç açmayıp bir köşeye terk etmekte bizim elimizde.
O kurallar kitabını okumak, kurallara göre yolculuğu devam ettirmek bizim elimizdeyken tarafına bakmamak, kapağını dahi açmamakta bizim elimizde.
Yol bittiği zaman, toplanma yerinde akıbetimizi beklerken tüm yolculuk görüntüleri bizlere izletilip kuralları çiğnediğimiz her viraj, her bayır, her sokak, her cadde kare kare gösterildiğinde ileri sürebileceğimiz hiçbir bahanemiz olmayacak.
Çünkü bahaneye yeltendiğimiz her vakit bize pusulayı ve kitabı hatırlatacaklar. “Eğer onlara baksaydın ki biz sana bakasın diye vermiştik, o zaman ne yapman gerektiğini bilirdin” diyecekler.
Mahcubiyet, pişmanlık, korku, endişe ve ceza…
Ya da;
Kurallara uygun bir yolculuğun ardından başımız dik, göğsümüz kabarık, yüzümüz ak ve güleç, gönlümüz rahat tebrikler eşliğinde ödül, madalya.
İşte sevgili Müslüman; seninle kısa bir hasbihal edip bir şeyleri hatırlamaya çalıştık. Madem Müslümanız, madem yolcuyuz, madem yolun biteceğinden eminiz, madem hesap gününe inanıyoruz, madem cennet ve cehennemden haberimiz var, madem Müslümanca yaşamak ya da yaşamamak neticesinde bir yerlere gideceğimiz kesin, o halde gelin kendimize zulmetmeyelim.
Geleceğimizi düşünelim. Üç günlük dünya için bütün geleceğimizi ateşe vermeyelim. Kurana ve sünnete uygun bir hayat yaşayalım. Anlık hevesler ve zevkler uğruna ahiretimizi perişan etmeyelim.
Büyük düşünelim. Şeytanı hayatımızdan çıkartalım ve onunla aramıza pis kokusunu dahi duyamayacağımız kadar bir mesafe koyalım. Bize yaklaşmasına müsaade etmeyelim.
Gelin Müslümanlığımızı hatırlayalım ey Müslümanlar. Hayatımıza İslami bir düzen verelim…
06 Nis 2023 0
28 Mar 2023 0
02 Kas 2022 0
29 Şub 2020 0
“Emeklinin ve asgari ücretlinin maaşından çalan hükümet faiz lobisine, saraylara ve yandaşlara aktardığı paraların bedelini yine vatandaşa ödetmeye çalışıyor” diyen […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, İzmit’teki 42 Evler Tren İstasyonu’na giderek açıklamalarda bulundu. 42 Evler istasyonun kaderine terk […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, kötü kokusu ve kirliliğiyle sürekli gündeme gelen Kule Deresi’ni çevre sakinlerine sordu. Kule […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, memleketi Trabzon’da hemşehrileriyle buluştu. Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’yı makamında tebrik eden İmamoğlu, coşkulu kalabalığa yaptığı […]
Kocaeli Valiliği tarafından yapılan açıklamada; Kamyon, Çekici ve Tanker Cinsi Araçların 14 Nisan 2024 Pazar Saat 05.00’den 15 Nisan 2024 […]
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin deniz turizmini canlandırmak için İZDENİZ konforuyla sürdürdüğü İzmir-Midilli seferleri Ramazan Bayramı’na özel programla başladı. Kapı vizesinin de […]
Sarayköy Belediye Başkanı Mehmet Salih Konya, ” Tüm İslam âleminin Ramazan Bayramını en içten duygularımla kutluyor ve bu mübarek bayramın […]
İBB, Ramazan Bayramı için hazırlıklarını tamamladı. İstanbulluların 9 günlük bayram tatilini güvenli ve huzurlu bir şekilde geçirebilmesi için de çok […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, mesai arkadaşlarıyla Saraçhane’de bayramlaştı. Kurum olarak zor zamanlarda hizmet verdiklerini belirten İmamoğlu, “Şükürler olsun her birisinin […]
Değerli Milaslı Hemşehrilerim, Sevgi, hoşgörü ve dayanışmanın zirve yaptığı, bereketin coştuğu Ramazan ayını geride bırakırken, şimdi de bayramın coşkusunu […]