Latest update 22 Nisan 2024 - 23:24
26 Tem 2017 admin Köşe Yazarları, Sürmanşet 0
Dıngılıve Osman
Osman evin tek çocuğuydu. Başka kardeşleri de doğmuştu ama… Artık onlar mı dayanıksızdılar yoksa kocakarı ilaçları mı yetersizdi bilinmez, geldikleri gibi gidivermişlerdi.
Emine’yi askerden gelince öküz sulamaya gittiğinde çeşme başında tavlamıştı. Osman bir şişeyi kızdırmış, karnına değdirmiş ve yara kabuk bağlayınca Emine’ye çeşme başında göstererek “bak senin için kendimi bıçakladım” demişti. Emineciğin gönlünün yağları, bu manzara karşısında eriyivermişti. Büyüklerin de rızası alındıktan sonra söz, nişan, düğün göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşmişti. Ancak Azrail bu köyü, özellikle de bu evi çok sevmiş olmalıydı. Bir türlü gitmek bilmiyordu. Gittiği zamanda da bir ayağı kapının eşiğinde kalıyordu. Önce annesi, birkaç ay sonra da babası torunlarını bekleyemeden göçüvermişlerdi. Nedense burada ölüm çok kolaydı. Yeni evliler daha ne olduğunu anlayamadan bir köroğlu, bir ayvaz misali kalakalmışlardı.
Yıllar, yılları kovalamış, Emine ile Osman her işi birlikte yapıyor olmuşlardı. Yalnız Osman yemek yapamıyor, bulaşık yıkayamıyordu. Emine’nin fazladan yaptığı tek iş de buydu. Buna da çözüm bulmuşlar, Emine yemek yapar, bulaşık yıkarken Osman da ahırı temizliyor, hayvanları yemliyor ve suluyor, süt sağıyordu. Geçen bunca zaman içinde değil kavgalarını duyan, birbirlerine sertçe baktıklarını bile gören olmamıştı. Onlar sanki tek vücuttular.
Sabah kahvaltısını tarhana çorbasıyla yaparlar, akşam yemeğine de tarhana çorbasıyla başlarlardı. Çorbadan sonra mevsimine göre Allah ne verdiyse onu yerlerdi. Sofrayı birlikte kurar, birlikte kaldırırlardı. Ertesi gün ne yapacaklarını konuşurlar, oyalanacakları çocukları olmadığından falancanın kızı öyle yapmış, filancanın oğlu şöyle demiş, feşmekancalar böyle kavga etmişler gibi dedikoduyu da sevmediklerinden sözleri çabucacık bitiverir, erkenden yatarlardı.
Bire bir verdiği bile şüpheli tarlalarda tarımla uğraşırlar, daha doğrusu uğraştıklarını sanırlardı. Tarlalar çorak olduğundan çoğunlukla ekin ekerler, hasattan sonra da bir kısmını kendileri için değirmende öğüttürürler, bir kısmını tohumluk ayırırlar, bir kısmını da satarlardı. Yıllık gelirleri, düşük bir memurun bir aylık gelirini ancak bulurdu. Önemli bir kısmı elektrik ücretine gider, kalanını da yılda bir kere gittikleri ilçenin pazarında harcarlardı. Pazarda herkes haftalık alışveriş yaparken onlar, diğer köylüleri gibi yıllık yaparlardı.
Yine bir akşam tarladan dönmüşler, yemeklerini yemişlerdi. Bu akşam Osman’ın içinde büyük bir isteksizlik vardı. Normalde sofrayı kaldırmak için karısına yardım ederdi ya bu defa pek davranası yoktu. Yaşlanıyor olmalıydı. Onun bu halini gören Emine, “dıngılıve Osman, ben seni bulaşıktan sonra kaldırırım” diyerek anlayış göstermişti. Osman da hemen yancağızına devrilerek daha başı yere değmeden derin bir uykuya dalmıştı.
O akşamdan sonra her bıkkınlığında Emine’nin “dıngılıve Osman” diyen sesi duyulur olmaya başlamıştı. Zamanla da “dıngılıve Osman” anahtar söz halini almış, Osman bu sözü her duyduğunda nerede olduğuna bakmaksızın ipnotize olmuş gibi yana devrilerek daha havadayken uykuya dalıyor olmuştu. Çatıda, ahırda, ayakta ya da eşeğin üzerinde hiç fark etmiyordu. Bu yüzden başlarına komik olaylar da gelmişti. Bir defasında Osman eşikteyken Emine “dıngılıve Osman” demiş, Osman da hemen yanına devrilirken kapının kolu kırılmış, vücudunun yarısı içeride, yarısı da dışarıda kalmıştı. Her nasılsa bu durumu komşularından biri görmüş, dudaklarında sinsi bir gülümsemeyle oradan uzaklaşmıştı.
Köylülerin ilçe pazarına gitme günü gelmişti. Herkes yapacakları alışverişe göre hazırlıklarını yapmıştı. Eşeklerine binip yedeklerine katırlarını alarak yola çıkıldı. İlçe birkaç kilometre uzaktaydı. Geniş ama sığ bir dere de yollarının üzerindeydi. İlçeye varıldıktan sonra belirli bir saatte, belirli bir yerde buluşmak üzere köylüler ilçe pazarına dağıldılar.
Yükler katırlara yüklendikten sonra eşeklere binilerek dönüş yoluna geçildi. Yol boyunca kim, hangi alışverişi, nasıl ve kaça alındığı birbirlerine anlatıldı ve sonunda sözler bitti. Sanki kuşlar bile artık ötmüyorlardı. Yalnızca eşek ve katırların düzensiz ayak sesleri duyuluyordu. Bir süre sonra bu seslere de alışıldı ve duyulmaz oldu. Ta ki derenin ortasına gelinceye kadar. Birden alışılmışın dışındaki iki ses, sanal sessizliği bozdu: Önce komşunun “dıngılıve Osman” diye gürleyen sesi, ardından da suya düşen büyükçe bir şeyin şapırtısı.
21 Oca 2024 0
30 Kas 2023 0
25 Kas 2023 0
23 Eki 2023 0
“Emeklinin ve asgari ücretlinin maaşından çalan hükümet faiz lobisine, saraylara ve yandaşlara aktardığı paraların bedelini yine vatandaşa ödetmeye çalışıyor” diyen […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, İzmit’teki 42 Evler Tren İstasyonu’na giderek açıklamalarda bulundu. 42 Evler istasyonun kaderine terk […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, kötü kokusu ve kirliliğiyle sürekli gündeme gelen Kule Deresi’ni çevre sakinlerine sordu. Kule […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, memleketi Trabzon’da hemşehrileriyle buluştu. Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’yı makamında tebrik eden İmamoğlu, coşkulu kalabalığa yaptığı […]
Kocaeli Valiliği tarafından yapılan açıklamada; Kamyon, Çekici ve Tanker Cinsi Araçların 14 Nisan 2024 Pazar Saat 05.00’den 15 Nisan 2024 […]
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin deniz turizmini canlandırmak için İZDENİZ konforuyla sürdürdüğü İzmir-Midilli seferleri Ramazan Bayramı’na özel programla başladı. Kapı vizesinin de […]
Sarayköy Belediye Başkanı Mehmet Salih Konya, ” Tüm İslam âleminin Ramazan Bayramını en içten duygularımla kutluyor ve bu mübarek bayramın […]
İBB, Ramazan Bayramı için hazırlıklarını tamamladı. İstanbulluların 9 günlük bayram tatilini güvenli ve huzurlu bir şekilde geçirebilmesi için de çok […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, mesai arkadaşlarıyla Saraçhane’de bayramlaştı. Kurum olarak zor zamanlarda hizmet verdiklerini belirten İmamoğlu, “Şükürler olsun her birisinin […]
Değerli Milaslı Hemşehrilerim, Sevgi, hoşgörü ve dayanışmanın zirve yaptığı, bereketin coştuğu Ramazan ayını geride bırakırken, şimdi de bayramın coşkusunu […]